Nevzat ARSLAN
Aydın’da Yunan işgali ve Kuvayı Milliye
Kurtuluş Haftasındayız…
7 Eylül Günü, Aydınımızın düşman işgalinden kurtuluşunun 100. ıldönümü, kutlu olsun…
27 Mayıs 1919 Salı Günü, Yunan kuvvetleri Aydın’ı işgal etmiştir.
Emperyalist güçlerin etkisiyle, Küçük Asya megalomanı Yunanistan, Aydın işgalinin ardından şehir ve insanımıza büyük acılar çektirmiştir. İşgalci Yunan askerleri üç yıl, üç ay boyunca unutulmaz bir mezalim yaşatır. Sultanhisar ve Karatepe ve Sekiler ’de Camilere doldurduğu, kadın, çocuk ve yaşlı demeden onca insanımızı ateşe vermiş, cami pencerelerinde demir parmaklıklarında insan elleri yapışık kalmıştır ki bu da vahşetin boyutunu gösteren bir örnektir.
Yunan işgal Kuvvetlerinin II. Kolordu Komutanı, Yunan Kralı Konstanin kardeşi Prens Andreas (Andrew) -Şimdiki İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth’in kayınpederi- kolordusunda bir “Şeytan Taburu” oluşturulur. Bu taburdan, Anadolu işgal toprakları üzerindeki Türk halkını öldüren, yakan, yıkan, tecavüz eden, insanlık dışı yaratıklar olarak söz edilir. Yunan askeri kaçarken şeytan taburunun köyleri ve şehirleri ateşe verdiğinden söz edilir.
Aydında 57.Tümen kumandanı Albay Şefik (Aker) Bey, bir adım atarak asker-sivil karışımı bir direniş gücü için zabitleriyle birlikte bir güç kurma amacındadır. Sivil Asaf Gökbel de bu çalışmalarda yer alır. Zeybeklerle diyaloğa girilerek yaratılan milli güce “Kuvayı Milliye” adı verilir. Kuvayı Milliye gibi bir örgütlenmenin eşi benzeri yoktur. Ne yazık ki, buna dair il merkezimizde yâd edilecek, müzesi de yok…
Yunan kuvvetlerine karşı ilk başkaldırı, ilk Kuvayı Milliye saldırısı olan Malgaç Baskını ve onlarca çarpışmanın ardından, Başkumandanlık Meydan Muharebesi ve 30 Ağustos nihai zaferinin ardından 7 Eylül günü düşman Aydın’ı terk ederek İzmir’e doğru kaçmış, Aydın şehrimiz kurtulmuştur. Bir anekdot, Çal Müftüsü Ahmet İzzet Efendi (Çalgüner) Çal kazasından oluşturduğu yaklaşık 150 kişi ile Aydın Köşk Cephesinde çatışmalara katılır. Kendisine İstiklal Madalyası verilir.
Demirci Mehmet Efe, Yörük Ali Efe, Kıllıoğlu Hüseyin, Sökeli Ali ve Cafer Efeler ile birlikte, İmam köylü Çete Ayşe, Çiftlikli Kübra Çavuş, Aydınlı (aslen Prizenli göçmen) Ayşe Çavuş düşmana karşı kurşun atan kadın kahramanlar olarak anılmaktadır.
Bu arada o günlerin anısına yapılan şehitlik ve anıtları da hatırlayalım…
Gözpınarı Şehitliği,
Germencik/Kanlı bahçe Şehitliği,
Erbeyli Şehitler Anıtı,
Aydın merkezde Şehitler Anıtı,
Umurlu/Çay yüzü Şehitliği,
Köşk/Karatepe Şehitliği,
Atça/Çomaklı Şehitliği,
Sultanhisar/Malgaç İlk kurşun Anıtı,
Çine Kuvayı Milliye Müzesi…
İlk akla gelenlerdir. Adını anmadığımız yerler var ise af ola.
Acıların, mezalimlerin, katliamların yaşandığı bu yerlere çocuklarımızı götürelim, ulusal bilinçleri oluşsun.
Yunan mezalimi ve katliamlarını, Gözpınarı, Karatepe, Kanlı bahçe vahşetlerini görseler; “Yunan kazansaydı” diyebilirler miydi? Ardından bu insanlık dışı vahşet sonrasında kurtuluş günü kutlamalarına karşı çıkmanın dahi dillendirilmesi yaraya tuz basmaktan farklı da değildir…
Milli şuur, Şehir Bilinci, Şehir Kültürü, yerelde önemli bir değer, gelecek nesillere önemli bir mirastır. Yıllar önce, Aydın ilinde 7 Eylül Kurtuluş Günü görkemli kutlamalara sahne olurdu. “Bayrama gidiyoruz” diyerek, ilçelerden akın akın gelenler için Aydın’ın kurtuluşu adeta bir bayram havasında geçerdi. Ya bugün; saygı duruşu, İstiklal Marşı, çelenk koyma, şiir, konuşmalar…
Hep söyleriz; bu topraklar, Kuvayı Milliye’nin temelinin atıldığı bu şehir de görkemli bir Kuvayı Milliye Müzesini fazlasıyla hak ediyor. Şehrin girişinde tepe üzerinde veya bir yükseltide, silueti ile heybetli bir halde bulunmalıdır. Bu günleri borçlu olduğumuz, bize bu günleri yaşatan, bu toprakları işgalden kurtaranların anıldığı, düşman katliamları ve mezalimlerinin aktarıldığı, gelecek nesillere ışık tutacak, milli şuur geliştirecek, görkemli ve anlamlı bir “KUVAYI MİLLİYE MÜZESİ” yapılmasına ihtiyaç vardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.