Cevdet ŞAHİNOĞLU

Cevdet ŞAHİNOĞLU

Cumhuriyetin ilk on beş yılı!..

Yani, Atatürk Dönemini (1923–1938) anlatmaya çalışmıştım…

Cumhuriyetin, O ilk 15 yılındaki performansını bir daha birlikte sesli olarak konuşalım…

Anadolu’da verilen İstiklâl Mücadelesi tarihin nadir yazdığı bir efsanedir!..

Cephede, yedi düvele karşı; imkansızı başaran bir milleti daha çetin yıllar, daha çetin bir savaş  bekliyordu..

O savaşın adı Ekonomik İstiklâl Savaşı!..

İlk Meclise, onu takip eden ilk  on beş yılın tarihi serüvenine bakıyoruz..

O kadar etkileyici ki, Anadolu baştan başa, bir akıl olmuş!..

Anadolu, omuzunda ki, taşınması o ağır yükü,  savaş yorgunluğunu bir kenara atmış;

Yeni bir ruhla, bir büyük iman ve iradeyle bir yürek olmuş;

Kazanılan bağımsızlığı pekiştiren bir büyük ekonomik seferberlik başlatmış..  

O seferberliğin ruhunda bütünüyle, her şeyiyle milli olan mensubiyet şuuru vardır!..

Düşmanın son kalıntıları, İzmir’de temizlenirken;

Ege’nin bu şirin şehrinde tarihi kararların alınacağı  Türkiye  İktisat Kongresi (17 Şubat 1923)  toplanıyordu.. Bu toplantıyı bir büyük seferberliğin adımlarını atacak, bu kongreyi,

Lozan Antlaşmasının imzalanması ve Türkiye Cumhuriyetinin ilanı takip edecekti...

Cumhuriyetin ilk Cumhurbaşkanı da, Gazi Mustafa Kemal’di..

Ve, Cumhuriyetle birlikte, İslâm dünyasına model olacak bir büyük kalkınma hamlesi başlıyordu..

O hamle ile birlikte ülkenin, ‘yeniden yapılanmasını..’ görüyoruz.. 

Gazi, Samsun Çarşamba Demiryolu’nun temel atma töreninde yaptığı konuşmalarında, (21 Eylül 1924)  milletine tarihi mesajı da veriyordu; “Bu memlekete iki şey gerek. Yol ve Okul..”

Ulaşım, ticaretin olduğu kadar ülke kalkınmasının belki de en önemli alt yapısıdır..

1923-1938 Döneminde, ülkenin baştan başa demiryolu ağı ile donatıldığını görüyoruz..

24 Mayıs 1924  Tarihi bir adım.. Devlet Demiryolları Müdüriyet Umumiyesi ( genel müdürlüğü) kurulur..

Ve, bütün ülkeyi baştan başa saran bir heyecanla vatan coğrafyası,  ‘demiryolu ağlarıyla döşeniyordu..’

Ankara- Sivas demiryolu (10 Ekim 1924), Ankara-Ereğli (12 Aralık 1925), Yeşilhan-Yerköy (20 Aralık 1925), Ankara-Eskişehir (1 Şubat 1926), Kayseri-Ulukışla(17 Mart 1926), Yerköy-Kayseri (29 Nisan 1927), Ankara- Kayseri (29 Mayıs 1927), Samsun-Havza(9 Eylül 1927), Kayseri-Sivas (15 Ocak 1928), Amasya-Zile (23 Ağustos 1928), Kütahya-Tavşanlı (4 Eylül 1928), Fevzi paşa-Gölbaşı (9 Eylül 1929), Gölbaşı-Malatya (15 Mart 1931), Kütahya-Balıkesir, Fevzi paşa-Malatya (23 Nisan 1931), Samsun-Sivas (16 Aralık 1932), Afyon-Antalya (1 Nisan 1933), Ulukışla-Kayseri (20 Eylül 1933), Demiryolunun Elazığ’a ulaşması (30 Haziran 1934).. Ve, demiryolu ulaşımında 1938 yılına kadar devam eden gerçekten bir rüya gibi görülen büyük yatırımlar.. 2005 yılının gelişmiş ülkelerine baktığımızda,bu ülkelerde ki toplu taşımacılık her geçen yıl gelişen ve yenilenen teknolojilerle, hizmet ağırlığının   demiryollarında olduğunu görebiliriz..

Türkiye ne yazık ki, gelişen yıllar içerisinde Devlet Demiryollarını ihmal etmiştir!..

1923-1938’lerin Türkiyesine baktığımızda, bu dönem içerisinde; iki nüfus sayımı yapılmıştır.

28 Ekim 1927 Tarihinde ki, nüfus sayımına göre, ülkemizde; 13 milyon 648 bin 270 kişinin yaşadığı..

20 Ekim 1935 tarihinde yapılan nüfus sayımında, nüfusumuz 16 milyon 158 bin olarak belirleniyor..

Giderek savaş yorgunluğunu üzerinden atan ilkeleriyle büyüyen bir Türkiye..

Nüfusun ağırlıklı olarak, tarım sektöründe çalıştığı görülür!

Cumhuriyet hükümetlerinin  bu dönemlerde, önemli yapılanmalara imza attığını görüyoruz..

20 Haziran 1927 Tarihinde, Tarım Okulları kurulmasını öngören kanun kabul ediliyor..

Bu büyük bir reformdur. Tarım sektöründe, sosyal ve ekonomik kalkınmayı eğitilmiş insan gücüyle sağlayacak önemli bir adımdır.

21 Nisan 1924 tarihinde, kabul edilen kanun doğrultusunda, Ziraat Bankası’nın üreticilere ilk krediyi açıyor.. Bir adım daha atılıyor; 28 Mayıs 1929’da, Tarım Kredi Kooperatifleri kuruluş kanunu kabul ediliyor..Adımlar öylesine ileri ufuklu ki,

8 Mayıs 1929 Tarihinde İlk Toprak Reformu diyebileceğimiz kanun çıkarılıyor..

Ve, sanayi koruma altına alınıyor..

17 Eylül 1924 tarihinde, Türkiye Tütüncüler Bankası ve Yaşarbank kuruluyor..

Ve, 5 Nisan 1925 Tarihinde,Türkiye’de; Şeker Fabrikalarının kurulmasına ilişkin kanun kabul ediliyor.. Cumhuriyetin İlk Şeker Fabrikası 14 Haziran 1925’de Alpullu’da üretime başlıyor..

Bunu, Uşak Şeker, Eskişehir, Turhal.. Türkiye’de şeker üretimini rasyonel hale getirmek amacıyla;

İş Bankası, Ziraat Bankası ve Sümerbank’ın ortaklığı ile 22 milyon sermaye ile,

“Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ” kuruldu.. 

Ticaretin sosyal ve iktisadi örgütlenmesini sağlayarak Anadolu’ya yayılmasında etkili rol oynayacak,

Ticaret ve Sanayi Odalarının kurulmasına dair kanun 22 Nisan 1925 Tarihinde kabul ediliyor..

Bir milli politika çizgisi vardır.. Hedefler ve ilkeler vardır.. Dokuma sektörüne büyük ağırlık veriliyor..

1 Ekim 1925 Tarihinde Bursa’da temeli atılan,

Dokuma Fabrikasını Anadolu’nun değişik illerinde diğerleri takip edecekti..

24 Ekim 1929 Tarihinde, Türkiye’yi de yakından etkileyecek 1929 dünya krizi patlak veriyor!..

Bu sıkıntılı tarihin hemen akabinde,

Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyetinin (21 Aralık 1929) kurulduğunu görüyoruz..

Onu, “Türk Parasının Değerini Koruma Kanunu” (22 Şubat 1930) takip ediyor..

Ve, Ankara’da Sanayi Kongresi (22 Nisan 1930)

O tarihlerin imkanlarıyla sanayicileri alınacak tedbirler etrafında buluşturuyor..

Krizden etkilenen Türkiye Cumhuriyeti Tarihinde İlk dış kredisini,

15 Haziran 1930 Tarihinde, Amerikan Yardım Bankasından (10 milyon dolar) alıyor..

Bugün en fazla ihtiyacımız olan, Savurganlıkla mücadele amacıyla

13 Şubat 1926’da,  “Men-i İsraafat Kanunu..” çıkarılıyor..

Cumhuriyetin ilk yıllarında takip edilen bir önemli politika,bu milletin kendi uçağını yapması!..

15 Ağustos 1925 tarihinde,

Kayseri’de tayyare ve motor fabrikası kurulması için Junkers Firması’yla anlaşma imzalanıyor…

6 Ekim 1926’da, bu büyük ideal gerçekleşiyor..

Kayseri Uçak ve Motor Fabrikası hizmete açılıyor.

Bir milli heyecanla gelişmeler dalga dalga yayılıyor..

26 Eylül 1926 tarihinde Tayyareci Vecihi Bey, pilot yetiştirmek amacıyla;

 Yeşilköy’de özel tayyare mektebi açıyor..

Ve, tarih 1934.. Kayseri Uçak ve Motor Fabrikası’nda yapılan,

Türk yapımı ilk uçak, Kayseri-Eskişehir arasındaki deneme uçuşunu başarıyla gerçekleştiriyor..

Şimdi yazımın bu satırında soruyorum, bu ruh ve bu heyecan nerede?..

Sözü özetlersek, Cumhuriyetin ilk 15 yılında; ülkeyi baştan başa imar ve ihya etmek amacıyla bir büyük milli mücadele verilmiştir..

Sümerbank, Etibank ile beraber birçok kurum ve kuruluşun tarihleri o yıllara dayanır..

Bir milli duruş vardır... Bir milli hâkimiyet anlayışı vardır... Yollar, köprüler yapılıyor...

Yer altı ve yer üstü kaynaklarını değerlendiren köklü çalışmalar birbirini takip ediyor...

Başta komşularımız olmak üzere birçok ülkelerle önemli ticari anlaşmalar imza altına alınıyor..

Bir yanda, Osmanlı Dönemi Borçlarını tasfiye eden genç bir Cumhuriyet,

beri tarafta dinç ve dinamik, moralleri zirvelerde bir ülke!

O yılların bütün ayrıntılarıyla okunması, günümüz ülkesi, günümüz insanı için, şart diyorum!..

 

Hasan Rıza Soyak, “Atatürk’ten Hatıralar” isimli eserinde anlatıyorlar…

Bu hatıralar, bizleri yaşadığımız tarihin o acı dolu günleriyle başbaşa bıraktığı kadar, Anadolu insanının kahraman yüzünü de bütün gerçekliğiyle tuvale çizmiştir…

Atatürk sorar,

Bu villa kimin?

—kırkor efendi'nin paşam!

Şu köşk?

—Dimitri efendi'nin paşa hazretleri!

Ya şu ilerideki konak?

—Salomon efendi'nin

Az ötedeki toprak damlı, virane bir ev işaret edilerek

Peki ya şu ev?

—recep çavuş’un paşam!

Çağırın şu recep çavuş'u!

Recep Çavuş getirilir

--emredin paşam

Bu villa kırkor efendinin, bu köşk Dimitri efendinin, şu konak salamon efendinin, o virane de seninmiş!

Bu Ermeniler, Rumlar, Yahudiler şu binaları dikerken sen neredeydin!?

—sizinle beraberdim paşam! Trablusgarp’da, Çanakkale’de Sakarya’da..

 

Atatürkün davet ettiği İngiliz kralı Türkiye’ye gelir ve Dolmabahçe sarayında sohbete başlarlar.

Atatürk'ün söförü kazayla kahveyi kralın üstüne döker.

 Kral sinirli sinirli yanındakilere, 

"Ne beceriksiz adam. Yanındakilere disiplin verememiş ülkesini nasıl kurtarmış?" demiş.

Atatürk demiş ki: "Ne diyor bu kocaoğlan?"

 Olayı anlatmışlar Ata çok kızmış ve demiş ki:

"Ben bu millete her şeyi öğrettim sadece uşak olmayı öğretmedim" demiş.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.