Ömer ERU
Türk şiiri
Şiir düz yazı ile anlatılamayan duygu ve düşüncelerin ses uyumları ile kulağa hoş gelecek biçimde oluşturulan dizelerle anlatılmasıdır. . Şiiri manzumeden ayırt etmek lazımdır. Manzumenin yüzeysel ve sıradan olmasına karşılık şiirin derinlik ve yoğunluk taşımasıdır. Şiirde ölçü ve uyak en belirgin özelliğidir. Ancak şiirde bunun şart olmadığı son 20.yüzyılda yazılan şiirlerde ölçü ve uyak olmadan da şiirin yazılabileceğini göstermiştir.
Bu devrede Mehmet Emin Yurdakul ve Rıza Tevfik Bölükbaşı hece vezniyle yazdılar. Servet-i Fünunculardan Cenap Şahabettin ve Hüseyin Siret Özsever daha çok sembolizmin etkisinde yazdılar. Bunlar Mehmet Emin Yurdakul’un ve Rıza Tevfik’in zıt görüşündeydiler. Rıza Tevfik ve Mehmet Emin Yurdakul daha memleketçi ve halkçı şiirler yazdılar. Daha sonra fecri Ati topluluğu görülür. Emin Bülent Serdaroğlu, Mehmet Behçet Yazar, Azıl Ahmet Aykaç, Ali Canip yöntem bir dergi etrafında toplandılar. Sanatı şahsi olarak ele alıyorlardı. Bu arada Ziya Gökalp’i görürüz. Şiirlerini didaktik olarak, sade ve halkın anlayacağı bir dille yazdı. Şiirlerinde Türkçülük düşüncelerini işledi. Özellikle Kuvvay i Milliye ruhunun canlanmasına yönelik fikirler ileri sürdü. Böylece Ziya Gökalp’ten sonra Milli Edebiyat Akımı başladı. Enis Behiç Koryürek, Halit Fahri Ozansoy,Yusuf Ziya Ortaç, Faruk Nafiz Çamlıbel bu akımın içinde görülürler. Şiirlerini Hece vezni ile yazdılar Bu yüzden bunlara Hecenin beş şairi denir. Beş hececiler konuşan güzel Türkçeyi yazı diline geçirdiler.
Bu süreçte Yahya Kemal Bayatlı ve Ahmet Haşim de çağdaş şiirin yazılmasında öncülük ettiler. İki şairde geleneksel şiir anlayışımızı batı tarzı şiir yazma anlayışı ile birleştirdiler. Ahmet Haşim daha çok Fransız anlatımından etkilenerek şiirler yazdı. Bunlardan sonra Nazım Hikmet ve Necip Fazıl Kısakürek gelir. Nazım Hikmet şiir yazmada biraz daha serbesttir. Her türlü konu şiirin konusu olabilmektedir. Necip Fazıl, Nazım’ın aksi konularda şiir yazmasına rağmen hecenin kalıplarını genişletmiştir. Her alanda eser verdi. Eserlerinde madde, ruh, evren gibi konuları işledi. Çağdaş yaşamı dini düşüncelerle yoğurdu, sanatı ve eserlerini bu düşüncenin etkisiyle verdi.
Nazım Hikmet’ten sonra serbest vezinle yazan şairlerimizden birisi de Ercüment Behzat Ay’dır. Ancak bu şairimiz toplumcu şiir yerine batının gerçeküstü akımının etkisiyle eserler vermiştir.
Ahmet Muhip Dranas, Ziya Osman Saba ve Cahit Sıtkı Tarancı da sonradan Necip Fazıl’ı örnek alan eserler verdiler. Daha sonra Faruk Nafiz Çamlıbel, Ahmet kutsi Tecer, Kemaletin Kamu Behçet Kemal Çağlar da hece vezni ile şiir yazdılar.
Hasan İzlettin Dinamo, Rıfat Ilgaz, Cahit Irgat,Vedat Türkali, Enver Gökçe, Arif Damar, Ahmet Arif Suat Taşer gibi şairlerimiz yeniden toplumcu anlayışla şiirler yazdılar.
Bu arada garip akımını görmekteyiz. Orhan Veli, Melih Cevdet ve Oktay Rıfat bu akımın içinde yer alırlar. Garip adında bir kitap çıkarırlar Şiirde ölçüye karşıdırlar. Daha sonra kırk kuşağı şairlerini görmekteyiz. Bunlar garip akımını da benimsemişlerdir. Bedri rahmi ve Behçet Necatigil ,Cahit Kulebi, Ceyhun Atıf Kansu, Sabahattin Kudret Aksak, Salah Birsel, Necati Cumalı, bu şairlerimizdendir. Bu şairlerimiz kent insanlarının yaşantısını, Anadolu insanının yaşantısını işlerler. Bedri Rahmi halk şiiri türünü benimser. Necati Cumalı şiirlerini garip şiirinin de anlayışıyla toplumsal konularda yazar.
Fazıl Hüsnü Dağlarca ise kimsenin etkisinde kalmaz tamamen kendine özgü şiirler yazar. Bu arada Atilla İlhan çok zengin kelime dünyası ile belli imgeleri vurgulayarak başarılı şiirler yazar. Özdemir Asaf kısa şiir yazar. Kelime oyunları yapar.
Bu arada Can yüceli görürüz. Siyasal konuları içeren şiirler yazar.
Garip şiirine tepki olarak ellili yıllarda ikinci yeni akımı ortaya çıkar. İkinci yeni sözü, daha çok 1950 yılına kadar en iyi çağını yaşayan yeni şiirden sonra şiirleriyle onlardan ayrılan ozanları içine alır.Turgut Uyar, Edip Cansever, Cemal Süreyya, Ece Ayhan, Ülkü Tamer, Oktay Rıfat bu akımın içindekilere örnek gösterilebilir. Muzaffer Erdost’un adını koyduğu bu akım mısra ve imge ustalığına önem verir. Bu akımda yer alan şairlerimiz özellikle 1960 ihtilalinin getirdiği özgürlük ortamından da yararlanarak eserlerinde toplumcu konulara ağırlık verdiler. 60 kuşağı şairlerinden Egemen Berköz, şiir geleneğini sürdürdü. Ataol Behramoğlu ilerici düşünceleri şiirlerinde kullanmaya başladı. İsmet Özel önce sol düşünceye dayanan şiirler yazdı ancak daha sonra dini düşünceye dayanan şiirler yazmaya başladı. Refik Durbaş yoksul insanların çalışan insanların yaşantılarını şiirlerinde işlemeye başladı.
Daha sonra Nihat Behram, Ahmet Telli ,İsmail Uyaroğlu siyasi şiirler yazmaya başladılar. Enis Batur,lale Müldür, Mehmet Taner gibi şairler modern şiir anlayışıyla şiir yazdılar. Erdem Beyazıt, Arif Ay, Ebubekir Eroğlu daha çok dini düşünceye bağlı kalarak Necip Fazıl kısakürek şiirleri örneğinde olduğu gibi şiirler yazmaya başladılar.
1960 yılından sonra Dünyada bazı ülkelerde gençlik hareketleri dalga dalga yayılmaya başladı. Dünyada bu gençlik hareketleri yayılırken ülkemizde de 27 Mayıs 1960 askeri bir ihtilalle Demokrat Parti iktidarına el konmasıyla özgür bir ortam oluştu. Düşünce sanat ortamı yaratıldı. Çeviriler yapılmaya başlandı. Yayın hayatına bir canlılık geldi. Kitlelerde örgütlenmeler başladı. Bu demokratik örgütler geniş halk kitleleri ile iletişim kurdular. Geniş kitleleri varmak, onlarla kucaklaşmak ön planda tutulmaya başlandı. Yani kültür yaşantımıza ve sanatsal faaliyetlere toplumculuk anlayışı hakim olmaya başlandı. Artık sanat, sanatçı, sanat ve sanatçının işlevinin ne olması gerektiği,tartışılmaya ve belli bir konuma oturtulmaya başlandı.
1960 yılından sonra yazılan şiirlerde ulusalcılık esas alındı Yazılan şiirler artık gerçeklik üzerine inşa edilmeye başlandı. Yeni oluşum aranırken eski anlayışlar da rededilmedi. Yeni bir anlayışla hareket edilirken işin içine düşünce de katılarak yeni bir senteze ulaşmaya çalıştılar. Artık insanların içine karışan onların sorunlarını kendi sorunları sayan,neden sonuç ilişkilerin arayan.sorgulayan bir sanatçı ortaya çıktı.
1970’lerden sonra şiir yaşantımızda farklı eğilimler yöntemler savunan istediği gibi her konuda yazan kendini belli bir anlayışla kısıtlamayan sanatçılar görülür. Şiir bu özgür deniz de yüzmeye başlar. Sanatçılar belli dergilerin etrafında toplanarak şiirlerini yazmayı sürdürürler. Ancak belli kurallara tabi olmama, aşırı serbestlik de şiirde zamanımızda enflasyon yaratmaktadır. Şairlerimiz arasında kuşak kavramı ortadan kalkmıştır. Belki de 1960’lardan sonra başlayan özgürlük başlangıcı ve arayışı hala devam ediyordur.. Artık yazılan son dönem şiirlere çağdaş şiir demek gerekmektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.