Orhan ERDEM
Giresun’da yaşanan sel felaketi Aydın’da da yaşanır mı?
Giresun’daki sel felaketi, can ve mal kayıplarına sebep olmuş milletimizi derinden üzmüştür. Aslında felaket geliyorum demiştir. İskâna uygun olmayan yerleşimler, imar mevzuunda ne kadar ihmalkâr olduğumuzu ve bile bile bu tür facialara davetiye çıkardığımızı gösteriyor. Bugün Giresun’daki sel felaketinin benzeri Anadolu’nun birçok il ve ilçenin başına gelebilecek olaylardandır. Yaşanan bu olaylardan ders almazsak birçok yerleşim yerinde, bu acıları yaşayacağımızı bilmeliyiz.
İlimiz Aydın Kuşadası’nda 1990’lı yıllarda yaşanan sel felaketini yaşamış biri olarak, ilçenin içinden geçen derenin, üstü kapatılarak felakete davetiye çıkarıldığını bizzat gördüm. Doğaya saygısızlığın bedeli maalesef çok acı oluyor.
Aydın’da Girne mahallesinde Girne Bulvarı olarak bilinen cadde, Kemer Deresinin üzeri kapatılarak ortaya çıkmış bir caddedir. Eskiler bilir, Harun Baba bakkaliyesinin önünden dede kuyusuna doğru giderken Kemer köprüsünden geçerdiniz. Bugün ne Kemer köprüsü kalmış, ne de Kemer çayı (Deresi). Dere gitmiş, derenin üzeri örtülmüş Girne Bulvarı olmuş. Üstüne bir de Cami ve muhtarlık binası yapılmış. Dere resmen yok olmuş. Girne Bulvarı üzerinde güzel evler, apartmanlar, mağazalar yapılmış.
Şehrin eski halini bilmeyen, dışarıdan gelmiş ve orada işyeri sahibi olmuş olanlar, Allah göstermesin otuz kırk yılda bir olabilecek felaketten habersiz yaşıyorlar. Derenin yok edildiğini, yok sayıldığını nereden bilecekler. Ancak bir felaket yaşanırsa farkına varılacak. Dere bir gün uykudan uyanırsa hakkını alacağını bilmemiz lazım. Buna göz yumanlar bilerek veya bilmeyerek topluma kötülük etmiş oluyorlar. Bir felaket yaşandığında buna sebep olanlar belki bu dünyadan göçmüş olacaklar fakat hesap öteki dünyada mutlaka görülecektir
70 yıl evvel İncirliova İkizdere köprüsünü sel alıp götürmüş, tren yolu yok olmuş, yolcu treni burada dereye yuvarlanarak çok büyük bir felaket yaşanmıştır. Yaşlı Aydınlılar bunu bilir.
Köprülü Mahallesi ve Mesudiye’den inen sular Aydın Devlet Hastanesi önündeki tren yolu alt geçidinden geçmek mecburiyetindedir. Burada eskiden Hastanenin lağım sularının aktığı “b.klu dere” vardı. Bugün bu dere de yoktur. Her aşırı yağışta burada sorun yaşanır. Bunları bizim gibi yaşlılar bilir, yeni nesiller bilemez. Bilinmesi gereken “ Doğaya ihanet edilmemesidir.”
Koçarlı’nın Cincin köyünde derenin tam üzerinde Kur’an kursu binası yapılmıştır. Üstelik yatılı. Yıllar önce o dere öyle bir taştı ki, felaket ucuz atlatıldı. Bugün hala o kurs binası icrayı faaliyet yapıyor.
İnsan hayatı kutsaldır. Yaşama hakkı kutsaldır. İhmal, cehalet, çıkar hesabı kötü niyet olmasa bile neticesi itibariyle vebaldir.
Doğaya saygısı ve sevgisi olmayan insanın topluma ve insanlığa faydasından söz edilemez. Doğaya saygı, insana saygının ilk şartıdır.
Eskilerin yerleşim anlayışı” başımızı sokacak bir evdir.” Bugün böyle bir şeyi kabul etmemiz mümkün değildir. Bu zihniyet “ başımıza gelebilecek bir felakete davetiyedir.” Bu husus halkımızın ve Belediyelerin, Şehircilik Bakanlığının sorumluluğunda gelecek için sıfır hata ile ele alınacak bir husustur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.