Mehmet EROĞLU
Alın size kadın hakları
Her sene 8 Mart gününü kadın hakları için kutluyoruz ne güzel kadınlarımızın da insan olduğunu hiç olmazsa senede bir gün hatırlıyoruz. Ama buna rağmen bu kutsal günde bile kadınlarımıza şiddet ve aşağılanmalarının devam edildiğine tanık oluyoruz.
Ülkemizde kadın hakları araştırmacılarına göre doğu Anadolu ve Güney-Doğu Anadolu’daki kadın sorunları, diğer bölgelere göre çok daha değişkenlik gösteriyor. Bunun nedeni öncelikle aşiret, ağalık ve kendisine Şıh unvanı yakıştıran dini ve cinselliği sömüren yobazlar vardır. Buralarda töre cinayeti, berdel, okula göndermeme ve erken evlendirme, ayrıca dayak ve şiddet ortak sorundur.
Bu dayak sorunu hakkında yapılan bir araştırmaya göre sözde eğitim sorunu yüksek olan erkeklerin eşlerine daha fazla şiddet uyguladıkları görülüyor. Böyle bir kısır döngü içine girilerek hem fiziksel hem de duygusal olarak yara alan insanlar kendilerine ve birbirlerine zarar veriri hale gelmektedir.
İçimi sızlatan bir görüntüde eşlerinin yüzünü ve gözünü mosmor şişiren ve her tarafını morartan bir caninin bu hale getirdiği eşi ile poz vermesidir. Bu caniye insan denir mi?
Bazı hanımlarda komşularının ve diğer tanıdıklarının anlamaması için bu yüzü ve gözü moraran kadıncağız kendini döven eşini ele vermek istemez. Ya kapıya çarptım der veya düştüğünü söyler.
Hele bazılarının ki hiç de akla, fikre ve vicdana sığmayan bahaneler üretir. ”Kocam değil mi döver de severde” diyerek onuruna, haysiyetine verdiği derin duygusal yaradan, belki de ailesel ve ekonomik zorunluluktan kocasına mahkûm olduğundan sineye çekmek zorunda kalır.
Kadın ve erkek doğanın ayrılmaz bir parçası bir düzenleyicisi, efendisi akıl sahibi olan tek canlı varlığı olan inandır. İnsan iki ayrı cinsin bütünüdür. Ya da Platon’un dediği gibi Symbion balığı gibi iki farklı parçanın bütünüdür.
Kadın ve erkekten oluşan insanlık tanrının yasaları karşısında eşittir. Ve birbirlerinden üstün değillerdir. Ama sonraları Havva anamızın Âdem babamızı suça teşvik etmesi gerekçesi ile kadını aşağılama ta o zamandan beri devam etmiştir. Kadını sadece cinsel bir obje gibi görünmeye başlanmıştır.
Koca Nazım ne demiş:
“ …Ve kadınlarımız
Bizim kadınlarımız
Korkunç ve mübarek elleri,
İnce küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
Anamız, avradımız yârimiz.
Sanki hiç yaşamamış gibi olan
Ve soframızdaki yeri,
Öküzümüzden sonra gelen
Ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
Ve ekinde, tütünde, odunda pazardaki
Ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
Işıltısından yere saplı bıçakların
Oynak ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
Kadınlar
Bizim kadınlarımız.”
Bu kadınlarımızın çilesi halen 2019 yılında da acı bir şekilde devam etmesi çok ama çok üzücü.
Bizler Nene Hatunları, Çete Ayşeler, Halide Edip Adıvar’ı cepheye mermi taşıyan hanım kahramanlarımıza da buradan saygılar sunuyor ve mekânları nur olsun diyorum.
Anadolu kadının yazgısı bugünde değişmemiştir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.