Şerif KUTLUDAĞ
Yollar kesişince neler olur neler
“YOLLAR KESİŞİNCE” 50 yıl önce yollarımızın Ankara’da kesiştiği sevgili yazar arkadaşım/kardeşim Ercan ÇALIŞKAN’ın Haziran 2024’te yayınlanan romanının adı…
Sevgili Ercan ÇALIŞKAN 1956 Kütahya Simav doğumlu, bense Denizli’nin Güney ilçesi 1954 doğumluyum.Kim derdi ki aradan yıllar geçecek ve bir gün kader yolculuğunda Ankara’da 1974’te yollarımız kesişecek!..
Yollarımız öyle bir kesişecek ki aradan geçen her bir yıl dostluğa dostluk ekleyecek… Ve 30 Temmuz 2024 günü sevgili Ercan Çalışkan’ın adımıza imzaladığı “YOLLAR KESİŞİNCE” kargodan çıkıp gelip İzmir’de bizleri selamlayacak…
50 yıl önce 1974’te Ankara Üniversitesi DTCF= Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde, devamında da Ankara Yüksek Öğretmen Okulu yatılı öğrencisi olarak yollarımız kesiştiği zamandan bu yana, DİVAN dergisiyle başlayan yazmaya sevdalı elinden kalem düşmeyen bir yazı insanı olan sevgili Ercan Çalışkan kardeşimin bu özelliğinden dolayı saygıyla selamlıyor ve karşısında şapka çıkarıyorum öncelikle…
Sevgili yazarımız, 2021’de yayınladığı ”Ölümünün 100. YILINDA ÖMER SEYFETTİN- Makaleler” derleme kitabı derken ona eklenen “KÜSKÜN GÖL” , 2022’de “HER ŞEYE RAĞMEN YAŞAMAK” ile 2023’te yayınladığı “BU DEFA FARKLI” adlarını verdiği üç hikâye kitabındaki, doğal ortamlarında şırıl şırıl akan sular misali insana ferahlık veren Türkçesiyle artık bir romanın gelmekte olduğu duygusunu yaşatmıştı bizlere…
Ve “YOLLAR KESİŞİNCE”nin çıkıp gelmesi yanılmadığını gösterdi dostlarının sevgili Ercan’dan artık bir roman geleceği beklentisini…
***
“Yollar Kesişince” öyle bir roman ki insan anlatmaya nereden başlayacağını bile bilemiyor…
Okumaya başladığınız an kendinizi rafting sporu yaparken ırmağın akışına bırakmanız misali, müthiş bir duygu sarmalı içerisinde buluyorsunuz. 6 başlık altında işlenen konuların anlatım zenginliği, her birisi tek başına okuru farklı bir yere savuran merak unsurlarıyla işlenen olaylar zinciriyle şaşırıp kalıyorsunuz 184 sayfalık romanı okumayı tamamladığınızda.
Gazi Emekli Albay Güven ŞAĞBAN ve Şehit Üsteğmen Tunahan YAVUZ ile Şehit Aybüke YALÇIN’a ithaf edilen romanda öncelikle her birisinin şahsında Türk insanının genlerinde olan devletine, milletine, bayrağına ve vatanına olan sarsılmaz sevgisini, bağlılığını ve sorumluluk duygusunun tezahürünü görüyoruz.
***
Bir köy çocuğu olan AVAŞİN’den GULAM’lığa gidişte, Anadolu’nun nice sahipsiz köylerinde ve mezralarından dağa çıkarılan, terör örgütlerine malzeme yapılan ve sonları hüsranlık olan kızlarımızın dramları bilmem ki daha nasıl anlatılabilirdi.
