Tezgahtarlar iş başında!

Altılı masada işler karıştı.

Toparlamaya çalışıyorlar ama gönüllerdeki kırgınlıklar bir kenara konacakmış gibi de görünmüyor.

CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, görüşmeler yapmak için gittiği Almanya’dan, dönmek zorunda bırakıldı.

Amerikalılardan beklediği desteği bulamayan Sayın Kılıçdaroğlu, inisiyatifi kaybetmiş görünüyor.

Daha açık bir ifadeyle inisiyatif elinden alınmıştır.

Siyaset iddia işidir.

Onun için genel başkan olunur.

Bir gün Cumhurbaşkanı /Başbakan olmak içindir bu mekanizmalar.

Birinci parti olamadıktan sonra bu makamlar kimseye uymaz.

Koalisyon ortamlarında Başbakan Yardımcılığı olabilecektir.

Siyasi temayül/nezaket bunu emrediyor.

Yakın geçmişte ve hem de iki defa fedakârlık yapmış gibi yaparak aday olmamıştınız.

O zaman iddianız boşa çıkmış sayılmamış olacak ki siyasete devam edebildiniz.

Şimdi de kazanacak adayla seçime gidelim diyerek, sizinle kazanılamayacağı iddiasıyla kapınızı çaldılar.

Men Dakka Dukka” demek istemem.

O durumda olanlar için de gerçekten çok üzülürüm.

Esas olan o cümleyi söyletmemektir…

Saraçhane’den naklen yayın ile kendileri için malum olanı ilan ettiler.

Siyasi tarihimize SARAÇHANE FERMANI olarak geçeceğine de şüphe yoktur.

Nezaket mi?

Hiç yoktu!

Keşke, masadakilerin hepsi bir arada olsaydı demek geliyor ama o konu, maaşlı danışmanlarınızı

İlgilendiriyor.

Sizin ifadenizle “malı götürdüler.”

Masalar kurulduğu günden bu yana aradan on uzun ay geçti.

Allah aşkına sizin kurduğunuz masanın beyi kim?

Bu son oldu bitti, bu soruyu sorduruyor.

Karlı bir kış günü, İngiliz Büyükelçisi ile RAKI-ROKA-BALIK yeme işi bu günler için miydi?

O daha vahim ve Hanımefendinin tabiriyle “çok çirkin” olur.

İttihat ve Terakki’nin İngiliz oyuncuları Manastır’da, Alman oyuncuları da Selanik’te konuşlanmışlardı.

Hedef Osmanlı’nın Sarayı ve Sultan Abdülhamid Han değil miydi?

Aradan 110 yıl geçmiş, Batı Cephesinde değişen bir şey yok,

Tezgâh aynı…

Domuza çan bize para mı lazım;

Bizim merakımız sizlersiniz.

Şubat ayından bu yana Araplar gibi içtima üstüne içtimalar yapıyorsunuz ama Türk Milletinin beklediği program ve yol haritasını henüz üretemediniz.

Kararsız seçmen yerinde duruyor.

Mahkeme gününün belli olmasına rağmen Kılıçdaroğlu’nun Almanya gezisinin alemi var mıydı?

Bilerek mi organize edildiğini kim sordu/soracak?

Gittiniz ve dönmek zorunda bırakıldınız…

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener Hanımefendi boynundaki kaşkolü, istikbaldeki Cumhurbaşkanının boynuna Saraçhane’de asarken, Başbakanlık için rezervasyonu da yapılmış oluyordu. CHP’nin Genel Başkanının olmadığı bir ortamda, CHP Genel Başkanına rağmen adayını ilan ediyordu.

Bu “çok çirkin” bir davranıştı.

Ayıptı…

Kılıçdaroğlu, Almanya’daki temaslarını keser ve özel bir uçakla döner ve ertesi gün de Saraçhane’den su mesajı verir.

“Hiç kimse, hiçbir güç Ekrem İmamoğlu’nu İstanbul’a hizmet etmekten alıkoyamaz. Görevini onuruyla ve şerefiyle yapacaktır.”

Bu mesaj İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olamayacağı anlamına gelmekteydi.

Bir sonraki gün de TBMM’deki grup konuşmasında İBB başkanının yüzüne karşı tebligat yaparak noktayı koyar.

Hamamın namusu kurtarıldı mı?

Şimdilik…

İyi Parti Genel Başkanı Akşener de nerede kalmıştık dercesine şu cümleleri kurdu:

Artık 16 milyon İstanbullunun dışında, 85 milyon Türkiye’nin de senin yanında olduğunu buradan, Saraçhaneden görüyorum.

Bu sözlerle Cumhurbaşkanı adayının İmamoğlu olduğunu tekrar edebilmiş oldu.

Vaka-i Hayriye’de” ısrar var!

Bunun adı siyasi dayatma/meydan okumadır.

İkili, kendilerine biçilen rolü çok güzel oynadılar. Mahkûmiyeti bile gülerek kutlayabildiler. Onlar için işler yolunda giderken yelkenleri de dolmaya başladı.

ABD Dış İşleri Bakanlığı Sözcüsü Pirece bile topa girdi ve şu resmi görüşü paylaşıverdi.

