Kore/Kunuri’den Afganistan/Penşir vadisine

20 Ocak 2021’de fiilen göreve başlayan ABD Başkanı Biden ile 6 aydır beklenen görüşme nihayet gerçekleştirildi. NATO toplantısındaki teknik görüşmelerin bizim için çok büyük bir önemi yoktu. Bizim önceliğimiz ve önemli bulduğumuz,  Başkan Biden ile resim vererek hayırlı olsun diyebilmekti!

Taliban tehdidine rağmen Afganistan’a Türk Askeri konuşlandırılması, S-400, F-35, Fırat’ın Doğusu, Doğu Akdeniz, Gürcistan ve SİHA bağlantılı Ukrayna meselesi, Montrö’yü tartışılır hale getirme ve arkasından fesih amaçlı Karadeniz’de hamsi avlama projeleri,  Rusya ile komşu olma ihtirası konuları 40 dakikaya sığdırılmış görünüyor. Koskoca 40 dakika. Harca harca bitmez!

Kaldı ki bunun yarısı da tercümede geçmiş olmalıdır.

Peki, 40 dakikaya neler sığdırılmış olabilir.

Domates, biber, patlıcan, çilek, hıyar soslu turizm yasağı sayesinde,  7 milyon Rusya vatandaşının Türkiye’ye gelme/gelememe olasılıklarının gölgesinde nelerin konuşulduğunu/konuşulmadığını bir gün öğreneceğiz.

Brüksel’de odak, ABD Başkanı Biden ile yapılan görüşmedeydi. Oysa asıl etkinlik NATO zirvesiydi. Çizilen yeni rotada bildirgenin omurgası, ruhu, içeriği, her şeyi Rusya’yı dengelemek ve çevrelemek üzerine kurulmuş, Rusya’ya düşmanlık devam ederken, Çin ile ticari rekabet söz konusu olacaktır teması etkili olmuştur.

İçerik olarak, S-400 ve YPG’ ye destek konularında ABD’nin durduğu yeri koruduğunu görüyoruz. Ne CASTSA yaptırımlarına ilişkin esneme, ne F-35 programına geri çağrılma belirtisi, ne YPG’nin IŞİD, El Nusra, ÖSO ve Esat’la mücadelede işbirliği ortaklığı konumlarında değişiklik var. Biden zirve öncesinde Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetiminin(KDSÖY’ün) arkasında durduğunu gösterirken, Türkiye’nin Irak’ta genişleterek yürüttüğü harekâta ses etmedi. Kabil Havaalanı’nı güvenceye almak teklifini de Brüksel’de aldı, cebine koydu. Arkasından da mutlu bir şekilde Putin ile yapılan zirveye katıldı.

Erdoğan ile yapılan görüşmeye yönelik, Beyaz Saray üzerinden halen bir açıklama yapılmış değil. Anlaşılıyor ki bu kadar zaman geçtiğine göre, yapmayacaklar.  Erdoğan, 6 ay gecikmeli de olsa Biden ile fotoğraf çektirebildi. İlla “öküzün altında buzağı arayalım” dersek, alınan fotoğrafın Erdoğan’ın adeta “el öpen” görünüm verdiği, belden aşağı vuran veya alçakça nitelendirilen bir görüntü olduğu belirtilebilir.

Ecevit’e tepeden bakar izlenim vermemek için nezaketen ardındaki kanepeye yarım oturmuş Clinton fotoğrafının “ahı tuttuğuna inananlar, intikamının alındığını söyleyenler, gördünüz mü sizin de başınıza geldi” diyenler olmuştur veya olabilecektir.

Bildirgede, bizi mutlu edecek terörizmle mücadele bölümü de var. Buna karşılık orada, iki türlü bir “kırk katır mı, kırk satır mı” durumu da göze çarpıyor. Zira ne PKK’nın ve/veya  “ayrılıkçı terörün” adı var, ne Irak’a IŞİD’le mücadelede verilecek destek, yine Irak topraklarında barınması bağlamında keza PKK’nın adı geçiyor. Çelişki, bir yandan dayanışma ve anlayış bekleyip, aynı zamanda Kürt meselesinin Birleşmiş Milletlere taşınma kaygısı güdülmesinde. Üstelik Suriye’den füze tehdidi algılayan sınırdaş müttefik ülke Türkiye’ye defalarca “senin hava savunman bizim askeri ittifakımızın ortak yükümlülüğü” denilmiş, ama hiçbir zaman(bir defa uygulanmıştı) gerçekleştirilmemiş, sonrasında gelişen olaylar sonucu S-400’e yönelmiş ve satın almışız.

