Efeler’in omurgası çatırdıyor!

Bir belediyenin asli görevi nedir?
Kaldırımları yenilemek, parkları güzelleştirmek, seçim zamanı sokakları vaatlerle donatmak mı? Elbette bunlar da işin bir parçası. Ama esas görev, belediyeyi ayakta tutan emekçilerin hakkını, alın terinin karşılığını zamanında ve eksiksiz vermektir. Çünkü belediyeyi asıl taşıyanlar, sabahın ilk ışığında sokakları süpüren işçi, evrak yetiştiren memur, vatandaşa hizmet veren görevli, yani görünmeyen ama belediyenin yükünü sırtlayan büyük bir omurgadır.

Kuruluş tarihi olan 2014 yılından bu yana CHP'li başkanların yönettiği Efeler Belediyesi’nde ise o omurganın artık çatırdadığını duyuyoruz. Bu sadece mali bir sıkıntının değil, aynı zamanda derin bir güven krizinin de göstergesidir.

Bu kurumda yıllarımı verdim, emekliliğimi de buradan aldım. Kurucu Başkan Mesut Özakcan döneminde, tek bir maaş günü bile gecikmedi. O yıllarda emeğe duyulan saygı, kuruma olan sevgiyle el eleydi. Birlikte çalışmanın, aynı hedefe yürümeye inanmanın huzuru vardı. Sonra Fatih Atay dönemi başladı… Belediyenin borcu her geçen gün arttı, ama maaşlar yine de çoğunlukla zamanında yattı. Ne var ki, o eski huzur… O sıcaklık… Onlar artık yoktu.

Şimdi ise Anıl Yetişkin dönemiyle birlikte işler bambaşka bir boyuta evrildi. Son bir yıldır maaşlar artık ödenemez hale geldi. Belediye yönetimi, SGK borçları, İller Bankası kesintileri ve Fatih Atay döneminden devralınan borçlarla kendini savunuyor. Elbette bu gerekçelerin gerçeklik payı var; nitekim kiralık ve derme-çatma bir binada hizmet vermeye çalışan bir belediyeden söz ediyoruz. Ancak yalnızca geçmişi suçlayarak bugünü kurtaramazsınız. Bugünü toparlayamadığınız sürece, geleceğe dair umut da veremezsiniz.

VAATLER GÜZELDİ, PEKİ YA GERÇEKLER?

“Her şey çok güzel olacak” söylemiyle göreve gelen mevcut yönetim, ne yazık ki hem Efeler halkına hem de belediye çalışanlarına verdiği sözleri yerine getiremedi. Gündüz vakti yanan sokak lambası gibi, kimseye faydası dokunmadı.

Belediye çalışanları, tam bir yıldır sabrediyor. Ama artık yalnızca maaşlarını değil, onurlarını da geri istiyorlar.

Evet, kredi başvurusu yapılmış. Güzel. Ama o kredi gelene kadar bu insanlar neyle geçinecek? Kirasını, elektriğini, çocuğunun okul masrafını hangi “vaat”le ödeyecekler? Kredi geldi diyelim, borçlar ödendi. Peki ya önümüzdeki ay? Bu durum A bankasından alınan borcu B bankasından kredi çekerek ödemeye benzemiyor mu? Ve hepimiz biliyoruz ki: Borçla borç ödenmez.

SORUNUN DEĞİL, ÇÖZÜMÜN PARÇASI OLMAK

Bugün Efeler Belediyesi’nde yaşanan tablo, aslında ülke genelindeki birçok kamu kurumunun içinde bulunduğu sessiz çöküşün bir yansıması. Hesap verilemeyen dönemler, denetlenmeyen harcamalar, günü kurtarmaya yönelik kararlar… Ve sonunda her zaman olan, emeğiyle geçinen insana oluyor.

Bu döngüyü kırmak için artık bahane üretmekten çok daha fazlasına ihtiyaç var: Samimiyete, şeffaflığa ve gerçek çözümlere...

Unutulmamalıdır ki, belediyenin girişinde asılı olan tabelada yazan isim kadar, o tabelanın altında gece gündüz çalışan insanların yüzü de temsil eder o kurumu. Yüzleri gülmeyen, hakkı ödenmeyen, emeği hiçe sayılan insanların olduğu yerde ne hizmet olur, ne de "güzel günler" gerçek olur.

Güzel günlerin geleceğine olan inancımı koruyarak, sevgiyle kalın…

Efeler Belediyesi'nde maaş krizi derinleşiyor: Çalışanlar mağdur, yönetim çözüm arayışında

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum