Acılı eylül

Aylardan bir Eylül ayını da geride bıraktık.

Ama nasıl bir Eylül ayı yaşadık sorusuna cevap vermek, hepimiz için bir insan, bir yurttaş olarak çok düşündürücü ve kahredici bir ay yaşadık diyebiliriz.

Oysaki şairlerimiz birbirinden güzel duygularını şiirlerinde dile getirmişlerdi. Yaşamın içinden sevgi dolu, sağlık, mutluluk dolu ne müjdeler vermişlerdi.

O yaz ayı sonrası, ılık, tatlı, hoş rüzgârların estiği, tarla bahçelerden meyve sebze ürün hasatlarının yapıldığı, güz mevsimi son yaz sıcaklarında kışlık yiyeceklerin hazarlandığı...

Ve okulların açıldığı neşe, hayat dolu bir bereket ve rahmet ayı karşılardı bizleri.

Hatta, bu Eylül ayı sevdasına kapılan bir şairimiz de, bir şiirinde;

" Ben bildim bileli,

Hep severim Eylülleri

Bazen hazan olur...

Bazen de hüzün..

Bir sevdadır Eylüller..!

Ne yazık ki...

Eylüldeki güzellikleri göremediler. "

Gene başka bir şair ;

"Dokunsun dudağın şira tasına...

Buz gibi içsin,

Çocuklar kana kana...!

Yazın saltanatına,

Eylül' den elveda...

Çok ağladık, çok üzüldük..!

Eylül’de dökülen göz yaşlarına..! "

Yanmışız, ağlamışız, sevmişiz, coşmuşuz, düğünler yapmışız Eylüllerde.

Hem acılar, cinayetler, katliamlar vb. pek çok hepimizin yüreğini yakan, kan dondurucu olaylar.

Olay, konu ve suç failleri ile ilgili bir şey denecek bir durum kalmadı.

Kimi mağdur, kimi masum, kimi saldırgan, kimi katil bir canı..

Sağlık bir psikopat..

Yani suç makinesi.

Yaşamın içinde kimileri helâl kazanç peşinde, kimileri hırsızlık, gasp, dolandırıcılık, soygun ve vurgun peşinde.

Demek ki, oluklar çift.

Kiminden haram akıyor, kir ve pislik dolu.

Kiminden de az,öz ama helâl rızık için yaşam mücadelesi veren binlerce.. milyonlarca namuslu dürüst insan...!

Herkesin Eylülleri başkaymış.

Bursa- Karacabey' de binlerce dönüm tarlasında salçalık domates üreten üretici gibi.

Kan ağlıyordu çilekeş üreticimiz.

Salça fabrika sahibi 1 TL 80 kuruşa üreticinin domateslerin almamış.

Ancak sözleşmeli olan üreticilerin malını 3,60 kuruştan alıyormuş.

Sözleşmeli olan üretici yüzde 15 civarındaymış.

Diğer üreticilerin domatesini, bunlar ezik, çürük, otlu, çamurlu vb. bahanelerle geriye çeviriyormuş.

Domates üreticisi Macit bey vatandaşımız feryadı basıyordu.

Bir kadın yövmiyesi 850 TL..12 kadın, 16 ton domates topladılar.

Hani bunun dayıbaşı ücreti, nakliyesi...

İşçilik, mazot ve gübresi...?

Çık çıkabilirsen bu maliyetlerin içinden diyordu.

Arkadaşlar, yanlış duymadınız değil mi ?

1 kilogram salçalık domates fiatı ; 1 lira 80 kuruş.

Yani 2 lira bile değil.

Bir çay bile 10 TL olmuş.

Bir tek simit 10 TL idi, bazı büyük şehirlerde 15 TL oldu.

Marmara bölgesi Bursa - Karacabey çiftçisi, yaşamak, üretmek bize bir cezamı sanki.

Masrafların altından kalkamıyoruz.

Ankara'da oturanlar lütfen sesimizi duysun diyordu.

Ha keza kapta biberde öyleymiş.

1 kg kapta biber ; 6 ile 8..9 TL arası.

Çarşı pazar, sokaklarda salçalık domates geldi..kan yapar bunlar..diye bağıran satıcılar farkına varmadan içi kan ağlayan üreticinin halini seslendiriyorlarmış meğerse.

Bal bunlar... bal...

Kan kırmızısı...karpuzcu geldi karpuzcu...!

Diye bağıran, traktör veya eski pikabıyla sokak sokak dolaşan üretici köylümüz de aynı kaderi yaşıyordu.

Çünkü, karpuz, kavununu satamadığı için mahsül tarlada kalmıştı.

Bur kısmı emek verdiği mahsülüne, eş dost, gelen geçen yesin diye hayır olsun, bir işe yarasın diye düşünüyordu.

Bazıları da eriyip çürüyüp gideceğine hayvanlar yesin diyordu.

Üretici adeta maliyetler, girdi fiyatları ve enflosyonun ezdiği bir kesim olarak, artık üretim motivasyonu, heyacanı kalmadı.

Bir de genç kuşaklarda üretici olacak, toprağı işleyecek, çalişacak insan da kalmadı.

Çalışacak insan, eleman bulamıyoruz şikayetleri hat safhadaydı .

Bu sıkıntılar hemen hemen bütün Türkiye' de bütün bölgelere yayılmış gibi.

Patateste aynı sorunlar.

Tarlada patates 5 TL diyor, şehirde markette 15 TL.

Karadeniz Ordu- Giresun fındık bölgesi.

Geçen seneye göre maliyetler ikiye katlanmış.

Ama tüccar, geçen senenin altında Fiat verdiğini söylüyor üreticilerimiz.

Malum olduğu üzere, geçen sene dalda kaldı limonlar.

Ve Mersin, Aydın, Nazilli, Kuyucak bölgesinde limon, portakal ağaçları köklenmişti.

Ne hikmettir bilinmez 20 küsur yıldır şu bizim Tarım -Gıda Bakanları meşhur hal yasası ve tarladan sofraya gıda zinciri..Fiat kontrolünü bir türlü sağlayamadılar.

Aydın denince, Nazilli ve Söke ovası denince akla beyaz altın denilen kaliteli pamuğu gelir.

Hadi dinleyin bakalım pamuk üreticisine.

Söke Ziraat odası başkanına dinlemek yeter bile.

Geçen sene 22 -24 TL bandındaki pamuk fiati, bu sene 18-20 TL bandında diyor.

Maliyetler artmış iki katına, çık çıkabilirsen bu işin içinden diyor.

Ben de bir çiftçi, üretici evladı olarak, çilekeş, fedakâr, yaz, kış, soğuk sıcak demeden tarlasını, bahçesini işleyen, üretmek için çırpınan değerli üreticilerimizin dertlerine ayırdım bu yazımı.

Herhalde;

Üreticinin çilesi ve mücadelesini en güzel şekilde anlatan Şair Mehmet Ali Çıbıklı' nın

" Eylül Ayı " şiirinden şu kıtasıyla yazımı sonlandırıyorum.

"Acıları haykırırlar çekinmeksizin...

Ne anlayan olur gallerinden ,

Ne birileri gelip tutar ellerini...!

Defalarca ölürler vatan güneşle,

Çırpınır dururlar gün boyu umutsuz,

Eylül ayı gelince...! "

Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum