Metin AKOĞLU
Seçim sürecine girildi!
Cumhuriyetin yüzüncü yılında yapılacak olan bu seçim, üniter yapının muhafaza edilmesini isteyenlerle, tasfiye edilmesini isteyenler arasında geçecek gibi görünüyor.
Bu bir önyargı değildir.
Bunun böyle olacağına dair çok sağlam veriler var.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, ABD gezisi sonrası oluşturulan danışmanlık masası, işe çok hızlı başladı. Onlar, ekonomik reçete sunacakmış gibi görünseler de siyasi sonuçları olacak faaliyetler, esas konularıdır.
Teslimiyet böyle bir şeydir.
Söylemiştik…
Yüzde 70 oy ile seçimi kazanıp Amerika’ya gitseydiniz, size danışman dayatamazlardı.
Siz, elinizi gösterdiğiniz.
Onlar da bak oradalar…,
İşte onlarla çalışacaksınız dediler.
Sonrasında İngiltere ve yara almış Almanya temasları!
Türkiye’nin ekonomik verileri ellerinde.
Siyasi bölünmüşlüğü en iyi biz biliyoruz ama onlar da biliyorlar.
Böyle bir konjonktürü bir daha yakalayamayız düşüncesi hâkim olmalı ki her yerden kuşatıldık.
Altılı Masadakiler; PKK/PYD’yi, Ege ve Akdeniz’deki menfaatlerimizi, F-35’leri, Patriyotları, Dedeağaç’taki bin tankı bugüne kadar sorun etmediler.
Barzani yönetiminden sonra, Suriye’de de benzer bir oluşuma yaklaşmış görünüyorlar ve bu kazanımlarını kaybetmek istemeyen bir Amerika var.
Wilson’un, yüz yıl önceki Fırat’ın Doğusunda Özerk Yönetimler yaratma maddesi yeniden masada;
Kapıya dayandılar.
HDP, işin tarafıdır.
Altılı Masa, bir amaca yönelik olmak üzere, kendilerine biçilen rolü toplumla paylaşıp kamuoyu oluşturma işine hız verdiler.
Son günlerde yapılan açıklamalar ve sonrasında ilginç gelişmeler yaşanıyor…
“23 Nisan 1915 size neyi hatırlatıyor” diyen Kaftancıoğlu, bakanlık dağıtma distribütörü Gürsel Tekin, eyalet kuramcısı Engin Özkoç, özerklik komiserleri Babacan, Davutoğlu, …
Kılıçdaroğlu’nun danışmanı Nuşirevan Elçi’nin açıklamaları ve açıklamanın yapıldığı yerdeki Türk Bayraklarının toplatılmış olması…
Babacan ve Partisinin Türklük tanımına ilişkin toplumu yok sayan açıklamaları…
Doğrudan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi, üniter yapı ve Anayasamızın değişmez maddeleri hedef alınıyor.
“Vatandaşlık” tanımını beğenmiyorlar.
“Türk, Türk’üm, Türklük” kavramlarından rahatsızlar.
Anayasadan tamamen çıkaracaklarmış.
Çinliler, Ruslar, Araplar, Farslar, Fransızlar, Almanlar ve diğerleri “Çinliyim”, “Rus’um”, “Arap’ım”, “Fars’ım” “Fransız’ım ve Alman’ım… diyecek,
Teksas’taki pamuk tarlalarında çalıştırılmak üzere Kara Afrika’dan zincirlenerek götürülen Kunta Kinteler, Vietnam savaşından sonra ülkesinden kaçan ve Amerika’ya yerleşen insanlar da dahil olmak üzere dünyanın her tarafından gelen ve vatandaşlık statüsü alan herkes, “I am an Amerikan” diyecek…
Benim ülkemde, Türk’üm denmeyecek.
Bu konunun askıya alınması istenecek.
Türkiye’de yaşayan bir grup, ben Türküm dememe hakkına sahip olacak.
Bu, yukarıda saydığım ülkelerde bir tercih değil, doğrudan suçtur.
Bu konu öyle demokrasi, demokratik kavramlar, açılımlarla izah edilemez.
Bunu bildiğiniz halde suç işliyorsunuz.
Biz hangi savaşı kaybettik.
Güneydoğu’da özerklik…
25 eyalet meselesi…
Türkiye’de ve Türk Milletine rağmen gecekondu inşa etmeye çalıştığınızın farkında mısınız?
Bunlar ısındırdıkları…
Bohçaları sürprizlerle dolu…
Ana dilde eğitim falan,
Bu konuyu şöyle açıklamak isterim.
Benim iki torunum var. Gelinim Çekya Cumhuriyetinden.
Oğlum Türk Milliyetçisi ve çocukları ile evde Türkçe konuşuyor. Türkiye’ye geldiklerinde onlara Türkçe kitaplar alıyor. Biz torunlarımızla Türkçe konuşuyoruz.
Anne de evde Çekya Milliyetçisi ve çocukları ile Çekya Dilini konuşuyor. Çekya'ya gittiklerinde de onlara o dilde kitaplar alıyor. Gelinimin ailesi torunlarıyla Çekya dilinde konuşuyorlar.
Yaşadıkları devletin resmi dili İngilizce. Okulda da bütün dersler İngilizcedir.
