Metin AKOĞLU
Putin Ankara’ya geliyor!
Nihai amacı Irak, Suriye, İran ve Türkiye’nin bölünmesi olan “Arap Baharı” projesi, Fırat’ın sularına gömülmek üzere…
Suriye halkının direnişi buna geçit vermedi.
Bölge dinamiklerinin tehlikeyi fark etmiş olmalarıyla ortaya çıkan yeni gelişmeler bunun habercisidir.
Bölgemize ait olmayan uluslararası çeteler, bu proje ile İsrail’in güvenliğini garanti altına alırken, kurulacak kukla bir Kürdistan devleti ile bölgede yaşayan Türk, Fars, Arap, Kürt, Ermeni, Süryani, Ezidi, Asuri, Keldani halklarını birbiri ile çatıştırarak, uzun yıllar istikrarı olmayan bir bölge yaratma düşüncesindeydiler.
Esad ayakta kalmayı başardı ve “Arap Baharı” bitti.
Umman ile başlayan BAE, Suudi Arabistan, Kuveyt, Bahreyn, Mısır, Ürdün ile devam eden Suriye ile olan diyalog süreci başarıyla sonuçlandı ve Suriye’de İhvan’ı destekleyen bütün Arap ülkeleri, Esad ile bire bir görüştüler ve Arap Birliğine geri dönmesini sağladılar.
Hepsi de ABD’nin dümen suyundaki teröristleri finanse eden ülkelerdi.
Hepsi de politikalarını değiştirip Şam’daki büyükelçiliklerinin ışıkların yaktılar.
2011’de devirme kararı aldıkları Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın önüne kırmızı halıları serdiler bile.
Arap Birliği, Körfez İş birliği Konseyi…
Suriye yeniden Arap Ligine geri döndü…
Suriye Bayrağının, Arap Birliğinde yeniden dalgalanmasının hemen ardından Amerikalılardan, “Suriye'de Kürt devletini desteklemiyoruz” ama “Şam'la birliğini de istemiyoruz” açıklaması geldi…
Siz nelerin peşindeydiniz ama olmadı…
Rusya, İran, Çin ve bölge dinamikleri buna izin vermediler.
Saddam döneminden beri iş birliği yaptığınız Kürtlere, biz elimizden geleni yaptık ama ah bu Türkiye yok mu?
Ah bu Suriye…
Rusya, İran, Hizbullah…
Yüzyıl sonra bir daha görüşelim diyerek tası tarağı toplayıp gideceksiniz buralardan…
Ortadoğu’da yeni gelişmeler oluyor.
Çin'in arabuluculuğunda İran-Suudi Arabistan normalleşmesinin bölgedeki tüm ihtilafları olumlu etkilemesi ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın vekalet savaşından hem askeri hem siyasi zaferle çıktığının nişanesi olarak Arap Birliği'ne geri dönmesine hazmedemeyen Amerikan Devlet Başkanı, “gafil avlandık” itirafında bulundu.
1933 yılında kurdukları California-Arabian Standard Oil Co. Şirketiyle Suudi petrollerine çökmenin üzerinden tam 90 yıl geçtikten sonra Suudlar, yönlerini Çin’e çevirirken rollerini de değiştiriyorlardı.
“Suriye’nin geleceğine Suriye halkı karar verir” ilkesi ışığında 'siyasi geçişin Suriyelilerin önderliğinde olması, güvenilir, kapsayıcı ve mezhepsel olmayan yönetim oluşturulması ve BM gözetimi altında özgür ve adil seçimler yapılmasını' öngören, yani hiçbir yerinde 'Esad'ın devrilmesinden, Esad'ın dışlanmasından ya da Esad'la ilişki kurulmamasından' söz etmeyen bir BM var artık;
Arap Birliği'nin Esad'ı yeniden kucaklaması sonrası, “Şam'la normalleşen ülkelere yaptırım” tehdidi savuramayan bir Amerika var artık…
Suriye ile iş tutan ülkelere yönelik tedavüle sokulan Sezar yasalarını takan yok.
Bölgede bunlar yaşanırken, bölgeye yeni virüs ve fitnelerin sokulmaması için elimizi daha çabuk tutmalıyız.
Tahran, Astana, Moskova, Soçi zirve ve mutabakatlarını kâğıt olmaktan kurtarıp Türkiye, Suriye ve bölge lehine somut adımlar atma sırası bizdedir.
Karşımızda mağdur bir Suriye var.
2011 de içinde yer aldığımız Esad’ı devirme ve İhvan’ı iktidar yapmaya yönelik “Stratejik Derinlik” çekinceleri nedeniyle yeterince kararsız kaldık, zaman kaybettik ve ayak sürüdük.
Elbette bazı gelişmeler var ama yetersiz.
Şimdi de Rusya Devlet Başkanı Sayın Vladimir Putin Ankara’ya geliyor.
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı tebrik etme dışında da başka mesajların olduğu bir görüşme olacağına şüphe yoktur.
Dışişleri düzeyinde yapılan görüşmelerin, Erdoğan Esad zirvesine evrilmesinin taşları bu görüşmede döşenecektir.
Gurur yapılarak aile, apartman, şehir, şirket, parti, kurum ve ülke yönetilmez.
Başbakanımızı, bakanlarımızı asıp sonra da anıtmezarlar yapmadık mı?
Rus uçağını düşürdük ve arkasından Antalya’daki 450 tane 5 yıldızlı otel sıfır çektiğinde Nazarbayev, Tarık Şara, İlham Aliyev ve Cavit Çağlar gibi isimleri arabulucu yapmadık mı?
Devlet yönetimlerinde bu tür konular hiç olmamalıdır ama olmuşsa da gereği neyse, yapılmalıdır.
Esad ile de görüşülmelidir.
2011’de başlayan Suriye’nin yıkım projesi Türkiye’ye hiçbir şey kazandırmadı.
Suriye’de 500’e yakın şehidimiz var.
Suriye’de bir milyon insan öldürüldü.
6 milyon dolayında Suriyeli sığınmacı soframıza, işimize ortak oldu.
170 milyar dolar para kaybettik.
Artık bunu dayandıralım.
Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönmesi hem güvenliğimiz için hem de ekonomimiz için ihtiyaçtır.
Suriye ile yeniden ticaretin başlaması ile birlikte, Körfez ülkelerine durmuş olan karayolu ihracatının 2011 seviyelerine getirilmesi yolunun açılması…
Suriye’den çok Türkiye’nin çıkarınadır…
Gecikmesinin bedelini yeterince ödedik ve ödemeye devam ediyoruz.
Benim terörist, senin terörist ayrımı yapılmadan ve hepsinin aynı merkezler tarafından idare edildiğini bildiğimiz Suriye’deki tüm terör grupları yok edilmeden, hudutlarımız güvenlik içinde olmayacaktır.
Türkiye’de seçimler bitti.
Dünyada dengeler hızla değişiyor.
Koşullar Türkiye’nin lehine.
Yeni hatalar yapılmamalı.
“Rusya’nın kafası Ukrayna’da” diye yanlış değerlendirme yaparak ulaşılacak bir hedef yoktur.
Tarihi fırsat önümüze geliyor.
Suriye’de “PKK/PYD/YPG ile komşu olmanın ne zararı var” görüşüne iktidarı vermeyen Türk Halkının, oylarının ne kadar değerli olduğunu görmek istiyoruz.
Biliyoruz…
İsveç ve Norveç, Erdoğan ile Esad’ın barışmasından dolayı NOBEL vermeyecekler ama Süleyman Şah türbesinin yerine taşınması, her şeye değer…
Arapların Petro-dolarlarının muslukları, Suriye’nin imarı için akacak.
O suyun bulanık olmayan yerinden içmek, hepimizin hakkıdır.
Unutmayınız ki 2011’den beri yukarıda sayarak geldiğimiz bedelleri bu Millet ödemiştir.
Suriye halkı ile yeniden bütünleşirken hem para kazanıp kayıplarımız çıkaracağız hem de istihdam yaratılacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.