Avaşin’in babası MİRZA’nın şahsında sahipsiz işçilerin
sorunlarının işlenmesi, cenaze sonrasındaki gelenekler, sahipsiz anne DİLBAZ’ın üççocuklu BEHRAM’la evlenmek zorunda kalışı. Üvey baba Behram’ın Avaşin’e zulmü. Kötü niyetli ADAR adlı vekil öğretmenin Avaşin’i dağa terör örgütüne yönlendirişi,
***
AYBÜKE’nin hayat hikayesinde annesi DİLBER ile babası HAKKI kimliğinde işlenen tertemiz bir aşk hikayesi, atla gelin çıkması, elma atma vb geleneklerin hatırlatılması insanı çcukluğuna götürüveriyor…
KOBAK DEDE kimliğinde Dede Korkut’ta sembolleşen dedelik/bilgelik kimliğine saygı… Aybüke’nin okuyup öğretmen olma macerası… Sade, mütedeyyin ailelerin paylaşımcı ve koruyucu tavrıyla Türk insanının dayanışma ve zorlukları birlikte aşma duygusu…“Öğretmen Olacağım!” duygusuyla başlayan okuma süreci “Öğretmen oldum!” diye noktalanınca kurada çıkan sınır ilinin köyüne gidiş… Dağ köylerinin kızlarını okutmaya ve aydınlatmaya kendini adayış. Fakat bir gece teröristlerin onu alıp kaçırışı…
AYBÜKE ile GULAM takma adını kullanan terör örgütüne katılmış olan AVAŞİN’in yolları kaçırıldığı mağarada kesişmesi… Sonuç Avaşin’in sonu ile Aybüke’nin şehadeti…
***
Dağ köyünde yaşayan ŞAĞBAN ailesinin şahsında mezrada hayat mücadelesi… ÖMER’in okuma macerası ve astsubay oluşu… ÖMER-GÜLER arasında yaşanan aşk hikâyesi ve GÜVEN’in dünyaya gelişi…
GÜVEN’in Kara Harp Okulu’ndan mezun bir teğmen oluşuna uzanan okuma macerası…
GÜVEN’in Hakkari’de Tim Komutanı olarak göreve başlaması.Sınır ötesi operasyonlara katılışı. Yaralanıp gazi oluşu. Bu operasyonların birisinde Üsteğmen TUNAHAN’ın şehit düşüşü….
Romanın akışı içerisinde en çok dikkât çeken hususlar bana göre şöyle:
Bir dönem Anadolu’nun yoksul çocuklarının DPY-Devlet Parasız Yatılı sınavlarını kazanarak yatılı okullar aracılığıyla okuma macerasının çeşitli örneklerle işlenişi…
Türk toplumunun en sağlam yapısını oluşturan aile dayanışmasının önemine dikkât çekilirken, ölüm vb sebeplerle bozulan aile yapılarının telafisi mümkün olmayan sorunlara yol açışı…
Avaşin kimliğinden Gulam kimliğine uzanan dağa çıkış konusunda olsun, Aybüke’nin görev yaptığı yerler ve yöre insanından söz edilirken ortaya konulan dil insanı hayran bırakıyor …Dünyanın ülkemizde farklı etnik yapılara kimlik kazandırma gayret ve oyunlarına gelmeden doğrudan terörü besleyen sosyal olayların gündemde tutulması yazarın yine millî birlik-beraberlik ve kardeşlik duygularına verdiği önem ve değerin bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor…
Operasyon konusunu işlerken özellikle insan, mekan ve olay tasvirlerinde sanki o anda konunun uzmanıymış algısını yaratışı sevgili Ercan’ın roman yazarlığındaki bir diğer başarısı olarak çıkıyor karşımıza…
Romanı okuyup bitirdikten sonra, bilmem kaç kez gözlerimin doldu dolu olduğunu, bilmem kaç kez yüreğimin kabarmasını bastırmak zorunda kaldığımı, bilmem kaç kez dipsiz kuyulara düşer gibi olayların içine düştüğümü düşününce; “İyi ki Ankara’da yollarımız kesişmiş, iyi ki sevgili, Ercan ÇALIŞKAN dostum olmuş ve iyi ki “YOLLAR KESİŞİNCE”yi yazmış!..” dedim kendi kendime…
Sevgili Ercan ÇALIŞKAN dostumuzun daha nice yeni romanlar yazması dileğiyle…
GÜL/AYDIN… SEVGİLERİMLE…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.