Makhiavelli 1469-1524 yılları arasında İtalya’da yaşamış, politika ilminin kurucusu sayılan Floransalı düşünür, devlet adamı, askeri stratejist, şair, oyun yazarıdır. İtalyan Rönesans Hareketi’nin en önemli figürlerindendir. Prens adlı eserini Medisi Ailesi’ne ithafen yazmıştır. Makhiavelli, ülkenin başına geçen yeni prense yaranmak için ‘Bowto Bea Prince’ el kitabını yazıyor ama yazılan bu kitap sonra Makyevelist felsefenin temel direği haline geliyor, insanlar Makyevelle için ‘Zafer için her yol mübahtır’ felsefesini kuran adam diye söz ediyor.

Devlet yönetimi ile ilgili düşüncelerin temelini Pirince adlı kitabında açıklamıştır. Devleti yöneten prensin duygularına kapılmadan ve acıma duygularını bir kenara bırakarak devleti yönetmesi gerektiğini belirtmiştir.

Gerektiğinde bir insanın devlet tarafından öldürülmesinin çok daha fazla insanın yaşamasını sağlayacağını belirterek prense öğütler vermektedir. Temelde bu görüşlere paralel olarak başka bir bakış açısı da ‘amaca ulaşmak için her türlü araca başvurmanın uygun olduğu savıdır’.

‘Gaye vasıtayı meşru kılar’.

Herkesin bir Makyavelli’si vardır.

Makyavelizm; siyaset anlayışının doğrudan etkisiyle oluşan bir kavram olmakla beraber, ahlaki kayıtsızlık, duygusal empatiden yoksunluktur.

Makyavelizm ahlaka karşı menfaati önceleyen yaklaşımı benimsemek, davranışlarında ve devlet yönetiminde siyasi ahlaktan uzaklaşımı benimsemek olarak tanımlanabilir.

Kişilik psikolojisi alanında Makyavelizm, başkalarını manipüle etme ve sömürme, ahlaki kayıtsızlık, duygu eksikliği ve şahsi menfaate aşırı düşkünlük şeklinde ortaya çıkan bir kişilik özelliğidir. Makyavelist anlayış kelime olarak kurnaz, manipülatif, hilekar ve fırsatçı siyasetçi anlamında kullanılır.

Bu genel seçimler vesilesiyle ülkemiz yönetimine talip olan siyasi parti liderleri ve kadrolarının ilkesizlik, hilekarlık, fırsatçılık, makam ve koltuk aşkının Makyavel’in siyasetçi tanımına uygun düştüğü görülüyor. Bu durum Materyalist Batı Dünyası’nın siyasi hayatımızdaki etkilerini gözler önüne sermektedir. Bu durum demokratik hayatımızın geleceği açısından endişe vericidir.