Nevzat ARSLAN
Hırkasına bakıp da
Asıl olan,
taşıdığın hırkanın, unvanın
farkında olup hakkını vermektir. *
Ünlü düşünür Mevlana’dan;
“Ne insanlar gördüm, üzerlerinde elbise yok.
Ne elbiseler gördüm, içlerinde insan yok.” * Hazreti Süleyman Peygamber,
Saba Melikesi Belkıs için saray yaptırmaktadır.
O Süleyman Peygamber ki; kurdun, kuşun, otun dilini bilir.
Kanadı Derviş tarafından kırılan bir kuş gelir.
Kuşa, Hazreti Süleyman sorar.
“Niye kaçmadın dervişten?”
Kuş cevap verir.
“Dervişlik hırkası giymişti, zarar vermez diye düşündüm, kaçmadım.”
Hz. Süleyman düşünür ve kıssas ile dervişin kolunun kırılması kararını verir.
Kuş itiraz eder.
“Kolunu kırmayın, Hırkasını çıkarın yeter,
Onunla kandırıyor…” *
Osmanlı Devletini kuran Osman Bey ölmüştür.
Şeyh Edebali kızı Bala Hatundan olan oğul Alaeddin ile Malhun Hatundan dünyaya gelen Orhan, babalarının cenazesini kaldırdıktan sonra bir araya gelirler. Orhan Bey derki,
“Alaeddin, taht senin hakkın” der.
Alaeddin ise, giydiği hırkanın farkında olan kişi olarak cevap verir.
“Orhan, sen babam ile savaşlara, barışlara katıldın, devlet işlerinin hep içinde oldun. Ya ben! Din, İman ve ilim yolunda tahsil eyledim. Her kelime-i şehadet getireni, Allah diyeni, Müslüman bilirim, dürüst zannederim. Devlet işinde hata ederim. Tahta çıkmak asıl senin hakkındır. Her daim yanında ve arkandayım.” Diyerek tahttan feragat eder. Orhan Gazi Osmanlı Devletinin ikinci sultanı olarak tahta çıkar. Alaeddin ise, Orhan’ın yanında önemli görevler yapar. *
İki kardeşin taht hırsından uzak bu davranışı örnek olarak anlatılırken sonrasında devletin bekası için kardeş katli vaciptir fetvası ile nice canlara kıyılır. Türkler savaşta askerdir, vergi veren olarak görülür.
Kosova Savaşı sonrasında savaş meydanını gezerken yaralı Sırp askeri Miloş tarafından Sultan Murat Hüdavendigar hançerlenir. Yıldırım Bayezid, savaş alanında kardeşi Yakup Çelebiyi aramaktadır, öldürecek ve tahta oturacak. Yakup Çelebi bir köşeye sinmiş, korku içindedir, boğdurulduğu anlatılır. Kadere bakın ki, sonrasında Yıldırım Bayezid’in Fetret Devrinde 5 oğlu birbirini katleder.
Padişah III. Mehmet tahta çıkarken çoğu süt emen bebeler olan 19 veliaht boğdurulur. Gebe cariyeler de katledilir ya da denize atılır. Padişah tahta otururken 43 cenaze saraydan çıkarılıyor. Analarından süt emen bebek veliahtları, cellatlar analarından söküp almışlardır. Boğdurulan bebelerin analarından emdikleri sütün burunlarından aktığından, bir deyiş dillerde yer alır. “Anasından emdiği süt burnundan geldi”
İsrail Devletinin kurucusu, ilk Başbakanı Ben-Gurion…
1913 yılında İstanbul Üniversitesinde Hukuk Fakültesi öğrencisidir.
Fes takarak, kravatlı resimler çektirir. Yaklaşık 3 sene sonra İngiliz askeri üniformasıyla Osmanlıya karşı Filistin de savaşmıştır.
Hırkasının hakkını verenlerden biri de ilk Diyanet işleri Başkanı Rıfat Börekçi zade hocadır. İşgal ve Kurtuluş Savaşı Döneminde Ankara Müftüsü olan Börekçi zade Rıfat Hoca, Atatürk ile birlikte hareket etmiştir. Kefen parasını bile vatanı kurtarmak uğrunda harcamıştır. Gazi Paşa ile yaptıkları her görüşme sonrasında Hacı Bayram camiinde vaazlarında, Cuma hutbelerinde Vatanın kurtuluşu için Kuvayı Milliye ve Atatürk Tarafını işaret etmiştir. Sonrasında Diyanet İşleri Başkanlığının kurulmasında görev alır ve ilk Diyanet İşleri Başkanı olur. Rıfat Hoca, hırkasına bakılacak bir adamdır. *
Asıl puslu havalar ve öncesine dikkat etmek gerekir…
Her “Allah” diyene,
Her kelime-i şehadet getirene,
Din iman diyerek nutuk atana,
ne kadar güven duyulabilir?
Buna dair örnekler hiç de uzakta değil…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.