Orhan ERDEM
Menderes’in dramı
Menderes nehri ve Menderes ovası Aydın ilinin en önemli ve hayati, korunması gereken tabiat varlıklarındandır. Bugün nehrin ve ovanın ekolojik yapısı bozulmuş olup, toplum sağlığını tehdit eder bir hale gelmiştir. Bu herkesçe kabul edilen bir husustur. 1950- 1960’lı yıllarda, Aydın kent merkezinin nüfusu 40- 45 bin civarında idi.
O yıllarda evler tek katlı ya da 2 katlı ve bahçeli idi. Her evin bahçesinde septik çukurları vardı. Bahçenin köşesinde ise hela olurdu. Sokak kapısının girişinde bir çeşme, su ihtiyacını karşılardı. Çamaşırlar bahçede yıkanır, mutfaklarda genellikle çeşme olmazdı. Bazen çamaşır suyu sokağa salınır Belediye zabıtası görürse gelir ceza yazardı. Septik çukurları, açık hela çukurları sinek yuvasıydı. Aydın’da yaz aylarında sivrisinek ve karasinekten durulmazdı. Halk bahçelere göçer, köyle bağlantısı olanlar köyüne gider, ya da paşa yaylasına çıkarlardı. Yaz öyle geçerdi. Deniz kıyılarında yazlıklar yoktu. O yıllarda evlerde buzdolabı olmadığı için insanların yazı nasıl sıkıntılı geçirdiğini tahmin etmek zor değildi.
1977 yılında Aydın’ın kanalizasyon inşaatları başladı. İller Bankasının finans ettiği bu iş 3 yıl sürdü. Sokaklar, caddeler kazıldı. Her yer delik deşik edildi. Bugünkü kahve bahanenin olduğu yerde künk imalatı vardı. Bir taraftan sokak kazılır, künkler döşenirdi. Bu 3 yıl halkın ne çektiğini çok iyi biliyorum.
O yıllarda Aydın Aygaz bayii olarak faaliyette bulunuyordum. Kanalizasyon işi bitince Aydın ferahladı. Sivrisinek ve karasinekten kurtulduk. Ancak ilk yıllarda kanalizasyonda kaybolan septikler dolmaya başlayınca akacak yer arayıp yavaş yavaş kendini göstermeye başladı.
1980 ihtilalinden sonra, Bayındırlık Müdürü olan Nevzat Biçer’e Aydın Belediye Başkanlığı görevi verildi. Anavatan Partisi iktidarında da Nevzat Biçer Belediye Başkanı idi. O yıllarda Menderes nehrinin hemen yanında beyaz köpükler görülmeye başlandı. Artık Aydın’ın kanalizasyonu yolunu bulmuştu. O yıllara kadar Menderes nehrinin suyu nispeten temizdi. Hayvanlar bu suyu içer, nehirde yayın balıkları da yaşardı.
1970’li yıllarda bugünkü Garanti Bankasının olduğu yerde bizim Ege bakkaliyesi vardı. Hemen önümüzdeki köşede Menderes’ten tutulan balıklar satılırdı. Halk Menderesin yayın ve yılan balıklarını çok severdi.
1990’lı yıllara gelindiğinde kentin nüfusu 100 bine yaklaştı. Artık septik kokusu ovayı da kaplamaya başladı. Nevzat Biçer gitmiş, yerine Aksu belediye başkanı olmuştu. Çeştepe’nin altında çalışmayan, laf olsun diye yapılmış arıtma tesisi ise göstermelik yatıyordu. Neden çalıştırılmadığı sorulduğunda Belediye sorumluları elektrik faturalarının yüksek oluşundan bahsediyorlardı. Bu durum Aydınlıları üzüyordu.
1993 yılında ADÜ Ziraat Fakültesi hocalarından Prof. Dr. Nazmi Oruç ben ve Ahmet Acar bu meseleyi yerinde tespit için çalışmaya başladık. O yıllarda şehircilik Müdürlüğü yaptırım gücü olmayan göstermelik bir daireydi. Menderesin kirlenmesini Denizli Goncalı’dan başlayıp, Söke’den denize dökülünceye kadar kirlenme bölgelerini kameralarla tespit ettik. 3 ay çalıştık. Elimizdeki bilgileri Prof. Dr. Nazmi Oruç hoca ile bir rapor haline getirdi. Aydın Ticaret Odası salonunda Aydınlar Ocağının tertiplediği, Menderesin kirlenmesi sempozyumu ADÜ hocalarından Prof. Dr. Selim Bekçioğlu yönetiminde slayt gösterileri ile ilmi bir şekilde anlatıldı. Vilayet ve daire müdürleri, o toplantıya davet edilmesine rağmen olaya ilgi duyulmadı. 400 kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektör temsilcilerine davetiye gönderdiğimiz halde resmi katılım hiç olmadı. Çünkü biz iş çıkarıyorduk iş.
O günden bugüne kadar gerek vilayet gerekse Belediye yetkilileri olayı hep sümen altı yaptılar. Bugün son 30 yılın kentleşme hızından dolayı Aydın’ın merkez Efeler ilçesi nüfusu 300 binin üzerine çıktı. Doğudan itibaren her 5’er bin nüfusu olan kasabaların nüfusu 30- 50 binlere ulaştı. Buharkent, Kuyucak, Nazilli, Köşk, Umurlu, İncirliova, Söke kanalizasyonlarını artık menderese taşıyorlar. Mesele bugün kangren olmuş vaziyette Belediyeyi aşan ulusal bir sorun haline gelmiştir.
Ortada bir cenaze var onu kaldırmaya talip bir kurum aranıyor. Aydın’ın il olarak, kent olarak bugün en önemli sorunu budur.
1970’li yıllarda televizyonlarda Alman yetkililer, arıtılmış suyu normal su gibi içerek arıtmanın nelere kadir olduğunu göstermişlerdir.
Bugün kentli olmanın ve yaşam kalitesinin bedelini ödemek istemeyen bir toplum, yarın gelecek nesillere ağır bir fatura ödemeyi miras bırakacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.