Orhan ERDEM
Mekteb-i Mülkiyeden bir anı
Yıl 1969 Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencisiyim. Prof. Dr. Mümtaz Soysal Anayasa hukuku dersi hocamız. Anayasa hukuku derslerine ilgi büyük! Hocamız Mümtaz Soysal’ın profesörler içinde ayrı bir yeri var. Hocamızın Anayasa Hukuku kariyeri uluslararası üne sahip… Anayasa Hukuku derslerini öğrenciler öyle severdi ki sınıf tam kadro hazır olurdu. Hoca klasik Anayasa profesörlerinden farklı. Ders verirken öğrencilerini konuların içine çeker, sınıfa soru sorar, cevaplar üzerine konuşurdu. Bu usul öğrencilerin ilgisini çeker, derse öğrencilerin katılımını sağlardı.
Bir gün 27 Mayıs askeri darbesini ve kurucu meclis konusunu derste işlerken hoca sınıfa şöyle bir soru sordu. “Milli Birlik Komitesi elinde bütün yetkiler olduğu halde, niçin bir kurucu meclise yetki ve sorumluluklarını devretmek istedi?”
Oysa yetkilerini uzun yıllar kullanmak istese itiraz edecek bir kurum ve kuruluş olmazdı. Milli Birlik Komitesinin, çok kısa bir müddet sonra kurucu meclise yetkilerini devretmeye zorlayan saik ne idi? Soru bu.
Söz alan öğrenciler kendi düşünce yapılarına göre cevap vermeye çalışıyor, cevapların içinde o yıllardaki ideolojik bölünmelerin ışığında sunumlar yapıyorlardı. Sınıfta tam bir özgürlük havası hakimdi. Bazı gruplar farklı düşüncelere sözlü tepki gösteriyorlardı. Sınıftan, hocanın istediği görüş ve düşünce bir türlü gelmiyordu.
Ben de söz aldım.” Milli Birlik Komitesi üyelerinin, kıtadan gelmiş yüzbaşı, binbaşı, albay rütbesindeki askerlerden oluştuğunu, Milli Birlik Komitesi üyelerinin Türkiye’nin ekonomik, sosyal, siyasi görüş ve düşüncelerinin ülkenin çözüm bekleyen sorunlarını halletmeye yeterli olmadığını, kendileri idareyi ele alınca gördüklerinden, mevcut meşruiyetlerini devam ettirmek adına, yetkilerini kurucu meclise devredip, meşruiyetlerini koruyup devam ettirmek, uzun yıllar bu meşruiyetten nemalanmak istemişler, bunu anayasal teminat altına almışlardır.” dedim.
Bu görüşlerim sosyal demokrat arkadaşlarımca tepki ile karşılandı. Hatta içlerinden bir tanesi ‘hocam Orhan Milli Birlik Komitesini aşağılıyor’ diye çıkışmıştı. Mümtaz hoca koltuğun yan tahtasına oturarak ders verirdi. O arkadaşımızı süzdü. Eliyle otur otur diye ikaz ederek; “arkadaşınız Orhan’ın görüşlerine hiçbir şey ilave etmeyeceğim çünkü en doğru tespiti yaptı. Konu kapandı” dedi.
Birkaç hafta sonra gene Anayasa dersimiz var. Sabah ilk saat, derse geç kaldım. Hoca geç gelenleri sınıfa almaz, dersi böldürmezdi. Ben de hocanın dersini kaçırmak istemiyordum. Şansımı denemek istedim kapıyı çaldım bir adım içeri girdim. Hoca beni görünce, elinin tersiyle git gelme işareti yapınca ben de kapıyı kapattım. Koridorda üzgün ve endişeli yürürken arkamdan bir arkadaşım “Orhan hoca seni çağırıyor” diye seslendi. Eyvah dedim. Dersi böldüğümden hoca beni azarlayacak sandım. Kapıya geldim önümü ilikledim içeri girdim. Hoca bana “sen derslerimi en iyi dinleyen ve katılan öğrencimsin yerine geç” dedi. Mutlu olmuştum.
Mümtaz Sosyal gibi değerli bir Anayasa profesöründen bana verilen bu ödül hayatımın en güzel Mülkiye anılarındandır.
Mümtaz hocayı yakın bir zamanda kaybettik. Yetiştirdiği öğrenciler ve eserleri, Anayasa hukukuna getirdiği yeni anlayış ebediyen yaşayacaktır.
Ruhu şad olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.