Vatanı sevmek; doğayı, çevreyi korumaktır

Atalarımızdan bizlere miras kalan bu güzel vatan topraklarındaki, ormanlar, yaylalar, denizler, göller ve diğer nehirler, akarsulardan göze çarpan doğa felaketleriyle ilgili bir iki önemli örnekten bahsedeceğim.

Hele son günlerde yaşadığımız Marmara Denizi’ndeki denizin üzerine katran gibi kaplayan “musilaj” denilen salya o çirkin manzara doğayı, vatanı, çevreyi seven her Türk vatandaşını olduğu gibi beni de rahatsız etti.

Hâlbuki bütün çevreci bilim insanları Marmara Denizi’ndeki yıllarca bu ihmal edilmişliği, denizin imdat çığlığı attığını ve çok büyük bir çevre felaketiyle karşı karşıya gelineceğini işaret etmekteydiler.

Bütün Marmara Bölgesini, sahil kıyı bandını saran bütün yerleşim yerleri ilçeleriyle beraber bütün iller, belediyeler, sanayi kuruluşları vb. tesisler, bütün kuruluşlar turizm ve rant uğruna, sanki hep birlikte işbirliği yapmışçasına böyle bir çevre felaketinin hazırlayıcısı oldular.

Marmara Denizindeki bu acı felaket nedeniyle denizin ekolojik, doğal yapısı kirlendi. Denizdeki balık çeşitleri ve diğer canlı hayat adeta insan eliyle dinamitlendi, yok edildi. Hem balık türleri azaldı, hem de çevreye zarar verildi.

Nihayet bıçak kemiğe dayandı… Ve ülkeyi rahatsız eden salya konusuna Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan el attı.

Marmara Denizi kıyısında olan bütün yerleşim yeri olan illere ve ilgili İl beledileriyle işbirliği yapmak üzere, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına acil eylem planı talimatı verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu kararıyla inisiyatif almasını hem çok sevindim, hem de bu noktaya gelişini üzüldüm.

Sevindim…

Çünkü;

Ata yadigârı vatanımızın, denizlerin, doğanın, akarsuların, ovaların, ormanların sanayileşme ve rant uğruna kirletilmesine dur diyecek bir makam varmış diye umutlandım, ona çok sevindim.

Üzüldüm ve çok düşündüm. Bazı sorulara cevap aradım.

Adama sormazlar mı?

Marmara Denizi kıyısındaki illerin belediye başkanları, valileri ve çevre ve şehircilik il müdürleri ne yaparlar?

Musilaj denen çevre felaketi bir günde ortaya çıkmadı ya!

Bugüne kadar Marmara denizini kirleten özel, resmi kişi, kurum, kuruluş, fabrikalar, sanayi tesisleri belli.

Marmara'nın akciğeri güzelim deniz kirletilirken, denize kanalizasyonlar akarken bu makam sahibi görevliler acaba neredeydiler?

Bugüne kadar gereken tedbirleri neden almadılar?

Görevlerini yapmak istediler de kim engel oldu?

İşte esas sorgulanması gereken vahim durum bu olmalı. İşte beni üzen ve düşündüren nokta da tan bu!

Bu satırları yazarken; “dağlarından yağ, ovalarından da bal akar” diye tarihe mal olmuş, üzerinde yaşadığımız bereketli topraklardan geçen Büyük Menderes Ovasının sulama kaynağı Büyük Menderes Nehri kirliliğinin önlenmesi çalışmaları da olur mu diye, içime bir umut ışığı doğdu. Yeniden inancım tazelendi.

Kaldı ki Menderes Nehri ve ovası kirliliği konusunda, pek çok sivil toplum kuruluşları ile bilim insanlarımızın uyarılarının yanında bizzat üreten üretici vatandaşlarımızın yıllardır devam eden yazılı, sözlü feryatları var.

Afyonkarahisar-Dinar ilçesinden çıkan Menderes Nehri, Uşak ve Denizli bölgesinden de yan dereler akarsularda beslenerek, Buharkent ilçemizden Söke ovasını da sulayarak denize dökülmektedir.

Asırlar boyu, bereketli topraklara sulayan nehir Uşak deri sanayi atıkları ve Denizli sanayi atıkları ile şehirlerimiz kirlenmeye başladı. Afyon’dan Aydın’a kadar işletmeler ile belediyeler ile birlikte Büyük Menderes Nehrinin canını okuduk, okumaya da devam ediyoruz.

Kuyucaklı üreticiler Sağ Sahil Sulama Kanalından su yerine simsiyah çamur aktığını söylüyor. Sulama sorunu yaşayan üreticiler ağaçları, ekip-biçtikleri mahsulleri kurumasın diye kanal suyunu mecburiyetten kullanıyor. Biz de çamurlu su ile sulanmış fidelerin mahsullerini tüketiyoruz.  

Şimdi anladık mı? Temiz su, temiz toprak ve temiz havanın kıymetini?

“Kıymet bilmek; Kaybedince arkasından ağlamak değil, Yanındayken sımsıkı sarılmaktır.”

Vatanı sevmek demek ise; Doğayı, çevreyi sevip, koruyup kıymetini bilmektir.

İş işten geçmeden, hep birlikte Büyük Menderes Nehrine sahip çıkalım.

Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum