Şerif KUTLUDAĞ
Felsefeci Prof. Dr. Teoman Durali’nin ardından
6 Aralık 2021 Pazartesi günü haftaya sanal medyada yayınlanan felsefe hocası Prof. Dr. Teoman DURALİ’nin vefat haberleriyle başlamıştık.
Pandemi döneminde eve kapalı kaldığımız iki yıla yakın süre içerisinde TRT 2’de yayınlanan sohbetleriyle tanıdım Durali Hocayı. Önce istemeden zoraki dinlerken sonraları ilgiyle dinlemeye başlamıştım. Söylediği her bir kelimeyi ve her bir sözü düşünerek söyleyişi onun bütün varlığını kaplayan felsefeci kimliğinin habercisi olarak gelmeye başlamıştı bana. Zaman içerisinde de severek dinlediğim bir program olmuştu onun felsefe söyleşileri.
Nazilli Lisesinde Edebiyat kolunda okuduğum için felsefe, mantık, sosyoloji ve psikoloji dersleri de görmüştüm ve sevmiştim bu dersleri. DTCF öğrenciliğimde keza öğretmenliğe hazırlayan felsefe, sosyoloji ve psikoloji içerikli pedagojik formasyon derslerinin yanında asıl olarak yatılı öğrenci olarak akşam dersler aldığımız Ankara Yüksek Öğretmen Okulunda dört yıllık program akışında öğretmenliğe hazırlama derslerinde felsefe, sosyoloji ve mantık içerikli derlerimizi daha bir severek okumuştuk.
16 yıl süren liselerdeki Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği ile devamında Pamukkale Üniversitesinde devam eden yüksek lisans sürecinde halk bilimi/folkloru tercihimizle kendimizi yine bir anlamda felsefe, sosyoloji ve mantığın hayata yansıyan; gelenek, görenek, töre ve inanışlarla bezeli dokusu içerisinde bulmuştuk…
Eğitim hayatımızdaki bu farkında olmadan felsefe için hazır bulunuşluk kültürüyle Durali Hocayı istekle dinlemiş; hayata ve olaylara felsefenin bakışı ve yöntemleriyle bakabilme erdemi ve zenginliğine kavuşmuş idim bir anlamda.
Değerli okurlarım, her toplumun kendi kültür tarihi içerisinde kendisine ait değer yargıları ve yaşantı zemininden kaynaklanan felsefe anlayışı vardır. Biz bunların yansımalarını efsanelerde, destanlarda, Kutadgu Bilig, Muhammediye, Leya vü Mecnun, Hüsn ü Aşk, Mantık-ut-tayr, İhya-ü-ulumiddin, Yusuf ü Züleyha, Pend-nâme, Saadetnâme, Gülistan ve Bustan, Risaletü’n Nushiye, Makalât. Mesnevî vb pek çok eserlerde görebiliriz.
Batının bütün sosyal bilimlerde kendi ortaya koyduğu yöntemleri doğru olarak kabul ettirmesi ve oralarda yetişen başka dünyaların akademisyenleri, kültür ve sanat insanlarınca ülkelerine aynen taşınması sonucunda bugün bizim ülkemizde de oluşan kabuller batılı ülkelerin kabullerince aynıdır.
İşte bu kabullerin dışına çıkmaya ve bize özgü bir felsefî görüş oluşturmaya çalışan akademisyen felsefecilerinden birisiydi Prof. Dr. Teoman Durali Hoca…
Onu anlamak için öncelikle eğitim sürecine bakmak gerekiyor haliyle:
Durali Hoca, felsefe profesörü, biyolog, akademisyen ve düşünür. Felsefe tarihi, biyoloji felsefesi, dilbilim, siyaset felsefesi, savaş felsefesi gibi alanlarda çok sayıda kitabı ve makalesi olan bir bilim insanıdır.
Teoman Durali, 7 Şubat 1947 Zonguldak’ta doğar: Babası Türk, Annesi ise Alman asıllıdır. Babasının anne tarafı Çerkes, eşi Fransız asıllıdır. Evli ve iki çocuk babasıdır.
İngilizce, Fransızca, Almanca, Latince, Yunanca, İtalyanca, Felemenkçe, İspanyolca, Rusça, Malayca olmak üzere 10 dil bilmektedir.
Durali Hoca, ilköğrenimini Zonguldak ve Ankara'da yapar.. Orta öğrenimini TED Ankara Koleji'nde tamamlar.. İstanbul Üniversitesinde Biyoloji ve Felsefe bölümlerinde okur ve 1973 yılında mezun oldu. Aynı üniversitede Mermi Uygur’un asistanı olur.
1977 yılında biyoloji felsefesine dair teziyle doktora çalışmasını bitirir. 1982'de yardımcı doçent, Ekim 1982'de doçent ve 1988'de mezun olduğu bölümde profesör olur.
1992-1993 yıllarında Malezya Uluslararası İslam Üniversitesinde, 1994 ve 2003 yıllarında Viyana Üniversitesi Bilim Felsefesi Bölümünde, 1995-1997 ve 1999 yıllarında ISTAT (Kuala Lumpur)’da misafir öğretim üyesi olarak bulunur.
Bir dönem Kırklareli Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi'nde dekanlık yapar. Fakültenin felsefe bölümünü kurar. Bülent Ecevit Üniversitesi Senatosunun 2016 yılında aldığı karar uyarınca Teoman Duralı'ya Fahri Doktora Payesi verilir.
İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Medeniyet Üniversitesinde felsefe bölümlerinde dersler verir. Ayrıca Kutadgubilig Felsefe-Bilim Araştırmaları Dergisinin yayın yönetmenliğini yapar.
İşte Durali Hocadan dinlediklerimden birkaç söz:
“Felsefenin giriş kapısı şüphedir. Malzemesi bilgidir.”
“Yalınkat bilgi yetmiyor. İnsanı felsefeye götüren de budur. Bildiğim doğru mudur, yanlış mıdır, eksik midir fazla mıdır arayışıdır insanı felsefeye götüren.”
“Bilinç akıl üstüdür. Akıldan üstündür.”
“Duygunun ağır bastığı yerde akıl yürütme durur; devreden çıkar.
Geçmiş yaralar yok olmuyor. O yaraların insan ruhunda bıraktığı silinmeyen duygular vardır. Ör: Öfke, öç alma duygusu, paranoya duyguları vb.”
“Utanma duygusu insanda belirleyici duygulardan birisidir. İnsanı tek sınırlandırabilecek duygu utanma duygusudur. Utanmasa insan fizik olarak hiçbir zararını görmez.” Ne derler: “Utanmadıktan sonra ne yaparsan yap!..”
“Sav, kanıtlanabilir, denetlenebilir cinsten bir iddiadır: Her iddia denetlenebilir, sorgulanabilir cinsten değildir.
“İnanmayan insanlar umuttan bahsetmesinler. Çünkü umudun temelinde din vardır; inanç vardır.”
Eserleri için: Bkz. Google Prof. Dr. Teoman DURALİ’nin eserleri.
Bu balamda, ömürlerini bilime adayan bütün bilim insanlarına saygımızı sunarken, Prof. Dr. Teoman DURALİ Hocamıza da ALLAH’tan rahmetler diliyoruz. Mekanı cennet olsun.
Sevgilerimle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.