Şimdi Brüksel’deki NATO zirvesinde yeniden sergilenen dayanışmaya sevinmeli miyiz, dönüp kafamızı kaşıyarak, hangarda kutusunda duran ve hediyesi iki buçuk milyar dolar değerindeki Rus yapımı çil çil S-400’lere mi bakmalıyız?

22.06.2020 tarihli AK Parti’nin S-400 sınavı başlıklı yazımda, konuyu çok detaylı bir şekilde ele almış, S-400 lerin aktif hale getirilemeyeceğini, salonumuzda bulunan vazonun içindeki plastik çiçekler gibi muhafaza edileceğini savunmuştum.

Keşke aktif hale getirilmiş olsaydı da ben yanılaydım.

Yeni alternatifler üretiliyor. Katar’a, Azerbaycan’a gönderilmesinin yanında, ABD ile birlikte İncirlikte saklamanın yolları aranıyor.

Aktif hale getirmeyeceksen neden aldın diye soran olmayacaktır. Görülen lüzum üzerine denecek, bitti gitti!

NATO toplantılarındaki Batının en büyük kazanımı, Afganistan’dan geri çekilme ve bu boşluğun Türkiye tarafından doldurulacak olmasıdır. Para verildiği takdirde denilerek, zorluk çıkarmayacağımıza dair sözler verilmiştir.

Afganistan’da NATO’nun kolektif gücü içinde yer almak ayrı şey, NATO adına tek başına bulunmak ayrı şeydir.

Bu ikisi karıştırılmamalıdır.

Kuruluşumuzdan bu yana Afganistan ile ilişkiler her zaman iyi olmuştur. Bu iyi ilişki devam etmektedir. NATO adına orada bulunmak iyi giden ilişkileri zedeleyebilecektir. 10 yıl Ruslara, 20 yıl da NATO’ya direnen, bir dönem savunma bakanlığı da yapmış olan “PENŞİR KAPLANIAhmet Şah Mesud’un torunları, Türkiye’nin orada bulunmasını neden istesinler?

Amerika istedi diye Kore Savaşı’nda 14.936 askerin görev almış; 721 şehidin, 2147 yaralın, 175 kayıp olan askerin ve 234 esirinle, zayiat oranın yüzde 22’yi bulmuş.

İşte bugün de Afganistan’a gitmeye gönüllüsün.

Batı, 70 yıldır aynı noktada duruyor. Ben para vereyim, senin askerin ölürse ölsün diyorlar.

 

Dış politikalar; ulusal çıkarlar temelli olmalıdır. Bunun gerçekleşebilmesi için kurumlara yaslanıp, onların ürettiği kurumsal(MGK, Dışişleri, Genkur. Vb) verilerle şekillendirilmelidir.

Beğenmediğiniz “Monşerler”ile hareket edilebilseydi eğer bu durumlara asla düşmezdik.

Rusya’ya karşı Ukrayna görünümlü kovboy kartı,  ABD’ye karşı S-400 görünümlü Ayı kartı; bunun sürdürülebilir olmadığını kafamızı duvarlara vura vura öğrendik.

Yanlış yaparak doğrunun bulunamayacağını bir türlü görmek istemediniz ve ben yaptım oldu ile buraya kadar!

Son söz,

Buradan ülkemizi yönetenlere ve muhalefete sesleniyorum. Taliban, Afganistan’daki en güçlü taraflardan birisidir. Eski düşmanı, yıllarca çatıştığı Rusya ile olan ilişkisini görmezden geldiğiniz takdirde, Suriye’de olduğu gibi Afganistan’da da Taliban üzerinden Rusya ile karşı karşıya kalınacaktır.

Bu sefer de domates, biber, patlıcan, çilek, hıyar soslu turizm yasağı, Taliban üzerinden 7 milyon Rusya vatandaşının Türkiye’ye gelme/gelememe gölgesi düşebilecektir.

Rus halkının Antalya sevgisi hiç bitmeyecektir. Bir istisna vardır ki Rus halkı istediğini alan, yapan değil, güçlü devletin yanındadır.

Olacaklardan iktidar kadar, müteselsilen muhalefetimiz de sorumludur. Afganistan’a asker gönderilmesi husussundaki muhalefetin ilk tepkisi, ABD’ni üzecek seviyelerde değildir.

Muhalefetten ABD’ye eleştiren, bir cümle yapan var mı Allah aşkına!

Türkiye’de iktidar işini yapıyor! Yapmakta.

Bu nedenledir ki Türkiye’de iktidar değil, MUHALEFET sorunu vardır. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum