Ahmet KELEŞOĞLU

Ahmet KELEŞOĞLU

Beyaz orman mantarı

Yeşilin açıktan koyuya derinleşen rengi, Ormanın içine doğru daha çok belirginleşti. Sabahın aydınlığı küçük çocuğun gözlerini kamaştırıyordu. Gökyüzünü delip geçen meşe ağaçlarının gölgesinde, çürümüş yaprakların altındaki mantarlar bir bir kendini gösterdi. Denizden gelen rüzgarın esintisi yaprakları fırdöndüye çevirmişti. Hiç kimsenin başlangıcını ve bitirme zamanını belirleyemediği hoş bir doğa melodisi oluştu.

Porsuklar çocuğun önünden hızla kaçarak bir anda meşe ağacının tepesine tırmandı. Yaprakların hışırtısı duyuldu. Sessizlik bozuldu. Çocuk sabahın çiseli toprağında mantar toplamaya gitmişti. Çıplak ayağını, kenarları yırtılmış önden manşetli lastik ayakkabıları saklıyordu.

İnce bedeni filizlenmiş ağaçlarla adeta yer değiştirmişti. Çocuğu meşe ağaçlarından ayırmak imkansızdı.

Yeşil yaprak kurbağası keskin hareketlerle patlak gözlerini oradan oraya çeviriyor, yaprakların rengini alan küçük fındık faresi çizgi filmlerden çıkmış gibi, o delikten öbürüne giriyordu.

Küçük çocuğun masum yüzü, garip bakışlı gözlerinin emrindeydi. Artık beyaz Orman mantarından başka hiçbir şeyi görmüyordu. Tek tek topladığı mantarları torbaya atmıştı. Fındık tarlasını Ormana bağlayan geçek çok geride kalmıştı. Üstü naylonla kaplı Paska tek odalı barakaları görünmüyordu. Çocuk Ormanın derinliklerinde iyice kayboldu. Geri dönmek istedi. Yolunu kaybetmişti. Durdu birkaç adım daha gitti, tekrar durdu. Bir o yana bir bu yana bakmaya başladı. Kalp atışları hızlanmıştı. Boğazı düğümlendi. Kafasını kaldırdı gökyüzüne baktı. Ağaçların arasından sızan günün ışıkları gölgeleri değiştiriyor şekilden şekile sokuyordu. Bir an bahçedeki dayısının yaptığı tahta tekerlekli araba aklına geldi. Şimdi arabası olsaydı ona biner ormandan çıkabilirdi. Geri döndü hızlı adımlarla koşmaya başladı. Nefes nefese kalmıştı. Ayağı takıldı yuvarlanmaya başladı. Yuvarlandı, yuvarlandı sonunda fındık ocağının dibindeki filizlere takılarak durdu. Eli ayağı fındık dallarının arasındaydı. Her yeri sıyrılmış kanıyordu . Dikenler dallar sıska vücudunu iyice hırpalamıştı. Ama mantar torbasını elinden bırakmamıştı. Annesi, "haydi oğlum al şu torbayı biraz mantar topla gel" demişti.

Çocuk annesini çok seviyordu.

beyaz-orman-mantari.jpg

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
  • Ahmet Keleşoğlu / 13 Kasım 2022 18:05

    Teşekkürler Ali Aksüt ağabey; Bu kadar güzel yorumlara layık mıyım? bilmiyorum. Ama yüzüm gülüyor ruhumda farklı çağrışımlar oluyor, daha doğrusu beğenilmek huzur veriyor. Tüm yorumları özünden koparmadan anlam yüklü tasfirleriyle hoşgörüsüyle yazıyorsun. Teşekkür ediyorum cesaret veriyorsun..Sağol varol????????

    Yanıtla (0) (0)
  • Ali Aksüt / 13 Kasım 2022 08:23

    Ormanlar....doğal guzelliklerle dolu....
    Yurdumun süsü ormanlar....
    Ya Karadeniz....?
    Karadeniz'de ormanlar.....
    Ormanda mantar toplayan çocuklar...
    Yaşamin en saf, en temiz anıları....
    Orfu- Ünye'de kâinat kitabını okuyan güzel bir yürek.....
    Bu güzellikleri noktası noktasına, virgülü virgülüne satır satır yazan bir kalem....
    Çok hoş, akıcı ve çok samimi bir anlatımla bu güzellikleri, sanki yazısıyla resmedilmiş bir memleket sevdalı usta....
    Vay benim uşşağim, neler yazarmişsin sen...?
    Gaffamin tasuna attırmayın....
    Bir başladim mi yazmaya yazarım ben....
    Beni kimse durduramaz....
    Çunku bu topraklar, bu güzel insanlara vefaliyim ben....Onun için yazarım ben....
    Hem de son nefese kadar.....
    Tebrikler üstad...Tebrikler...!
    Eline kalemine yüreğine sağlık.

    Yanıtla (1) (0)
  • ALİ AKSUT / 13 Kasım 2022 01:52

    Oy Karadeniz....oy....!
    Bir sevdadır Karadeniz. .
    Orfu- Ünye'de yaşamak....
    Çocukluk anılarım....Yeşilin her türlü tonlarının dans ettiği muhteşem manzaralı ormanlar....
    Ormanda mantar ariyanlar....
    O saf,vtemiz duygular....Çok sade, akıcı bir anlatım...Anlattıklarıyla, sanki okuyucuyu oralara götürüyor...gezdiriyor
    Hafızalarda izbbirakan güzellikler....bu güzellikleri gören ve okuyan, tasvir eden yürekler....
    Yazıya döken eller...Ne de güzel hikaye imiş.....Çeyiz sandığında....yaşam bohçasinda ne ziynetler, ne anılar varmış....? Her biri yaşanmis...Orijinal....ve buram buram insan kokan....memleket kokan güzellikler....
    Değerli yazarım Ahmet Keleşoğlu, gene Karadeniz'de kâinat kitabını okumuş...
    Okumak ne, noktası virgülüne kadar ezberlemiş....
    İşte sevdalı yürekler....
    Tebrikler.... Selam sevgi ve saygılar.
    Eline kalemine yüreğine sağlık.

    Yanıtla (1) (0)
  • N. Arslan / 12 Kasım 2022 11:53

    Yeşili bile deli yeşil dedirten ormanda mantar toplayan Ünyeli bir çocuğun korkuları, endişeleri ve sonrasında fındık ocağına düşüşü arasındaki zamanı anlatan güzel bir öykü...
    Kaleminize sağlık...

    Yanıtla (1) (0)