Nevzat ARSLAN
Şeytanın bile adaleti var!
Bize gerçekle yarı karanlık arası küçüklüğümüzde, ibretlik bir hikaye anlatılırdı. Yazması bizden, okuması sizden... Çıkrıkalan, bizim köyün batı ucunun bir mahallesiydi. Göç sonucu günümüzde yok olmuştur. Çıkrıkalanlı Koca Mehmet, 1800’lü yılların sonunda dünyaya gelmiştir.
Bir gün Koca Mehmet, değirmende öğüttüğü ununu atına yükler, evine dönmektedir. Alhan köy mezarlığındaki musluktan (sebil) su içerek şükür çeker. Mezarlık duvarındaki beyaz kedi “miyav, mırnav” dedikçe at ürkmekte, İhtiyar adam kediye “pist” dedikçe kedi de daha fazla bağırmakta, sonunda attığı taşla kedi miyavlayarak kaybolur. Atının bozulan yükünü düzeltir, tekrar yola koyulur.
Yenipazar’a bağlı Dereköy’ün içinden geçtikten sonra Çıkrıkalan Mahallesinin alt yamacındaki pınardan atını sulamak istediğinde yolda yatan iri bir çoban köpeği yol vermez, üç-dört kez “hoşt” diyen ihtiyar elindeki sopayı köpeğe indirdiğinde köpek havlayarak, topallayarak, sızlanarak kaybolur. Atını sulayan ihtiyar yorgun argın eve döner.
Geceleyin bir ün ile uyanır Koca Mehmet.
Kapıda askere benzeyen kısa boylu, kırık kelimelerle konuşan İki kişi kollarına girip konuşmadan doğruca gündoğandaki Kocasu Deresinin aşağılarında ıssız bir yere götürürler. Buraları avucunun içi gibi bilen ihtiyar, böyle bir kalabalığı bırakın burada, ömründe bile görmemiş, şaşkınlık ve korku içindedir.
Çınar ağacının dibinde oturan birisi seslenir;
“Suçluyu getirin.”
İhtiyarcık bu adamın karşısına sürüklenir. Yanda yorgan içinde birisi inlemektedir.
“Ey ihtiyar fani! Sen bizim kıza taş atmışsın.”
Beyaz bir kedi gelir, Alhan mezarlık duvarında atını ürküten kedidir. Kedi silkinir, genç bir kıza dönüşür, ayağındaki morluğu gösterir.
İhtiyar adam cevaplar,
“Atımı ürküttü, pist dedim, gitmeyince bir taş fırlattım.”
Kıza dönülür. Kız doğrular ama yaraladı dese de bir asker taşlayarak kadını kovalar.
“Ey ihtiyar fani! Sen bizim topal şeytanı sopa ile yaralamışsın.”
Adam korkmaya başlamıştır. Yorganın içinden çeşme başında gördüğü köpek avaz avaz sızlanarak insana dönüşür.
“Efendim, atımı sulamak istedim. 3-4 kez hoşt dedim, çekilmeyince sopamı fırlattım.” Köpeğe dönülür,
“Sana hoşt dediğinde uzaklaşmadığın doğru mu?”
“Doğru amma…”
İki kişi topal şeytanı sopalarla dövmeye başlamışlardı ki,
Çınara yaslanmış oturan hâkim telaşla seslenir.
“Suçlu zannettik amma suçun yok. Evine tez bırakın, az sonra ibibikler ötecek.”
Bir anda şafak atmış. Bir de bakar ki tan vaktinde Kocasu Deresinde tek başınadır. Rüya mı, hayal mi derken evinin önündedir.
Üç ay hasta olur, yatağından kalkamaz.
Bir süre sonra, mahallede tarla anı, hayvan damı nedeniyle yolu kadıya düşer. Başına gelmedik kalmaz. İhtiyar Koca Mehmet; ara ara dalar gider ve sık sık söylenir olmuş...
“Şeytanın bile bir adaleti var…”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.