Tuz kokmuş dedirten olayları yazmayalım mı?

Her gün baş döndürücü bir hızla yaşadığımız olaylarla gelişen ve anında değişen ülke gündemi, pek çoğumuzu uzaktan yakından, olumlu veya olumsuz etkiliyor.

Bir yandan deprem, sel gibi doğal afetlerde ihmal yüzünden kaybettiğimiz canlar için yüreklerimiz yanmakta… Diğer yandan da tüm dünyayı etkisi altına alan yayılımını hızla arttıran korona virüs nedeniyle can kayıplarımız hepimizin yüreğini yakıyor, moralimizi bozmaya devam ediyor.

Hep yüreğimiz yanacak, moralimiz bozulacak değil ya! Bazen aldığımız haberle sevinç yaşadığımız, göğsümüzün kabardığı zamanlar oluyor.

Korona virüse karşı geliştirilen en umut verici olduğu belirtilen aşının Türk bilim insanları Prof. Dr. Uğur Şahin ve Prof. Dr. Özlem Türeci tarafından keşfedilmesi hem insanlık adına hem de dünyanın konuştuğu “Türk” olmalarına sevindik, göğsümüz kabardı.

“İki devlet tek millet” olduğumuz Azerbaycanlı kardeşlerimizin topraklarını Ermeni işgalinden kurtarmak için verdikleri şanlı mücadelenin zaferle sonuçlanmasına; Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi “Azerbaycan'ın derdi bizim derdimiz, sevinci bizim sevincimizdir” deyip sevindik, göğsümüz kabardı.

İstiklal Marşını yazdıktan sonra, “Allah bir daha bu millete bir İstiklal Marşı yazdırmasın!” duasının sahibi Mehmet Akif Ersoy’a sormuşlar;

“Üstad, sen baytar mısın, sporcu musun, şair misin, sanatçı mısın?”

Demiş ki,

“Benim insanımın karnı aç, baldırı çıplak. Nerede nasıl bir ortam bulursam sesimin duyulacağına inanırsam avazım çıktığı kadar bağırıyorum. Sen ne sayıyorsan ben oyum.” 

Ben bir öğretmenim. Allah nasip etti, belediye başkanlığı yaptım. Hayatımın önemli bir kesiti belediyecilikle geçti. Şimdi de tıpkı Aydın 24 ekibindeki arkadaşlarım gibi halkın dert ve sorunlarını, hizmet eksikleriyle ilgili talepleri, gözlemleri yazarak kalemimle hizmet etmeye çalışıyorum. Siz ister öğretmen, ister başkan, ister yazar ne derseniz deyin biz halkımızın dertlerini dile getirmeyi görev bildik. Bu yüzden bana ayrılan bu köşeden bazen zülfüyâra dokunduklarımız oluyor.

Hepiniz bilirsiniz ve takdir edersiniz ki; Yazarlar toplumun aynasıdır. Yazar, yazar olmanın sorumluluğunu taşıyarak, yazacağı konuyu objektif açıdan ele aldıktan ve bir süzgeçten geçirdikten sonra yazar. Ben de öyle yapıyorum. Yazarken ölçüp, tartıyorum. Aydın 24’ün “Haber kutsal yorum hürdür” şiarına uygun, gücü elinde tutanlarının hoşuna gidip gitmediğine bakmadan, Hakk’ın haklının yanında olmaya gayret ediyorum. Bu tavrımız güç sahipleri ile gücün etrafında pervane olanların işine gelmiyor. Bana “siyasete mi atılacaksın, neden eleştiriyorsun” diyenler oluyor.

Oysa bizim derdimiz birilerini rahatsız etmek değil, bizim derdimiz yaşanan sorunları üslubuyla dile getirmek, insanların duygularına tercüman olmak. Görüyoruz, okuyoruz, düşünüyoruz fikir sahibi olup yazıyoruz…

Siyasi, ideolojik taassup içinde, “Benim hırsızım iyidir” anlayışıya her türlü ayıbı sahiplenmek doğru bir davranış olmadığını bilir, söyler, yazarım. “Hırsıza hırsız, namussuza namussuz, ahlaksıza ahlâksız” diyemezsek sorunlara çözüm bulamayız. Demokrasi kültürü içinde, şeffaf, katılımcı, hesap verebilirlik içinde bir yönetim tarzı ayıbı barındırmayacağı gibi hatayı en aza indirir.

Atalarımız “tuz kokmuş” demiş. Tuz kokar mı? Kokuyor işte… Kokuşma pek çok kuruma sarmış durumda.

CHP’li Özlem Çerçioğlu’nun başkanlığını yaptığı Aydın Büyükşehir Belediyesi 20 milyon harcayarak inşa ettiği Atatürk Spor Kompleksini, ihalesiz bir şekilde adı “FETÖ borsası” olaylarına karışan ve uğradığı silahlı bir saldırı sonucu hayatını kaybeden AK Parti İzmir İl Başkan Yardımcısı Ahmet Kurtuluş’un eşine bedava denecek bedelle verilmesini yazmayalım mı? Özlem Çerçioğlu’na “karanlık kişilerle ne işin var?” diye sormayalım mı? “Gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır.” Atalarımızın “tuz kokmuş” sözünü söylediği durumları yazmayalım mı?

“Yazarlar toplumun aynasıdır” demiştik. Bazılarını rahatsız etse de; vatandaşın aynası olmaya devam edeceğiz. Yazımıza asker, siyaset adamı, 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün meşhur sözüyle nokta koyalım. “Bir memlekette namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadıkça kurtuluş yoktur.”

Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
11 Yorum