Bir ülke düşünelim!

İçinde yaşayan insanlar doğarlar, büyürler, okurlar/okumazlar, meslek sahibi-iş sahibi olurlar,  evlenirler ve yuva kurarlar…

Eğer içlerinden biri Anne olacak,  bebek bekliyor ise iki kat beslenmesi gerekiyor.

Doktorlar böyle söylüyor!

Eğer anne; et, süt ve yumurta gibi protein içeren temel besin maddelerini dengeli tüketirse, dünyaya getireceği bebek sağlıklı olarak doğuyor ve bu çocuklar çoğunlukla akıllı oluyorlar…

Doktorlar böyle söylüyor!

Protein içeren temel gıda maddelerini tüketemeyen annelerin dünyaya getirdiği bebekler ise zayıf, cılız, marazalı, hastalıklı bir bünyeye sahip oluyorlar.

Bunu da doktorlar söylüyor!

Elbette ki istisnaları da yok değildir ama çoğunlukla böyle sonuçlar veriyor.

Biri veya birilerinin geliri iyi olduğu için o temel besin maddelerini kusarcasına tüketebiliyorken, yumurtayı kısmen tüketen, et’i Kurban Bayramı dağıtımlarından alıp yiyebilen insanların çoğunlukta olduğu bir toplumda yaşıyoruz. 1 litre süt 8 lira!

2 bin 825 lira 90 kuruş olan asgari ücret ile ortalama ücret arasındaki makas daraldıkça daralıyor. TÜİK verilerine göre “ortalama ücretin “ daha da azalarak asgari ücret seviyesine düşmeye devam edeceğini görüyoruz.

Allah aşkına gelir kaybına uğramayan emekli kaldı mı?

Elimizde bir istatistik var. Devletin Üretme Çiftliklerinde(Karacabey, Ceylanpınar, Polatlı, Dalaman vs), muhtelif cinslerde hayvan yetiştiriciliği yapıldığını biliyoruz. Burada iki yaşında bir dananın bir aylık maliyeti(yemi- suyu-elektriği-mazotu, aydınlatması- altının temizliği- kaşağısı- veterinerlik hizmetleri-bakımı) 800 liradır.  

Bu ülkede milyonlarca insan, damızlık bir danaya harcanan para kadar bir ücretle yaşam mücadelesi vermektedir.

Çekirdek aile; baba, anne ve bir çocuktan oluşmuyor mu?

Bunun adı dana rejimidir.

Bu para ile bir eş ve ortalama bir çocuk geçinecektir.

“Harca harca bitmez.”

Öyle değil mi?

Tam da burada “Üç çocuk yapmalısınız” diyenlerin vereceği bir cevap olmalıdır.

Nerede kaldı Anayasal eşitlikler diye sorulduğunda, onların rızkını Allah verir diyeceklerinden şüphem yoktur.

Evin hanımı bu para ile et mi? Karnabahar mı(küçük bir tanesi 15 lira)? Nohut mu(17 lira olmuş) pişirsin?

Eve giren para ile saman yeseler yine de yetmeyecek!

Açların durumu bununla da kalmıyor.

Çocuğun maması, sütü, okul giderleri, ulaşım, giyinmek vs. 

Madalyonun bir de diğer tarafında olanlarımız var.

Pandora belgeleri diye bir rezalet daha ortaya saçıldı!

Çıt yok.

Derin bir sessizlik var.

Vergi vermemek için neler yapmışlar neler?

Kardeşim, bu ülkede ortalama olarak senede bir defa yurt dışındaki paralar için getir, hesabını sormayacağız taahhüdünün sizler için çıkarıldığını bilmeyen yok ki; ak para, kara para,  sistem dışı başka hangi kalemler varsa, senede bir af getirilmedi mi?

Hepsi ünlü ailelerin temsilcileri!

Düştükleri duruma bakarsak insanın yardım edesi geliyor.

Servet düşmanlığım filan yok. Bu ülkede üretimden yanayız. Kişi başına düşen gelirin 15 bin, 20 bin dolarlar olmasını kim istemez?

