Ahmet KELEŞOĞLU
Soyut resim sergisi (Non-Figüratif)
Sergi salonlarının birinde yaşanmış anlaşma sıkıntısının da beraberinde getirdiği içinden çıkılmaz anlar;
Yine resim ve buna benzer diğer görsel sanatlar ile Kültür Sanat alanında çalıştığım yıllardan biriydi.
Amatör resim çalışmalarının yoğun olduğu ama profesyonel çalışmalarında azımsanmayacak sayıda sergilenip kamuya sunulduğu aktif çalışma yıllarıydı.
Öyle çalışmalar içindeydik ki; Kasketli köylünün de, 14 yaşındaki bir öğrencinin de sıradışı resim sergilerine şahit olduğumuz marjinal zamanlardı.
Sergi salonlarımız kamuya açıktı. Hemen herkesin, izleyip yorum yapma şansı vardı.
Her ne kadar eleştirilere açık olunsa bile, diyaloglara müdahalenin zor olduğu dakikalar da yaşanmıyor değildi.
Serginin ev sahibinin bazı riskleri göze aldığı, içinden çıkılmaz çatışmalarla karşı karşıya kalınan zamanlarda hiç eksik olmazdı.
Çünkü serginin ev sahibi kamuya açık bir alanda sergisini sunmuştu. Bu sunumun getirdiği tüm eleştirileri önceden kabul etmiş hesaplamış olmalıydı. Sergi salonunun kapısında resimden anlamayanlar giremez yazmıyordu. Eleştirilerin altından kalkamayacak durumda iseniz sergiyi açmayacaksınız. Ya da kendinize bir çeki düzen vererek eleştirileri makul karşılayacaksınız. Sinirlilik hali ve agresif görüntü vermek hiç bir zaman hoş karşılanmaz.
Resim yapan kişilere ne denir?
Ressam mı, yoksa resim sanatçısı mı?
Bu ayrımı yapmak oldukça zordur.
İlgi alanı resim olan kişiler, kendilerine ressam denilmesinden hoşnut olurlar.
Ancak bu ne kadar doğrudur?
Bu yargı, kişiler arasında farklılıklar gösterir mi?
Hak etmediği halde ressam yakıştırması yaptığınızda ve bu davranışı iltifat ederek süslediğinizde, o dakikadan sonra işiniz zorlaşabilir mi?
İltifat ettiğinize pişman olabilirsiniz. Artık daha dikkatli olmalısınız.
Nasıl mı?:
Bu aşamadan sonra mikrofonu kaptırmış, inisiyatifi ünvanının ne olduğunu tam belirleyemediğiniz kişiye bırakmışsınız demektir.
Bu aşamadan sonra sanatçıyı anlamak için daha fazla efor sarf etmeniz gerektiğini göreceksiniz.
Artık sanatçı diye adlandırdığınız kişinin penceresinde sizin için bir esaret başlamıştır.
Bu andan sonra her şey kontrol dışıdır. Ne yaparsanız yapın geri dönüşü olmayan bir yola girmiş, konuşmalarınızı başlangıç seviyesine çekemezsiniz.
Konu nedir?
Önce bunu anlamak gerekmektedir.
Ressam diye paye verdiğiniz kişinin bedeni, hangi duvarlara çarpıp geri dönüyordur?
Ruhu bu karmaşaya nasıl izin veriyordur?
Artık ortama bilinmez, anlaşılmaz bir durum hakimdir.
Çünkü kontrol sizden çıkmış sanatçı diye adlandırdığınız kişinin duygu selinde kendisine yer bulmuştur.
Siz bu aşamadan sonra, zaten kolayca anlayamadığınız eserleri (Soyut Sanat) içinizde dahada derinleştirip çıkmaza girersiniz. Eserlerle ilgili bir soru sorduğunuzda, neler duyacaksınız neler.
"Ya nasıl olur karşımızda anlaşılmaz bir sürü çizgi var." "Resmin karşısında, bir resme bakan, bir de birbirine bakan insanlar var."
Amaç şaşkınlık yaratmak mıdır? Yoksa bu bir şaşırtmaca oyunu mudur?
Bunu bilmek insanların hakkı olabilir.
Eserin sahibi sanatıyla ilgili konuşmaya başlayınca şaşkınlığınız iki kat artacaktır.
İçinizden sanatçıya; Nereye bakıp konuşuyorsunuz, şu an ne yaşıyorsunuz. Der durursunuz.
Bu saatten sonra, kendinizi etkisiz vasıfsız, varolan ve yaşanan canlı ortamın içinde hayalet gibi hissedersiniz.
Anlaşılmazlıklar üzerine başlayan kurgu, karşı tarafın içindeki yüksek ego, sizi refüjün dışına atmıştır. Bu dakikadan sonra konuşamaz, cümle kuramaz, ve diyalog sıkıntısına girersiniz. Hatta zaman zaman kendinizi suçlayabilirsiniz.
Konuşmalar farklı, diyaloglar farklı, bakışlar farklı, ortam ise çok farklıdır attık.
Yabancılaşma başlamış ve yediğiniz fırça darbeleri sizi ortamdan uzaklaştırmıştır.
Sergiye giderken yaşadığınız heyecan, çıkışta kabusa dönmüştür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.