Mehmet EROĞLU
Milli Mücadele'de yedi düvelle savaştığımız masal mı be!
"Tarih yazmak tarih yapmak kadar mühimdir, yazan yapana sadık kalmazsa, değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır."
Türk Tarih Kurumu (kısaca TTK), Türk tarihinin ilk kaynaklardan araştırılması amacı ile Mustafa Kemal Atatürk'ün direktifi sonucu 12 Nisan 1931'de kurulmuş bir araştırma kurumudur. Bu kuruluşla Türk Devletinin kökleri araştırılarak Türklerin kökeni hakkında önemli bilgi ve bulgulara ulaşılmıştır. Çorum Alacahöyük’te kazı yapan Hamit Zübeyir Koşay’a on bin lira vererek kazılara devam etmesini istemiş. Ayrıca hasta yatağında yatarken Arif Müfit Mansel’e Trakya kazılarına devam etmesini istemiş.
Demek bunları bilmeyecek kadar cahil olan bir kişi Türk Tarih Kurumunun başına getirilmiş.
Bu ve benzeri rezillikleri yalanlarla bezeyip yücelten, buna karşılık bize bütün dünyada saygınlık kazandıran, aklımızı kullanıp onurlu insanlar olmamızı sağlayan Atatürk’ü aşağılaya çalışan âlim pozlu, ukalâ tavırlı zır cahilleri her gün halkın karşısına diken televizyon kanallarından ve gazetelerden gına geldi. Yükselen ahlaksızlık grafiğimiz kimin eseridir sanıyorsunuz? Cehalet tüm fenalıkların anasıdır. Biz de o anayı besleyip duruyor, onun tosuncuklarına oylar veriyoruz. Artık yeter.
Eski TTK başkanı Prof. Dr. Metin Hülagü Kurtuluş Savaşında yedi düvele karşı savaştığımız sözünün bir masal olduğunu söylemiş.
Sayalım yalan mı? Gerçek mi?
Mondros Mütarekesi 30 Ekim 1918 günü imzalandı. Özellikle İngilizler durmuyordu.
Fırsat budulardı ya; Anadolu'da iletişim ve ulaşım noktalarını tek tek işgal ediyorlardı.
Adamlar hınzır!
Derhal gözlerini güney illerine diktiler.
İlk kurşunu, Urfa'nın, Maraş'ın yiğit halkından yediler...
Sıkmadı; işi Fransızlara bıraktılar.
Sonra tabii ki ilerleyen zaman içinde, İstanbul'un işgali ve örneğin Beyoğlu Karakolu baskını. Ve Türk yurtseverlerinin İngiliz işgaline karşı, yer altı örgütlenmesi... Akbaş cephaneliği.
A tarihçim hatırla.
Etti mi 1?
İki zaten içinde 1'in:
İkiii:
Fransızlar.
Sütçü İmamı, Karayılan’ı, Şahin Bey'i; çok kızacaksınız ama bir ismi daha hatırlatayım: Kılıç Ali'nin yiğit direnişini ve müfrezesini hatırlayıverin..
Geldik Üçe...
Yunanlılar:
Sayalım mı ne yaptılar?
Sadece Yunan askerinin ırzlarına geçtiği binlerce Anadolu kızının, onurlarını korumak için kendilerini evleri ateşe vererek yaktıklarını hatırlayın; belki yüzünüz kızarır...
Nerede mi?
Örneğin İzmir Cumaovası’nda..
Dördüncü sırada Amerika var.
Şaşırdınız değil mi?
Evet, evet...
Yunan askeri İzmir'e çıkmadan bir gün önce, Amerikan askerleri öteki adaşlarıyla İzmir'e çıktı.
Nokta nokta, göz göz, kritik yerleri işgal ettiler.
Niye mi?
Yunanlılar, zorluklarla karşılaşmasın diye.
Örnek: İzmir'in Yenikale'si...
Aaa, hayret, sanırım duymamıştınız.
Onu bırakın, topal ve kötürüm haliyle Wilson, piknik yapmaya mı gelmişti Paris'e?
Derdi, Türker’i nasıl uyuturuz ve kafese koymaktı kurnaz tilkinin.
O nedenle, İzmir işgal edildiğinde, çekilmiş bayraklarına bakin.
Amerika bayrağı da sarkar:
Çünkü Amerika askeri İzmir'dedir de ondan.
Sanırım beşe geldik:
İtalyanlar...
Kuşadası'ndan Antalya’ya el koydular.
Piknik için gelmemişlerdi canım...
Hatta İzmir'i de almak istemişlerdi de İngiliz kazığı yemişlerdi.
Unutamadılar bu kazığı zahir...
Altıncı sırada Ermeniler var:
Gümrü Anlaşması boşuna yapılmadı.
İlk anlaşmasıdır Meclis’in.
Zaferdi bu ama Mehmetçiğin sungusunun ucunda kan vardı kan.
Yedi’ ye geldik...
Dur dur... Tıkandım sanma, dur!
Buldum:
Pontus Rumları ve çeteleri.
Balık Ilya, Piç İlya... Gördükoğlu Sirmon...
Hadi bunları hatırlamadın, Yermanos'u, Hrisantos'u, Konstantinidis'i bildin mi?
Gördün mü?
Demek ki yedi düvel varmış karşımızda...
Masal değilmiş yani...
Ha!
Dur, dur!
İçerideki ihanet cephesini unutmadım haa...
Onlar her zaman Türk varlığını hedef alarak cepheyi bırakmadılar..
Hâlâ aktifler hala..
Her yerdeler.
Azıcık fırsat bulunca pıt uzatıveriyorlar burunlarını ihanet için de..
Ahh, ahhh!
Ah ki ne Ah!
İşte Prof. Kemal Arı Beyin saydığı yedi düvel yalan mı be tarih bilmeyen hoca. Bunlar sırf Atatürk’ü kötülemek için yapmayacakları düzenbazlık yok. Ama gerçekler yalancıların balçığı ile sıvanmaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.