Metin AKOĞLU
Kötü gidişata dur diyecek olan muhalefettir!
Batı’da yaşayan insanlar siyaseti niçin yapıyorlar?
İktidar olup ülkenin ve halkın çıkarlarını daha iyi noktalara taşımak, hak ve özgürlükleri yaygın şekilde kullanabilmek, refahı artırmak vs.
Bunu en iyi nasıl hayata geçiriyorlar?
“Politikacıların çıkarlarının, halkın ve ülke çıkarlarının önüne geçmediğinde” görebiliyoruz.
Bizde nasıl dönüyor bu işler.
Halkın çıkarı diye bir mevhum kalmış mı?
Ülke çıkarı diye bir konu;
Bu gidişle yakında ülke diye bir şey kalmayacak.
Ülkede her alanda büyük bir tahribat yaşanıyor.
Ekonomi iyi değil, gelir dağılımındaki adaletsizliğin sonucu olarak, yoksulluğun dalga dalga yayıldığını söylemek yanlış olmayacaktır. Her üç gençten biri işsiz, gençlerin ülkeye dair umudu kaybolmuş, son 10 yılda 6,5 milyon insanımız ülkeyi terk etmiştir.
Ülke içe dönük patlamak üzeredir.
Patladığında da bu ülkeye çökerler.
Milli bir dış politikası olmayan, yargısı çökmüş, kurumları işlemeyen, değerleri, gelenekleri, kuralları yerle bir edilmiş, bir devlet var;
Bunun neden olacağı çatışmaları hukukun içinde kalarak, nasıl ve hangi yöntemlerle çözeceğiz?
Gün, mevcudu muhafaza etme ve bulunulan pozisyonun daha da gerisine düşmemekten geçiyor.
5 milyon Suriyeli yetmiyormuş gibi iki milyon da Afganlımız oldu. Beka sorununa dönüşen bir mülteci akını var; bunu nasıl engelleyeceğiz ve nihayetinde nasıl çözeceğiz?
Ülkemizin gündemine bu da eklendi ve bizim geleceğimizi tehdit eder boyutta bir mesele ile karşı karşıyayız.
Halkın gündeminde bu konular yok, halkın büyük çoğunluğu geçim derdinde, bir şekilde ayakta kalmaya çalışıyor.
Peki, bu devasa sorunları kim çözecek?
Siyaset yapan bütün partiler ve liderleri değil midir?
İşiniz bu konuların çözülmesine yönelik politika üretmek değilse nedir?
Siz, 5 muhalefet parti liderini bir kez olsun bir araya geldiğini görebildiniz mi?
Ekranlarda öyle bir görüntü verip, rüzgârıyla umut olabileceklerini gösterebildiler mi?
Hayır.
Ülkemiz zordadır, buradan çıkış için hazırlamış olduğumuz manifesto, deklarasyon, veya bir kağıt parçası,
Ben görmedim.
Biz, bu kötü gidişata son vermek üzere, Dimitrov’un “birleşik cephe”sinde olduğu gibi bir araya geldik, sorunları çözeceğiz dediklerini duydunuz mu?
Hayır.
“Önce, ama, çünkü, biz” demeden, sorunların çözümüne yönelik yol haritası çıkarmışlar mı?
Hayır.
Olan olmuş, asıl olan çıkış üzerinde uzlaşma sağlanarak birlikte hareket edildiğini halkın görmesi, inanması gerekmiyor mu?
Ülke var olma- yok olma arasında gider gelirken, beylerimiz aday kim olsunu gündem yapmışlar.
Sen ol kardeşim. Sizler olun. Hepiniz olun.
Hayırlı olsun.
Ülke bu kadar karmaşık varyasyonların içindeyken, onların derdi kimin başkan seçileceği konusu.
Tartışma kimin ile kazanırız değil!
Türkiye’nin en saygın insanı, bürokratı ve parlamenteri olan Sayın İlhan Kesici’yi açıklayın ve bu işi daha fazla uzatmayın.
Bu ülkeyi toparlayacak en nitelikli insanlarımızın en başında gelir.
Seçimlere daha iki yıl var ve bu iki yılın sonunda seçimin yapılacağının garantisini de yok.
Ülkeyi buraya getirenlerin, o seçimi yapmama olasılığı önümüzde duruyor. O, tek adam rejimlerinin bir sonucudur
Mülteci girişini önlemek adına parti binalarınıza, bilbordlara, duvarlara “hudut namustur” pankartı asılarak, hudutlar korunmaz.
CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, "Allah nasip eder sizlerin oylarıyla iktidar olursam, ben o gün Suriyelileri davulla zurnayla kendi ülkelerine göndereceğim." dedi.
Kırkpınar’ın efsane cazgırları Şükrü Kayabaş ile Koronoya yenilen Pele Mehmet’in oğlu Pele Bülent’in salavatlaması, dualı çayırda 50 yıldır görev yapan davul-zurna ekibi şefi Alaattin Zurnacı’nın coşturması eşliğinde Suriyelileri geri göndermeyi planlamış olmalısınız.
“Büyükelçi atayacağım, o da rejimle görüşecek, görüşmeler yoluyla inşaatları biz yapacağız falan…”
O işlerin öyle olmadığını yaşayarak göreceğiz.
Devlet ciddiyetiyle yaklaşılması bir zorunluluktur.
Bunun şartı, Esad’ın adam yerine konması ve Suriye’nin bir devlet olduğunun kabul edilmesinden geçiyor.
Esad sizin marabanız mı?
Onun olabilmesi için HAFIZ ESAD’ın oğlu Beşşar Esad ile bugün, hemen görüşmeniz gerekiyor. Esad ve ülkesi, zor durumda iken yapılan görüşmenin bir anlamı olabilecektir. Türkiye’nin muhalefet liderleri benim ile görüştüler, bana destek oldular, bu destek sayesindedir ki Fırat’ın Doğusu meselesi de dâhil olmak üzere bütün sorunları kendi dinamikleri çerçevesinde çözebilecektir. İdlip konusunda da yardım edeceğinizi dünyaya açıklarsanız eğer onun da bir teşekkürü ayrıca olacaktır.
Gelecekte yapılacak olan alt yapı, üst yapı, havaalanları, telekomünikasyon, yol, yaşam yerleri inşaatlarındaki pastadan Türkiye’ye pay verebilsin.
Bu adımlar atılmadan, bir t ek Suriyeli ülkesine dönmez.
Neden dönsün?
Oysa siz, ülkesi harabeye dönmüş bir ülkenin liderine geçmiş olsun bile demediniz. Diyemediniz. Dedirtmediler!
Tam da bu noktada Sayın Muhalefet Liderlerine soruyorum. Türkiye’yi yönetenler, Kabil Havaalanı konusunda Taliban ile görüşmek için Pakistan’dan ricacı olurken, siz neden Suriye devlet Başkanı ile görüşme gereğini ve istediğinizi söylemiyorsunuz?
Siz kimden korkuyorsunuz?
Suriye’nin imarı için harcanacak paranın 700 milyar dolar(BM açıkladı) olduğunu hatırlatırım.
Önce, komşularımızla kucaklaşmaya ihtiyaç duymuyor musunuz?
Bu Esad kini size nasıl, nerden ve kimden geldi?
Emevi camii takıntısı olanları anlayabiliyorum.
Size ne oldu da Esad ve ülkesine bir ziyareti çok gördünüz.
AB ile görüşmüşmüş, ilave para alacakmış da geçin onları beyim.
Suriye ve bölge ile politikalar üretemediğinizi kabul edin.
Önümüzdeki iki yılda yaşanacaklar sizin de uykunuzu kaçırmıyor mu gerçekten?
El kaide ve İŞİD bombaları ensemizde, bu sizi ürkütmüyor mu?
Ya da seçimi bekliyoruz diyerek ülkemizin daha fazla tahrip olmasını engelleyici bir strateji oluşturmadan, iki yıl daha bekler durumda olmak sizin de uykularınızı kaçırtmıyor mu?
Şayet öyle bir pozisyon alıp bekliyorsanız;
Açın siyasetin önünü!
Salı günü konuşmalarıyla buraya kadar geldiniz ve hep Sayın Erdoğan’ın değirmenine su taşıdınız.
Kararsız oyların %30 u bulduğunu görüyoruz. En büyük parti kararsızların partisi olmuş. Hala partilerinize bir yönelme yok. İktidarın ekonomi başta olmak üzere Irak, Libya, Suriye, Fırat’ın Doğusu, Afganistan ve göçmen politikalarındaki bütün olumsuzluklarına rağmen umut olamamışsanız.
Bunun adını koymak gerekmiyor mu?
Siyasetin önünü açıp, bize bir Çipras kazandırarak da ülkenize hizmet edebilirsiniz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.