
Nevzat ARSLAN
Çocuklar bizim çocuklarımız
Taşınalı bir kaç hafta olmuştu ki, üst katta oturan komşu genç annenin hastanede vefat ettiğini duyduk. Tanışmamıştık bile, henüz 6 yaşında bir kızı, lisede okuyan oğlu öksüz kaldı. Küçük kızını, eşim cenaze geçişi esnasında parka götürdü. Öksüz kız, bize alıştı. İlkokula da başlayınca sabah uyandırıyoruz, birlikte kahvaltı sonrasında derslerini kontrol ettikten sonra okuluna bırakıyoruz, babası veya ağabeyi okuldan alıyordu. Akşam yine bizde, ders yapıyor, misafir gelse yardım ediyor, evin küçük kızı gibiydi. Sonra taşındılar. Şeyma bugün İstanbul Marmara Üniversitesinde okuyor.
**
Karşı daireye yeni evliler taşındı. Bir bebekleri oldu.
Kağan...
Birkaç kez kahvehaneye, parka götürdüm, fırsat buldu mu emekleyerek bizim kapıyı tıkırdatıyor, kollarını açıyor, dışarı çıkmak istiyor. Sonra kedileri kovalıyor, bakkala kaçıyor, bizim evde televizyonu kapatıveriyor, klimayı çalıştırıyor, buzdolabına tabure ile tırmanıyor, ocağı yakmaya çalışıyor, dikkat çekmek istiyor. Kağan önlemleri aldık, kumanda ve prizler kontrol altında. Anası kızsa, bize kaçıyor, kurtarın diye çığlık atıyor, el sallıyor. Birgün bulduğu hapı kaptığı gibi evlerine götürürken "Annem hasta, başı ağrıyor zaten" demesi bizi duygulandırıyor. Bana Cimbom GS en büyük derken, babasına Beşiktaş diyerek nabza göre şerbet veriyor, aynı günde babası BJK ben GS forması alıyoruz. Okulu da pek sevemedi kerata. Bir de kız kardeşi oldu. Onların ve bizim evin kapısı da hep açık dururdu, bir oraya, bir buraya... Her ikisininde bizde oyuncakları, defter, kitap, kalem ve silgileri vardı.
**
Geçenlerde Defnemiz geldi. İngilizce, İspanyolca sayı sayıyor, bizi imtihan ediyor, "el ele yaz Dede" diyor, gülümsetiyor bizi.
**
Televizyonlarda programlara bakarsak toplumda aile mefhumunun ne kadar bozulduğunu, asıl bundan çocukların etkilendiği gerçeği göz ardı edilmemelidir. Duyduğumuz kadarı ile üç çocuklu bir kadın, genç biriyle kaçıyor, bir çocukta ondan oluyor, bebeği birkaç aylıkken aynı kadın, üç çocuklu başka bir adama kaçıyor, adamın iki çocuğu daha var önceki evliliğinden...
Toplam dokuz çocuk...
**
Adamın iki çocuğu var, karısı üçüncüye hamile, ilk evliliğinden beş çocuğunu devlet yurduna vermiş. Dolmuş şoförü, arabada tanıştığı kadını kaçırıyor, kadının iki çocuğu var, burada da on çocuk...
**
İki vakada ondokuz çocuk, ana-baba şefkatinden yoksun büyüyecek. Benim yüreğim sızlıyor. Birkaç dakikalık zevk uğruna bu çocukların ne günahı var. Bakacağımız, ilgilenebileceğimiz, şefkat gösterebileceğimiz kadar çocuk sahibi olmak en doğrusudur. Bu çocuklardan kimileri toplum için sorun olamazlar mı? Zira şefkatsiz, sevgisiz, yokluk ve sıkıntı içinde bir yaşamdan geçmedikleri ne malüm. Peki bu günlere neden ve nasıl geldik diye de düşünmek gerek...

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahhh....ahh...!
Yanıtla (1) (0)Sosyal yaralar....yıkılan yuvalar...!
Şevkat ve merhametten yoksun çocuklar...
Toplumun temel direği ve çekurdeği aile...
Ailenin yaşaması ve yaşatılması için ...
O çocukların bizim çocuklar olması için...
Olmazsa olmaz....sevgi, sevkat ve merhamet...
Bir de sosyal devlet....
İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın...
Değerli yazarımız Nevzat Arslan bey,
Çok önemli bir sosyal yarayı parmak basmişsiniz.
Tebrik ederim.
Eline kalemine yüreğine sağlık.
Çok güzel gündeme özel bir yazı. Devlet devletliğini yapacak aileler ve çocuklar eğitilmiş olsa bunlar yaşanmaz
Yanıtla (1) (0)Her zaman anlattıklarınız gibi duygu dolu, sevgı yüklü anılarınız dan biri sabahleyin içimı ısıttı.
Yanıtla (1) (0)Anınızdan yola çıkarak yazdığınız tespitlerinize katılıyorum.
Sevgili ve saygılı olmak size yakışıyor: Dürüst ve içten.
Saygıyla teşekkür ederim.
Sayın yazar biraz da bu işin çaresini yazsanız, bu işe kafa yorsanız olmazmı
Yanıtla (1) (0)Yazmak söylemek kolay çaresi önlemi ne olur nasıl yapılır devlet ne yapmalı onu yazında tamam olsun