Şerif KUTLUDAĞ
“Gazze İçin Ben de Oradaydım!..”
Bu başlık 27 Şubat 2024 Salı akşamında TRT MÜZİK’te Saat; 20.00’de Mardin’den -Canlı- olarak yayınlanan ve Gazze’ye adanan programın adıydı…
Hemen söyleyeyim ki TV MÜZİK ekranlarındaki yayına tesadüfen rastlayanların bile hemen başka bir kanala geçtiğini tahmin edebiliyorum.
Bunu konuya duyarsızlık olarak değil, bilakis insanımızın savaşın farklı sahnelerini yansıtan görselleri seyretmeye yüreklerinin dayanmaması olarak değerlendiriyorum.
Çok değerli THM sanatçısı Yavuz BİNGÖL’ün organize ettiği; Ömer KARAOĞLU, Sinan AKÇİL’in yanında Azerbaycan’dan gelen Alim QASIMOV ve AZERİN ile konuya duyarlı gönüllü sanatçıların ve Medeniyetler Korosu’nun sahne aldığı programda zaman zaman gösterilen Gazze Katliamına ait görsellerle doruğa çıkan duygular ister istemez insanı “Gazze İçin Ben de Oradaydım!..” dedirtiyordu…
Peki, Filistin sorunu ne zaman başlamıştı?
Filistin Bölgesi yüz yıllarca Osmanlı Devletinin yönetimi altında huzur çağlarını yaşamıştı.
İngilizler 1917'de Birinci Dünya Savaşı sırasında başlayan bir yönetim dönemini sona erdirerek geri çekilmişlerdi. Mayıs 1948'de, İsrail Devleti Yahudi Yişuv tarafından kurulmuş, kuruluşu Mandanın son gününde ilan edilmişti. Savaş sırasında, yaklaşık 700.000 Filistinli Arap yerinden edilmişti.
1948 Filistin Savaşı İngiliz yönetiminde olan Filistin Mandası topraklarında gerçekleşmiştir. İsrail'de Bağımsızlık Savaşı olarak bilinir, Milkhemet Ha'Atzma'ut) ve Arapça'da Nakba Bu savaş İsrail-Filistin çatışması ve daha geniş kapsamlı Arap-İsrail çatışması'nın ilk savaşıdır.
Savaştan sonra, eski manda toprakları:
a) yaklaşık %78'ini ele geçiren İsrail Devleti,
b) Ürdün Krallığı (o zamanlar Transürdün (Transjordan) olarak biliniyordu) ve Batı Şeria olan bölgeyi ele geçirdi ve daha sonra ilhak etti)
c) Arap Birliği'nin (Tüm Filistin Hükümeti'ni kurduğu Akdeniz kıyısındaki bir kıyı bölgesi olan Gazze Şeridi'ni ele geçiren Mısır) arasında bölündü.
Dolayısıyla İsraif-Filistin Sorunu, zannedildiği gibi Hamas’ın İsraile saldırısı –varsayımı- ile bir yıl önce başlayan bir sorun değil; 1948’den bu yana 75 yıldır sürüp gelen bir sorundur.
Anadolu toprakları, insanlık tarihi boyunca savaş, deprem vb olgularla yer yüzünde uğruna en çok kan dökülen bir toprak olmuştur değerli okurlarım. Aynen merhum Mehmet Akif Ersoy’un:
“Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan şühedâ!..” deyişindeki gibi…
Anadolu Selçuklu Devleti dönemindeki Haçlı Seferleri, Moğol İstilası, Osmanlı Devleti döneminde Timur’la Yıldırım Beyazıt’ın Ankara önlerinde savaşmaları; Osmanlı Devleti dönemindeki bitmek bilmeyen savaşlar…
Özellikle de 93 Harbi olarak da bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbinden 9 Eylül 1922’ye gelinceye kadar 44 yıllık bitmek bilmeyen savaşlar dönemi: Plevne, Kafkaslar, Sarıkamış, Yemen, Hicaz, Kut’ül Amare, Balkanlar, Trablusgarp, 1. Dünya Savaşı, Çanakkale, İnönü, Sakarya, 26 Ağustos Büyük Taarruz, 30 Ağustos Başkumandanlık Meydan Muharebesi v
Orhan Şaik Gökyay’ın “Bu Vatan Kimin?” şiirinde
“Ardına bakmadan yollara düşen,
Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan,
Huduttan hududa yol bulup koşan,
Cepheden cepheyi soranlarındır.”
Deyişindeki gibi cepheden cepheyi sorarken 14 yılda evine geliveren gazi Mehmetçiklerin hikayeleriyle doludur.
Altı yüz yılda üç kıtaya yayılmış olan Osmanlı Devleti’nin çöküşü sonucu her bir cephede yaşanan cephe acıları ve yerinden yurdundan sürülen insanların acı hikayeleri Türk Milletinin genetik hafızasında durmaktadır. Bu nedenle de Osmanlı’nın çekildiği yerlerde yaşanan insanlık dramları bizleri de gönülden yaralamaktadır.
Dileğimiz, yer yüzünün bütününde adaletin hakim olması ve her bir toplumun bulunduğu yerde özgürce yaşamasıdır. Bu dileğimiz elbette Filistin halkı ve Gazze için de geçerlidir.
GÜL/AYDIN… SEVGİLERİMLE…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.