Şerif KUTLUDAĞ
15 Mayıs 1919 ne çok şey söyler bizlere
15 Mayıs 1919 Yunan Ordusunun İzmir’i işgale başladığı gündür.
14 Mayıs 1919 günü. İngiliz birlikleri Karaburun ve Uzunada'yı, Fransız birlikleri Urla ve Foça'yı, Yunan birlikleri de Yenikale'yi işgal ederler.
105 yıl önce, 15 Mayıs 1919 sabahı İtilaf Devletleri donanmasının koruması altında Yunan askerleri İzmir rıhtımına çıkarlar. 9 Eylül 1922 günü Türk ordusunun şehre girişiyle birlikte İzmir’i terk ederler.
7 Mayıs 1919 tarihinde Wilson’un Paris’teki evinde yapılan toplantıda İngiltere, ABD ve Fransa adına Wilson, Venizelos ve L.George’un katıldığı toplantıda Yunan donanmasının İzmir'e gönderilmesi konusunda anlaşmışlar; uygulama ise 15 Mayıs'ta hayata geçirilir.
İzmir'de ise buna karşı koyabilecek sadece 200 kişilik bir askerî birlik vardır. İzmir ve çevresindeki birliklerin başında bulunan Ali Nadir Paşa, Yunan askerlerine karşı koyulmaması ve silahları İtilaf Devletleri askerlerine teslim edilmesi için emir verir.
İzmirli Rumların sevinç gösterileri arasında geçit töreni yapan Yunan askerlerine ateş eden Hasan Tahsin bir Yunan askerini öldürür. Kendisi de Yunan askerlerinin ateşiyle hayatını kaybeder: Şehit düşer…
Hasan Tahsin'in ateş ettiği kurşun, Türk Kurtuluş Savaşı'nı başlatan ilk kurşun olarak bilinir. Yunan askerleri bu olaya karşılık çevreye yaylım ateşi başlatır. Askeri kışlada bulunan silahsız Türk askerlerini hedef alan yaylım ateşi, Türk askerlerinin teslim olmasına rağmen devam eder. Türk subayları ve askerleri dipçiklenerek ve süngülenerek öldürülür. Zito Venizelos (Yaşasın Venizelos) diye bağırmayan Türk subayları süngülenir. Ali Nadir Paşa ise Yunan askerleri tarafından tekmelenir.
Türk sivillere karşı öldürme, yağma ve tecavüz olayları başlatılır. 15-16 Mayıs arası çevredeki köylerde ve kazalarda yaşanan olaylar ile 5.000 kadar Türk öldürülür. 15 Mayıs günü sonunda 20.000 Yunan askeri İzmir ve çevresine çıkarılır.
15 Mayıs 1919 günü, Yunanlıların, İzmir'i işgal etmesinden 4 saat sonra Denizli’de Müftü Ahmet Hulusi Efendi önderliğinde, Bayramyeri Meydanı'nda toplanan Denizli halkı, İzmir’in işgalini ve yaşananları protesto eder.
Mitingde konuşan Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi, yaptığı konuşmada Denizli halkını düşmana karşı koymaya çağırır:
“Ben müftünüz olarak fetva veriyorum: Düşmana karşı koymak farz-ı ayındır!.. Silahı olan silahıyla, silahı olmayan elindeki baltası ve sopasıyla, bunlar da yoksa yerden üç taş alıp düşmana karşı atınız… Korkmayınız!.. Meyus olmayınız!.. Bu livay-ı hamd sancağının altında toplanınız ve mücadeleye hazırlanınız. Müftünüz olarak cihad-ı mukaddes fetvası’nı ilan ve tebliğ ediyorum…”
Yunanlıların işgali özellikle İstanbul’da ardı ardına yapılan mitinglerle proteto edilir:
19 Mayıs 1919 tarihinde Fatih Mitingi’ne 80 bin kişi katılır. Üsküdar Mitingi’ne 30 bin kişi katılır. Kitlelerin büyük tepkisini ortaya koyan ve milli mücadele fitilini ateşleyen asıl protesto mitingi ise Sultanahmet Mitingleri’dir. Bu mitinglere 100 binden fazla insan katılmış, içlerinde Halide Edip Adıvar, Mehmet Emin Yurdakul, Fahrettin Hayri Bey gibi insanlar ateşli konuşmalar yapmış, bu konuşmalar da yurdun genelinde derin yankı uyandırır. Bir anlamda millî mücadele ruhunun olgunlaşmasına vesile olurlar.
