Şerif KUTLUDAĞ
30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun
30 Ağustos 1922, “Başkumandanlık Meydan Muharebesi”nin 101. Yılı.
30 Ağustos 1922’den daha dört gün önce 26 Ağustos 1922’de başlayan bir Büyük Taarruz vardı. Yahya Kemal’in şâir duasıyla:
“Şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi,
Senin uğrunda ölen ordu budur ya Rabbi,
Ta ki, yükselen ezanlarla müeyyed namın
Galib et, çünkü bu son ordusudur İslâm’ın.”
Ve 30 Ağustos günü de Başkumandan Mustafa Kemal’in “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri!..” narasıyla orduları Afyon’dan İzmir’e doğru sel olup akıtan, dağları yerinden oynatan emri vardır…
Tarihin ve talihin kaydettiği Gordiyon’da kilitlenen Kördüğümün çözülüşü vardır. 1699 Karlofça Antlaşmasının ardından neredeyse 200 yıl sürecek olan Osmanlı Devleti’nin yenildiği, gün be gün eridiği, geriye çekildiği, toprak kaybettiği sürecin sonunda Batılı emperyal devletlerin son darbeyi vurarak Türk milletini Anadolu’dan geldiği yerlere Asya’ya gönderme aşamasının nokta konmasına gelindiği son aşama vardır.
Tarihe “93 Harbi” diye de geçen “1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi”yle başlayan 9 Eylül 1922’ye kadar aralıksız olarak sürüp gelen 44 yıllık bir savaş dönemi vardır.
Bu 44 yıllık süreçte, Balkan Bozgunu vardır, “Ah o Yemen’dir, gülü çemendir!” diye türküler yakılan Yemen vardır, Trablusgarp Harbi vardır, Medine Müdafaası vardır, Kanal Harbi vardır, Kut-ül Amare Zaferi vardır, binlerce Mehmetçiğin tek kurşun atmadan donarak şehit düştüğü Sarıkamış vardır, Kınalı Kuzuları öğütme makinesine dönüşmüş olan Çanakkale Geçilmez dedirten Çanakkale Savaşları vardır. Ermeni Tehciri vb vardır…
Öylesine bir süreç tir ki bu süreç, “Hey On Beşli, On Beşli, Tokat Yolları Taştan” diye ağıtlar yaktıran hatıralar vardır.
Kayseri Lisesi, Galatasaray Lisesi, Balıkesir Lisesi mezuniyet yıllıklarına “Çanakkale’ye gittiler, bir daha dönmediler” yazdıran liseli gençler vardır.
Tekalif-i Milliye Kanunu uyarınca kağnısıyla Kastamonu’dan Ankara’ya kağnı taşırken yağan tipide mermiler ıslanmasın diye mermilere battaniye örten, aralarına da Elif bebğini yatıran, ne var ki kendisi donarak şehit düşen Şerife Bacı vardır.
O Şerife Bacının hikayesini “Mustafa Kemal’in Kağnısı” şiiriyle ölümsüzleştiren koca yürekli şâir Fazıl Hüsnü DAĞLARCA vardır…
19 Mayıs 1919’un sevamında yaşanan Amasya, Erzurum Kongresi, Sivas Kongrelerine eklenen Mustafa Kemal’in 23 Nisan 1920’deki Başkanlığıyla çalışmaya başlayan bir Ankara’da bir TBMM ve hükümeti vardır.
12 Mart 1921’de Mehmet Âkif Ersoy’un kaleminden çıkan Milletimizim kalp atışı konumundaki İstiklâl Marşı’mız vardır.
İşte duyguların ve olayların birbirine girdiği bu sürecin sonunda Kuvayi Milliye güçleri ile birlikte Milletin tamamını harekete geçiren ve İstiklâl Harbi’ni verdiren bir millî irade vardır.
1.İnönü, 2. İnönü’nü savaşları ile Sakarya Meydan Muharebesi’nin devamında yaşanan 26 Ağustos 1922 Büyük Taarruz ile 30 Ağustos Meydan Muharebesinde bir volkan patlaması yaşandı âdetâ…
İşte bugün böylesine çok önemli ve çok değerli bir savaşın yıl dönümünü yaşıyoruz…. KUTLU OLSUN…
Bu zaferi bizlere yaşatan başta Başkomutan MUSTAFA KEMAL ile silah arkadaşlarına; şehit ve gazilerimize ALLAH’tan rahmetler diliyoruz. Mekanları Cennet olsun.
30 Ağustos 1922 Başkumandanlık Meydan Muharebesi ve Zaferi’nin sevincini o günlerin duygusunu yansıtan Ne3cmettin Halil Onan’ın BİR YOLCUYA şiiriyle taçlandırmak isterim:
BİR YOLCUYA
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sâkit yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda
Gördüğün bu tümsek, Anadolu'nda
İstiklâl uğrunda, namus yolunda.
Can veren Mehmed'in yattığı yetidir.
Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan cüz'ü de geçerken ele
Mehmed'in düşmanı boğduğu sele
Mübarek kanını kattığı yerdir.
Düşün ki, haşr olan kan, kemik etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin
Bir harbin sonunda bütün milletin
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.
Necmettin Halil ONAN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.