Nevzat ARSLAN
Öyle bir geçer zaman ki!
Geçtiğimiz hafta Anadolu Rocbk müziğinin efsane sanatçısı Erkin Koray Kanada'da vefat etti, ruhu şad olsun. Erkin Babanın ardında bıraktığı onca unutulmaz hit şarkılarından "öyle bir geçer zaman ki " adlı eseri bizi geçmişe götüren, duygulandıran çalışmasıdır.
Ülkemizde geçen son çeyrek asırda yaşananlara bakarsak, öncelikle ekonomik sıkıntının, sabit gelirli, Emekli ve çalışanın üzerine kâbus gibi çöktüğüdür. Artan gıda, kira gibi diğer ücretlere dolar ve euro da eşlik etmektedir. Çeyrek asırlık süreçte, beşli çete, 3-5 maaşlı bürokratlar, siyasiler, Man Adası, Kayıp 128 milyar dolar, işsizlik, atanamayan öğretmenler, icra dosyaları, Akaryakıt ve Doğalgaza yapılan yüksek oranlı zamlar, semt pazarına düşen ateş, halkın belini büktü, bıçak eti geçti, kemiğe dayandı. Demografik yapı sorunları, saraylar, özelleştirilen ve satılan fabrikalar, FETÖ, çalınan sınav soruları, çevre ve ağaç katliamı, Akbelen, hapisteki milletvekili seçilen Can Atalay, hapse giren Gazeteciler Barış Pehlivan, Merdan Yanardağ, son zamanların gündemlerindendir.
Muhalefet cephesi de ilginç, 15 bin lira bayram parası, depremzedeye bedava ev yapılması gibi vaatler bile seçim kazanılmasına yetmedi. Bilmem kaçıncı kez seçim yenilgisi, onurlu istifa davranışında bulunmamak, umarsızlık tezlere konu olacak bir siyaset incelemesi olacaktır. İktidara karşı bile verilmemiş parti içinde iktidar olma mücadelesi, Tüzük ve etiğe uymayan delege seçimlerindeki uygulamalar, siyasetten, yerel yönetimlerde çalışan, şirketlerinden birkaç maaş alanlar, arsalar, villalar, rezidanslar, sosyal demokratlığa yakışmayan, bu mudur sosyal demokratlık dedirtecek adımları da görüp izledik. Duygusal kopuş yaşayan bir kesimde ihmal edilmemelidir.
*
Daha önceki zamanlarda insanımız yoksula kol kanat geren, onurlu, gururlu davrananlarımız vardı.
Kahveci Memiş Dayı, kahvesinde oturan, cebinde çay parası bile olmayan Kara Osman'a çay verip (verilmeyen) paranın üstü diyerek bir miktar harçlık, para vermesi unutulmaz bir insani davranış olarak hafızalarımızda yer alır.
Bizim büyük dedemiz komşu köydeki camiye uğrar, pırtlatır, affedersiniz seslice yellenir, çok utanır. Yedi sene sonra unutmuşlardır diyerek bu köyde, çeşme önünde abdest alırken iki kadın konuşmaktadır.
"Benim oğlan Yörük Hocanın bizim camide osurduğu yıl doğdu" dediğini duyunca, usulca toparlanır, içinden "Vay canına unutmamışlar" diyerek ölene kadar bu komşu köye gitmez.
İnsanımız böyleydi, onuruna, inancına ve şerefine düşkündü.
Ya bugün!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.