Rafetdin BÜLBÜL

Rafetdin BÜLBÜL

İnsanoğlu

İnsanoğlu,
Yanlış yaptığının,
Farkına varsa da
Gerek duymuyor
Toparlanmaya;
Kendine yapıyor
Sonuçta,
Her ne yapıyorsa!
"insana dayanma
Ölür;
Duvara dayanma
Yıkılır!"
Özlü sözündeki
Mesajı
Alsa da
Dağlar kadar
Güveniyor
Yine de
Bazı insanlara!
Güvendiği dağlara
Karlar yağdığında da
Kalıveriyor
Bir başına!

Bir kıvılcım,
Zenginliğini;
Bir sivilce,
Güzelliğini
Yeterken
Bitirmeye;
Bilinmez,
İnsanoğlu,
Gidiyor
Nereye!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
  • Kemal BENLİ / 05 Mayıs 2024 10:17

    Mutasavvuflar , insanın varlık (ruh ) ve yokluk ( beden) olmak üzere iki cephesi olduğunu söylerler. Varlık cephesi yaşlanmaz ve ölümsüzdür . Yokluk Cephesi yaşlanır ve ölür.

    Bu görüşün bir gerçeklik yanı var mıdır ?

    Olması gerektiğine inanıyorum. Çünkü, insanın yapmak isteyip de , " toplumun ayıp ; hukukun suç ; dini inancın günah " olarak kabul ettiği neden ve gerekçelerle yapamadığı , yapmaktan kaçındığı işler vardır.

    Ancak , bu kuralları önemsemeden istediğini istediği ve gönlünden geçtiği gibi yapmaktan çekinmeyen insanların olduğunu görüyoruz.

    İnsanlığın Dünya' da var olduğu günden bu güne, ne zaman öleceğini bilmese de ,elbet bir gün mutlaka öleceğini ve tüm maddi varlığını burada bırakıp gideceğini kesin olarak bildiği halde , bu kadar hırslı davranmaya, kuralları ve yasaları çiğnemeye iten gerekçe ve etkenler nedir ?

    İnsanda var olduğu tasavvufçular tarafından iddia edilen ve olduğu, insan davranışların-
    dan anlaşılan varlık ve yokluk cephesini nefis ve irade temsil etmektedir.
    Ruh yaşlanmadığı ve ölümsüz olduğu için , bedenin yaşlandığını ve ölümlü olduğunu bildiği halde, bedenden , bedenin gençliğinde yapabildiği eylemleri yapmasını ister.

    Bu nedenledir ki ; ruh ile beden sürekli sürtüşme halindedir. İnsan ölümlü olduğunu bildiği halde, yapabilme yetisini yitirmiş olmasına rağmen ,ruhun arzu ve heveslerine kapılarak, yapamayacaklarını yapmaya kalkar.

    Bu duygu ve heves insanı, kırıcı, yıkıcı ve doyumsuz olmaya sevk eder.

    Değerli Yazar Muhterem Rafetdin BÜLBÜL Bey ' ' in yüreğine ve ellerine sağlık

    Yanıtla (0) (0)