Nevzat ARSLAN
Hoş bir seda bırakmak gibisi yok!
Her sabah bin bir ümit ve neşe ile bizi hayata çağıran
onca iş bir yandan kendimizi yaşamın tam ortasında buluyoruz.
Bazen de ilahi şu Aydınımızın Cehennemi sıcağından beter olup da
kılımızı kıpırdatmaya dahi mecalimiz kalmıyor…
Şu eksik, bu lâzım, haydi onu da yapayım derken,
ertelediğimiz nice güzellikler hep bir başka güne taşınıyor.
Hiç düşündünüz mü?
Bayramlar gelip geçiyor.
Birbiri ardınca nice mevsimler geçiyor.
Hâlbuki yaşadığımız hayat bir başkasının hayatı değil,
kendi hayatımız…
Harcadığımız ise,
Sadece kendi ömür sermayemiz.
Bize hayatta iyilik yapanı ziyaret ederiz.
Ne yazık ki,
Birkaç göstermelik ziyaret sonrasında unuturuz.
**
Hayat işte bu!
Sahtesi de var,
Kahpesi de…
İşi düşen Şirinleri oynuyor.
İşi biten,
Gargamel’i
Derler…
**
İşte hikâyemiz;
“Ama ben hazır değilim”
Ölüm dedi ki:
“ Bugünkü listemde, senin ismin ilk sıradadır”
Adam dedi:
“Peki, o zaman… Gitmeden önce, gel oturalım beraber bir kahve içelim”
Ölüm dedi ki:
“Tabi ki”
Adam,
Ölüme kahve ikram etti ve onun kahvesine bir kaç uyku hapı attı...
Ölüm kahveyi içti ve derin bir uykuya daldı...
Adam, ölümün listesini aldı ve ismini ilk sıradan silip listenin sonuna koydu.
Ölüm uyandıktan sonra şöyle dedi:
“ Sen, bugün bana çok şefkatli davrandın. Şefkatinin karşılığında işime listenin sonundan başlayacağım."
**
Bazen, kaderinde yazılıdır bazı şeyler.
Onları değiştirmek için ne kadar çabalarsan çabala,
Onlar hiç bir zaman değişmezler…
Böyle yazmış bir dost, gönderdiği iletisinde.
**
Şairin dediği gibi;
Yaprak döker bir yanımız,
Bir yanımız, bağ bahçe…
**
Bu hafta sonu bir cenazedeydim.
Şu yaşam denen kısacık dünyada unutmadığım,
her daim aklımda tuttuğum bir şey var.
Sonumuz 2 metrelik bir beze sarılıp da toprak dolu çukura bırakılmak…
Ardından kimsenin aşına, işine, eşine karışmadan bu dünyayı terk etmek.
Arkada hoş bir sada bırakmaktan daha güzel bir şey yok şu dünyada!
***
Mutlu bayramlar…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.