Geçtiğimiz hafta İstanbul’a gidip geldim. İzmir-Bursa yolu gidiş ve dönüş güzergâhlarında tır ve kamyonlarla doluydu. Bu üretimin iyi olduğunu, çarkların döndüğünü gösteriyor. Bu yüzden de çok sevinçliyim.

Bu devletin sıralarında okumuşlar, koca koca adam olmuşlar, iş kurmuşlar, devletten teşvikler elde etmişler, yalılarda oturma hakkı elde etmişler, velhasıl kazanmışlar ve zengin olmuşlar.

Buna itirazımız olamaz ama bunların bir bölümünü devlete vergi olarak iade edilmesi beklenirken, onlar, devletin arkasından dolanmayı tercih etmişler.

Hele bir tanesi var ki, Dallas dizisindeki Bobby Ewing’in ağabeyi gibi!

Doğan medyaya bağlı kanal ve gazeteleri alma görevi kendine verilmiş.

Muhterem; param yok demiş olmalı ki, Zıraat Bankası'ndan tam 750 milyon Amerikan Doları kredi kendisine verilmiş.

Henüz paranın Vakıfbank’a ödendiğine dair bir bilgi toplumla paylaşılmadı.

Hatırlıyor musunuz?

Salgının ekonomimizi vurduğu günlerde Almanya Başbakanı Merkel, ülkesindeki vatandaşlarından İBAN numaralarını istemiş ve hesaplarına iki defa para yatırmıştı. ABD ve Kanada da aynı yolu izlediler.

Biz de nasıl olmuştu?

Belediyelerin yardım kampanyalarını engellediler, toplanan paralar bloke edildi…

Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti, “Biz bize yeteriz Türkiyem” adıyla kampanya başlatmıştı.  Almanya’dakinin tersine vatandaştan yardım toplamak için devlet, İBAN numarası vermişti.

Olsun ne varmış bunda diyenlerimiz elbette olabilecektir. Saygı da duyarım.

Toplanan para ne kadar biliyor musunuz?

2 (İKİ) milyar 30 bin lira.

Vatandaş teveccüh göstermedi!

Acun Ilıcalı tek başına! Fener ol kampanyasında 350 milyon lira topladı!

Devletin Erdoğan Demirören’den alacağı olan 750 milyon dolar bu gün tam 7 milyar Türk lirasıdır.

Aydın Doğan’ı medyadan çıkaralım. Yeter ki bize çalışacak bir medya yaratalım.

Bütün hesap/hesapsızlık bu!

Paylaşmak güzeldir. Sevginize ihtiyacımız yok ama paranızın vergilendirilmesinden korkmayın.

Türk Milleti aptal değildir, aptal yerine konmaktan hoşlanmaz.

Keşke düzgün vergimizi verseydik de bu günleri görmeseydik cümlesini Allah sizlere söyletmesin. Zorda kaldığınız gün bu halk sizi korumaz, korumayacaktır.

İktidarı geçtik, bu paraları kuruşuna kadar senden alacağız diyen bir muhalefet var mı?

Şimdi onlara dokunmayalım.

Onların önünde çok önemli işleri var!

Öncelikleri mutfaktaki yangının nasıl söndürüleceği, ekonomi, gelir dağılımındaki adaletsizlik,  işsizlik,  gibi konular olması gerekirken, Kapalı kapılar ardında Kürdistan’ı inşa ediyorlar.  

Öcalan’ı da TBMM’ne taşıyın!

Oslo’ya iki şey için gidilir. Birincisi görüşmeler, ikincisi de Nobel ödülü almak içindir.

Tarihe 6+1 olarak geçeceksiniz!

1’in HDP olmadığını dünya âlem biliyor ama Türk insanı bilmiyor!

Acaba öyle mi?

Şunu unutmayınız!

Mardinli bilim insanımız Aziz Sancar ile kendinizi kıyaslarsanız eğer üzülürüz!  

Size verilecek olanların, Anıtkabir’de sergilenmesine asla izin vermeyiz!

Kurucumuz Mustafa Kemal ATATÜRK’ü çiğnetmeyeceğiz.