İsteyen İspanyolca, Çince,’…yi ikinci üçüncü dil olarak alabilir, kurslara katılabilir.
Ana dilde eğitim nerede kaldı?
Evde, sokakta, sinemada, takside, sahilde, istediğin her yerde ana dil serbest ama okulda, devlete ait kamuda değil.
Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dili Türkçedir.
Bitti…
Almanlar, Slovenya halkının dili Almancadır diyerek Balkan manivelası ile oynadı ve Yugoslavya’dan 6 devlet çıkardılar.
Ne kadar kan aktığını söylemeye gerek var mı?
Sakın…
O konuya ilişmeyin.
O çok tehlikeli bir oyundur.
Masa’nın büyüğü, küçüğü hepsi HDP gibi düşünüyor ve bir HDP seviciliği pompalanıp seçmenine yedirilmeye ve tabanlarını ısındırmaya çalışıyorlarken;
Suriye’de yeni gelişmeler var. On bir yıldır savunduğum, dört yıldır da yazdığım Türkiye-Rusya-Suriye-İran iş birliği gerçekleşiyor.
Savunma Bakanları Moskova’da buluştu.
Yakın geçmişte Dışişleri Bakanları ayaküstü bir araya gelmişti. Şimdi resmi olarak bir araya gelecekler ve Erdoğan-Putin, Esad zirvesinin konu başlıklarını ve takvimini yapacaklar.
Bu gelişme, Amerikalılar ile birlikte Altılı Masayı rahatsız etti.
Suriye’de terörü bitirecek bu adımlar, PKK/PYD’nin sonunu da getireceğini Masadakilerin hepsi de biliyorlar. Stratejik Derinliğin müellifinin daha ilerisinde olan genel başkanlar var ve PYD/YPG, Suriye’nin sorunudur diyerek konuyu önemsizleştiriyor.
Aman HDP’yi küstürmeyelim!
Altılı masadaki bu pervasız açılımlar, ABD seyahatinden sonra hız kazanmış durumda.
ABD ve Masadakiler, Erdoğan’ın Putin ile olan ilişkisi ve yakınlığından da rahatsızlar.
Esad ile yapılacak görüşmeden hepten rahatsızlar.
Öyle ki Esad’a, Erdoğan ile görüşüp seçimi kazanmasına yardımcı olma diye mektup yazanlar olmuş!
Oysa ben, iki siyasi parti liderine demiştim ki Suriye zor bir dönemden geçiyor. Biz, geleceğin iktidarıyız ve gelecekte birlikte çalışabiliriz düşüncesiyle Suriye’ye yapılacak bir iyi niyet ziyareti; Esad’ı, Ordusunu, Muhaberatını ve Halkını motive eder ve ülkesinin bölünmesini önler ve bölünmemiş bir Suriye, Türkiye’yi bütün kılar ve bu ziyaret sizi büyütür ve hatta parti başkanlığından sonra LİDER bile olursunuz demiştim!
Çılgın Türkler kitabının yazarı Turgut Özakman, çıktığı bir televizyon programında “Allah’tan yardım istemek için hak etmek gerekir” demişti.
Parti başkanlığından sonra lider olabilmek için de hak etmek gereklidir.
Bu ziyaret bir fırsattı ve bunu teptiniz.
Biz, sizin yönünüzün ABD’ye dönük olduğunu buralardan biliyoruz.
ABD’den korktuğunuz kadar Allah’tan korkmadığınızı da yazmıştık.
Çünkü hepiniz, HDP/PKK/YPG/PYD ve Kandil’in başarılı olmasını istiyorsunuz.
Bu sayededir ki savunma bakanınızı Cuma kod Cemil Bayık tayin edecektir.
Kim bilir belki de…
Oyun bitiyor.
Bu süreçte Rusya devrede ve Putin’in rolü büyük.
Bu aşamada Altılı Masa olarak Ukrayna üzerinden Rusya ve Putin düşmanlığı size kaldı.
Ermenileri mutlu etmek için Aliyev ve Azerbaycan Halkını karşınıza almaktan çekinmediniz.
Azerbaycan Halkından utanmadınız ve Karabağ Savaşında kullanılan SİHA ve İHA’ları bile konu ettiniz.
Sizi Azerbaycan’a almayacaklar!
Rusya, Kurtuluş Savaşında olduğu gibi Türkiye’ye destek vermeye devam ediyor ve bunu göstere göstere yapıyor.
20 milyar dolar gaz alacağını erteledi.
Bu, bir tercih değilse nedir?
Rusya Altılı Masa ile değil, Erdoğan ile çalışmak istediğini ortaya koyuyor
Bu yüzdendir ki ABD, AB ve daha iki gün önce yeni Türkiye haritası sunan Fransa’nın NATO’ya dair korkuları var ve seçimleri etkilemeye çalışacaklardır.
İktidar da sizler de stratejinizi kazanmak üzerine kurdunuz.
Zafer Partisi Lideri Sayın Ümit Özdağ ve Memleket Partisi lideri Sayın Muharrem İnce’nin yakaladıkları ivme de yeni ittifakların habercisi olabilecektir.
Seçimin kaderini onlar belirleyecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.