Mehmet EROĞLU
Yalaka…
Değerli okurlar biliyorsunuz her sene 10 Ocak günü basın bayramı olarak kutlanmaktadır. Basın bayramı 1961 yılında, basında çalışanların çalışma koşullarını iyileştirmek için 212 sayılı yasanın yürürlüğe girmesi ile kutlanmaya başladı. 12 Mart 1971 müdahalesinden sonra ise çalışanların hakları ve basın özgürlüğüne getirilen kısıtlamalara tepki olarak 10 Ocak bayram olmaktan çıkarıldı. “Çalışan gazeteciler günü olarak anılmaya başlandı.
Basın her ülkede dördüncü kuvvet olarak kabul gören medya yapısı gereği iktidarların olumsuzluklarına karşı tavır alan, güce karşı direnen, devamlı açık ve gedik arayan bir meslek dalı olarak adlandırılır.
Anlayacağınız medya ruhen muhaliftir!
Medyada muhalefet durumuna uymayan medyalar da vardır. Bu yandaş basın genellikle iktidarlar tarafından yaratılır. Bizde de her zaman her dönem de bu gibi yalaka basın olmuş olup, bundan sonrada olacaktır
Ülkemizde son zamanlarda bu gibi rekor seviyede gönüllü yalakalar çoğaldı.
Ülkelerde korku imparatorluğu yaratan iktidarlardan çekinip kalemlerini suya sabuna dokunmayan gazetecilere yalnız yalaka denmez aynı zaman da korkak da denir.
Ülkelerde türeyen bu yalakalar durum ve şartlara göre kendine yön verir. Güçlü olana yanaşır. Onun gücüne sığınır.
Değerli gazeteci Uğur Mumcu’nun dediği gibi:
“Haklıdan yana değil, güçlüden yana olanlar korkak ve kaypak olurlar.
Güç merkezi değiştikçe dönerler, Sonrada fırıldak olurlar”
Bu gibiler mutlaka kendi çıkarını düşünür. Ülke zor durumdaymış insanlar ve toplum mağdurmuş umurlarında bile olmaz. Onlar için üç beş kuruş çıkarı olsun yeter.
Bazı yalakalara bakıyorsunuz hangi iktidar gelirse onun dizinin dibinden veya kapısından ayrılmazlar. Bunların fikri veya ideolojisi olmadığı için sadece çıkarlarını düşündüklerinden ister faşist ister dikta ister şeriatçı olsun değişmez. Bunların sadece çıkarı olsun gerisi önemli değil.
Yine bilge MÖNTESQUİEU derki “Bir ülkede yalakalığın getirisi, dürüstlüğün getirisinden daha fazla ise o ülke batar”der.
Bir de bazı gazete çalışanı kendilerine genç yetenek dedikleri de provokatör olarak yani ajan gibi çalışırlar. Bu tipler TV. Kanalların da açık oturumlara çıkıp karşısındakine söz vermemek için bağırıp çağırarak böğürürler
Dünya ve ülke geleceği hakkında hiçbir görüşü olmayan cahiller genelde ülke sorunu hakkında deneyimli bilgili olan muhatabına hakaret etmeyi marifet sayarlar.
Hele benim şahsen asla affedemediğim bir cins veya çeşit ise unvanlı olanlardır. Prof. Dr. Veya Doçent Dr. olanlar sadece efendilerine hizmet vermek için TV da veya yazı yazdıkları gazetelerde unvanlarına, bilim adamlıklarına ve kişiliklerine yakışmayan tavırlar içine girerler. Aldıkları unvanı hiçe sayarlar.
Kendilerini aydın olduğunu iddia ederler. Ama bunlara aydın denir mi?
İçimizde yetişen bazıları ise kendilerine gazeteciyim diye övünürler.
Bunlar ülkenin ve iktidarın her türlü nimetlerinden yararlandıkları halde ülkeme kötülük yapmak için yarışırlar.
Bunlardan bazıları yabancılardan aldıkları para karşılığında sayfalarca yazı yazarak PKK ya yaltaklık yapar. Bazıları bununla da yetinmeyip ta yılan yuvası kandile kadar giderek hainlerle röportaj yaparlar. Bazıları da bunlardan geri kalır mı? Onlar da Öcalan denen hainin affı için yoğun çaba harcar.
Yukarıda belirttiğim gibi bunlarda hiçbir zaman ülkenin yönetiminin iyi veya kötü oldukları fark etmez. Bunlar her dönemin yalakasıdır.
Bunlara aydın denemez. Anca hain denir.
Aydın halkının okumuş bilge evladıdır. İnanç ve karakter sahibidir. Aydın düşünen insandır. Hepsinden önemlisi gerçekte her zor şartlarda içinden geldiği topluma yararlı olur. Halkın iyiliği ve mutluluğu için fikir üreten fedakâr insanlardır.
Bazı gazeteciler veya gazeteci kimliği ile çıkarı için yağcılık yapanlar, ülke gerçeklerini ters yüz göstermek için satılık kalemleri ile yapmayacakları cambazlık yoktur.
Toplumumuzda ve bazı basın organlarında gerçekten ahlak erozyonu görülmektedir.
Ne mutlu Türküm diyemeyen bazı dönekler nerdeyse PKK avukatlığını yapıyorlar.
Sokrates’in şu meşhur sözünü tekrar hatırlatalım.”Devleti ya bilgeler yönetmeli ya da devleti yönetenler bilgili olmalıdır”.
İşte kendini bilge sanan halka tepeden bakan bu gazeteci bozmaları da çıkarlarından başka bu ülkeye verecek hiç bir şeyleri yoktur.
Bazı medya
Gerçekten görevini yapıyor.
(Basından)
Ne diyelim bir bilge kişinin sözü ile yazımı noktalayalım.
“Milletlerin tarihi, toplumu geliştirenlerle, bölen ve yıkanlarla doludur.”
Bu nedenle, ülkesini ve yurdunu her şeyin üstünde tutarak yazı yazan ve bu hususta çaba gösteren tüm gazetecilerin bayramları kutlu olsun.
TEŞEKKÜR
Değerli okurlar Fizik bölümü doktorunun havalesi ile Fizyoterapi bölümünde on gündür hareketler yaptırarak iyi olmam için gayret gösteren değerli fizyoterapist Sevilay Kaplan ve Hemşire Permin Oğuz kızıma çok teşekkür ederim.
Hastalara karşı gösterdikleri candan ve yakın ilgileri beni son derece mutlu etti.
Aydın Devlet hastanesi gerek yönetim olarak gerek personel olarak hastalara ellerinden gelen hizmeti vermektedir.
Hepsine bu güzel hizmetlerinden dolayı başarılarının devamlı olmasını diliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.