“Bugün İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ifade özgürlüğünü kısıtlamayı amaçlayan hakaret yasalarına dayanarak 2 yıl 7 ay hapis cezasına çarptırılmasından derin bir rahatsızlık ve hayal kırıklığı yaşadık.”

Yaşadığı ülkedeki yüksek yargı mensuplarına “ahmaklar”, emekli askerlerine de “gerzekler” deme hakkını kendinde bulabiliyor mu sormak lazım.

Kim soracak…

Cevabı tik tokta var…

Burası Türkiye ve atış her zaman serbesttir ama bilardodaki kaideyi hatırlatmak isterim.

Çuhayı yırtan da bedelini ödeyecektir.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin'in "HDP'ye bakanlık verilebilir" açıklamasıyla ilgili olarak, "HDP'nin olduğu masada biz olmayız. Bizim olduğumuz masada da HDP olmaz" diye konuşmuştu. “İYİ Parti’yi, CHP’yle HDP’yi yan yana getirme çabası bunu çok çirkin buluyorum, çok saygısız buluyorum ve ayıp buluyorum” dediğini hatırlamayanınız var mı?

Diğer tarafın sözcüsü de İyi Parti liderine şöyle cevap veriyor.

“Size rağmen içinde bulunduğunuz ittifakın, size rağmen HDP ve PKK içinden gönül vermişlerin de olduğu insanlar size oy verdi. Şu an koltuklarınızda, HDP’nin oylarıyla o koltuklarda oturacaksınız. Bu ittifakta, CHP ile yaptığınız ittifakta HDP’nin oylarının etkisi vardır.”

"Ne diyeceksiniz şimdi buna" diye de soruyor.

Tercüme edersek; Belediye Meclislerinde ortaklık yapıyoruz, komisyonlar, ihaleler…

HDP’nin sözcüsüne itiraz gelmedi!

Bir elini daima Altılı Masanın üzerinde olduğunu bildiğimiz halde, biz görüşmüyoruz ama CHP ve diğerleri görüşüyor diyerek seçmeninden tepki çekmek istemeyenlerin kime/kimlere sadakat gösterdiklerini zaman gösterecektir.

İYİ Parti ile HDP, Brüksel'de bir araya geldi.

6'lı masada HDP'nin olmadığını ve hiçbir zaman HDP'yle aynı masada bulunmayacağını söyleyen İYİ Parti, Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Nacho Sanchez-Amor'un daveti üzerine; Brüksel'de düzenlenen toplantıya katıldı.

foto.jpg

Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Nacho Sanchez-Amor, aralarında CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, HDP Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoy, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Erozan, DEVA Partisi Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Koordinatörü Abdurrahman Bilgiç, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ümit Yardım ve CHP Gn. Bşk.Yrd. Ünal Çeviköz katılımcılılar arasındaydı.

İklim zirvesine katılmış olabilir misiniz?

Biz, Hollanda’yı sular altında kalacak diye biliyoruz ama olsun!

Bizi kandırabilirsiniz ama aldatılan sizlersiniz.

Son söz;

İkinci savaştan sonra Almanya’da yeni seçimler yapılır. Başbakan olan Konrad Adenaur’a başkanlık sistemine dair görüşü sorulur. Adenaur, gökten İsa gelse de bu yetkiyi ona vermeyiz diyerek noktayı koyar.

Almanya ve Avrupa, bu yüzden çok ağır bedeller ödemiştir.

Siyaset, sonuç çıkartmak değilse boşuna yapılıyor demektir. Başkanlık sistemini bir dönem denedik. Fayda/mahzurlarını en iyi biz biliyoruz. AKP de bazı yanlışların olduğunu saklamıyor. Parlamenter sisteme dönme konusunda AKP ve CHP anlaşmalıdır.

Bizim geniş tabanlı uzlaşmaya ihtiyacımız var ve Türk Halkının baskısı bu yönde olmalıdır.

Oluşturulacak büyük koalisyon ile geçmiş ve geleceğe dair bütün sorunlarımızı çözebiliriz.

7 Haziran seçimlerinde 1 milyon 330 bin oyun geçersiz sayıldığı bir ülkede, 50 bin oy almış bir siyasi partiye şov yaptırıyorsunuz.

Bu aziz millet bunlara hak etmiyor.

Ne yapacaksak, biz istediğimiz için yapalım.

Yabancı mahfillerin;

Akdeniz Mavi Vatan, Libya, Suriye, Ukrayna/Rusya, Patriyot-S-400 ve Ermenistan-Azerbaycan politikalarıyla, milli politikalarımız bağdaşmıyor.

Bağdaştırmaya çalışanlar siyaset çöplüğünde yerlerini alacaklardır.

Onun içindir ki büyük koalisyona ihtiyacımız vardır.

Almanya’daki Hristiyan Demokratlar ve Sosyal Demokratlar Partilerin iş birliği bize örnek olabilecektir.

Durum tespiti ve neler yapmamız gerektiğinin planlamasına ihtiyaç var ama önce niyetin ortaya konması gerekiyor.

Yeni yılınızı kutluyorum Ülkemize ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum