Mehmet EROĞLU
Odama gelen genç adam Selami Gürgüç’tü
1977 yılında Didim Milet Müzesinde idareci olarak bulunduğum bir yaz günü müzeye bir genç geldi ve “Müze müdürü ile görüşmek istiyorum” dedi. Ben de “müdür benim buyurun görüşelim” diyerek makam odama davet ettim.
Bu genç adamı müzeye ziyarete gelen biri sandım. Müdür geçtikten sonra “Buyurun sizi dinliyorum” diye kendisine söz verdim. “Müdür Bey sizin isminizi bazı dostlar verdi. O nedenle sizlerle görüşmek istedim. Ben önümüzdeki aylarda yapılacak seçimlerde Aydın’dan milletvekilliğine aday olmak istiyorum” diyerek benden yardım ve destek istedi.
Genç adamın yüzüne dikkatlice baktım sonra baştan aşağı süzdüm. Üzerinde kot pantolon ve gömlek olan yakışıklı bir gençti. Murat 124 marka bir araçla gelmişti. “Sen bu durumunla yedekten bile girmezsin” diye kendi kendime mırıldandım.
Bu genç adamla daha sonra da görüştüm. Konuşması, nezaketi ve olaylara bakış açısıyla beni etkiliyor, kendisine sempatim artıyordu. Ben de elimden geldiği kadar kendisi için çalışacağımın sözünü verdim.
Ekip çalışmasına yatkındı. Çok iyi bir kadro ile seçimlere hazırlandığına tanık oldum. Karınca kaderince çalışmalara başladık. O zamanlar nahiye olan Didim, Akköy, Yeniköy ve Balat köylerindeki CHP delegelerin oylarının çoğunu aldık.
O dönem Sökeli rahmetli Mehmet Çelik bana çok kızmış, “Sen burada müze müdürü olarak benim yanımda değil Selami Gürgüç’ün lehine çalıştın. Ben üçüncü sıradan milletvekili oldum. Milletvekili olarak Ankara’ya vardığımda ilk işim seni bu Aydın çukurundan sürgün etmek olacak” diyerek tepki gösterdi. Ben de “beni bu zamana kadar solcu diye Adalet Partisi sürgün etti şimdi de siz edin” dedim.
1977 de yapılan seçimlerinde CHP den sırası ile Muharrem Sökeli, Selami Gürgüç ve Mehmet Çelik Milletvekili olarak Meclis’e girmişlerdi.
Sayın Gürgüç’ün o zamanki kadrosunda Orman Müdürü İhsan Erbil, Eczacı Sedat Bozkurt, İsmet Bozkurt gibi çalışkan yetenekli arkadaşlar vardı. Sedat Bozkurt ve İhsan Erbil rahmetli oldular. Mekânları cennet olsun.
Daha sonra Sayın Gürgüç’le gerek milletvekilliği ve gerekse sonrası görüştük. Belirgin bir hastalığı yoktu. Bugün (Perşembe) sabah bilgisayarı açtığımda bu değerli insanın ölüm haberini alınca çok sarsıldım ve üzüldüm.
Sayın Gürgüç çevresinde çok sevilen ve sayılan bir kişi idi. Özüne sözüne güvenilir bir kişiliği vardı. O arkadaş değil dosttu. Kararsız kişi güvensiz ıstırap içinde olur. Ama can dostum asla kararsız olmadı. Bir insanı herhangi biri kırabilir, ama bir tek en çok sevdiği acıtabilirmiş. İşte ben de çok üzüldüğüm ve acı hissettim.
Gurur kaybedenlerin, acizlerin maskesiymiş, senin yüreğin öyle sevgi ile doluydu ki onun için insanı seven yüreğinde gurur yoktu.
Sevgi emekmiş sen herkesi çok severdin dostum.
Sen sevmek için sevilmeyi beklemezdin.
Sen hiçbir zaman yıkıcı değil yapıcı oldun. Sen yüzündeki gülümsemeyi hiç eksik etmezdin. Mutluluğu hep başkaları ile paylaştın. İhtiyacı olanlara yardım ettin.
Sen sana iyi davranmayanlara bile affetme büyüklüğünü gösterirdin.
Sen zenginliğine değil de sevginle büyüdün.
Bu duygularla Selami Gürgüç’le Yunus’un şiiri ile vedalaşmak istiyorum.
Biz dünyadan gider olduk,
Kalanlara selam olsun,
Bizim için hayır dua
Kılanlara selam olsun.
Ecel büke belimizi,
Söyletmeye dilimizi,
Hasta iken halimizi
Soranlara selam olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.