84 milyonluk her yanı sorunlarla dolu olan, hiç bir yetkili ve görevlinin en ufak bir yanlış yapma lüksünün olmadığı ve bu yanlışları yapılmaması için Cumhuriyetin kurucusu büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün her şeyi yasalara bağladığı, denetlenebilmesi için yasama, yürütme ve yargı mekanizmasının birbirinden bağımsız aynı zamanda birbirini denetleme yetkisini demokrasinin gereği olarak yüklemiştir.

Tek adamlık Cumhurbaşkanlığı sistemi tüm bu değerleri yerle yeksan etmiş adeta Cumhuriyetin köküne dinamit koymuş devleti adeta denetimden yoksun bıraktı.

Birkaç gün önce ulusal gazetenin birinde tam sayfa yayımlanan birçoğumuzun bi haber olduğu bu dramatik durumu burada sizlere duyurmak istiyorum.

Merkez Bankası 1930 yılında kanunla kuruldu. Dünyanın en iyi örnekleri incelendi. Uzmanlar davet edildi. Kanun çıkarıldı. Kurulurken, "İktidardan bağımsız olması, kararlarını her türlü politik baskı, yönlendirme, telkin altında kalmadan alabilmesi" ilkesi temel alındı.

94 yılda şimdiki başkan Hafize Gaye Erkan dahil 26 başkan görev yaptı. Bu başkanların içinde sadece biri, dalgalı kura geçilirken kendi parasını TL yerine dolara yatırmak yakışıksızlığını Türkiye'ye yaşattı.

Merkez Bankası, 2016 yılına kadar şöyle ya da böyle bağımsızlığını korudu. 2016 yılından sonra Merkez Bankasının bağımsızlığı elinden alınarak Cumhurbaşkanı'nın iki dudağı arasına verildi ve ne olduysa ondan sonra oldu.

Merkez Bankasına virüs girdi bugünlerde. Konuşulmaz olan, unutturulmaya çalışılan 128 milyar dolar döviz rezervinin eritilmesi, son Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan'ın babasının bankada çalışan bir görevliyi tokatlaması, başka birini de görevden aldırması Türkiye Cumhuriyeti devletine yakışmayan bir davranıştır, hukukta yeri yoktur.