27 Mayıs 1919'da ise Aydın, Yunan işgaline uğrar. İşgali takip eden günlerde Yunan askerleri İzmir ve Aydın çevresinde yaşayan Müslüman Türklere karşı büyük katliamlar yapmaya başlar. Katliamların en büyük amacı; bölgedeki Türk nüfus oranlarının Rumlar aleyhinde değiştirilmek istenmesinden kaynaklanır. Savaşların en trajik sonuçlarının başında, savaş bölgelerinde yaşayan sivil halkın yaşadığı bölgeleri terk etmeleri yani göçmesidir.
Göç kafileleri Çine, Koçarlı, Denizli, Afyonkarahisar ve Balıkesir'e kadar uzanan coğrafyaya ulaşır. İşgallere hazırlıksız yakalanan muhacirler üzerlerinde kıyafetleri; yanlarında erzakları olmadan yola çıkmışlardır. Aydın ve çevresinden yaklaşık 140 bin kişi göç eder. 7 Eylül 1922’de de bu işgal sona erer.
Yunanlılar İzmir ve Aydın'dan sonra 3 Haziran 1919'da Nazilli'yi de işgal eder. Denizli işgal edilmezse de Millî Mücadele’nin bir anlamda levazım merkezi konumunda bir işleve sahip olur.
24 Eylül 1922'de, esir alınan General Trikopis, General Diyenis (Digenis) ve diğer Yunan subayları trenle Uşak'tan Ankara'ya getirilir ve Sarıkışla'ya gönderilir.
Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis'in babası Konstantinos Miçotakis'in de 70'li yıllarda Türkiye'ye sığındığını tekrar gündeme getirir. Konstantinos Miçotakis (1918-2017), Albaylar Cuntası (1967-1974) iktidara geldiğinde oğlu Kiriakos MİÇOTAKİS henüz 6 aylıkken Türkiye'ye kaçar.
1990-1993 arasında başbakan olan Konstantinos Miçotakis hatıralarını anlatırken, Türkiye'de kendisinin çok iyi ağırlandığını vurgular ve dönemin Dişişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil ile yaptığı sohbetleri anlatır. Yunan Başbakanı'nın babası, Türkiye'de bir süre kaldıktan sonra Paris'e gider.
Türkiye ile Yunanistan 105 yıl önce savaşıyordu.
Savaş, Yunanistan'ın, İngiltere'nin de teşvikiyle 15 Mayıs 1919'da İzmir'i işgal etmesiyle başlamıştı. Türkiye'nin Kurtuluş Savaşı, 98 yıl önce 30 Ağustos 1922'de Yunanistan'ın da "Küçük Asya Felaketi" olur.
Savaş sonrası Türkiye Cumhuriyeti kuruldur.On binlerce kişinin hayatına mal olan ve milyonlarca insanın mübadele edilmesiyle son bulan savaştan 12 yıl sonra hiç beklenmedik bir şey olur:
Savaşta yenik düşen Yunanistan'ın önderi Eleftherios VENİZELOS, 1934'te savaşın galibi Mustafa Kemal Atatürk'ü Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterir…
Yunanistan 1500’lerden 1922’ye kadar yaklaşık 400 yıl civarında Osmanlı Devletinin egemenliği altında kalmıştır. Bundan dolayı da Türklerle Yunanlar arasında kültür alış verişleri de olmuştur.
Sonuç olarak, tarih bize başka devletlerin kışkırtması ve destekleri ile savaşa tutuşmamak gerektiğini hatırlatıyor. Barıştan ve iyi komşuluk içerisinde yaşamaktan daha güzeli olmadığını söylüyor.
GÜL/AYDIN… SEVGİLERİMLE…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.