İsmet BOZKURT
Demokrasi
Üç aşağı beş yukarı yalancı çoban hikâyesini birçoğumuz okumuş, duymuştur.
Kısaca:
Köyün birinde köylülerin koyunlarını otlatan bir çoban varmış. Merada canı sıkılan çobanın aklına muzırlık gelmiş. Köye doğru bağıra çağıra koşmuş, “yetişin sürüye kurt geldi” deyince köylüler toplanıp koşturmuşlar. Koyunların başına ne kurt nede başka bir şey tekrar dönmüşler geriye.
Aradan zaman geçer çoban köylüyü tekrar kandırır. Öfkeli köylüler çobanı bir güzel döverek ayrılırlar. Çoban aldatmanın bedelini yediği dayakla öder. Fakat bu sefer kurt gerçekten saldırır bu sefer kimse kılını kıpırdatmaz. Çaresiz çoban döndüğünde gördüğü manzara felakettir. Yalanın ne denli bir şey olduğunu öğrenmiştir.
Yıllar önce demokrasi vadedenler, yokluk, yoksulluğu, yolsuzluğu bitireceğini söyleyenlere inanan halk aradan geçen bunca zamana rağmen Demokrasinin işlemediğini slogan atanın tutuklandığı taş atanın ise alkışlandığını, yokluk, yoksulluk ve yolsuzluğun zirve yaptığını bunun somut örneğini dün Erzurum'daki çarşı, pazarda, yaşayarak görmektedir maalesef.
Çoban masalındaki gibi bu sefer köylüsü, kentlisi, işçisi, işvereni boş vaatlere kanmayacak çünkü defalarca aldatılıp hüsrana uğramaktan bıkmış usanmıştır artık... Düşüncenin suç sayılıp taşlandığı, hakarete, iftiraya uğradığı yerde demokrasi yoktur. Demokrasinin olmadığı yerde halkın ne mutluluğu ne de huzuru olmaz, olamaz...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.