Orhan ERDEM
Sessiz gemi
“Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.”
Yahya Kemal’in ‘Sessiz Gemi’ şiiri insanın son yolculuğu olan ölümü anlatıyor, böyle biliriz. Edebiyat öğretmenlerimiz bu şiiri ölüm temalı olarak yorumlarlar. Türk Edebiyatı’nda insanın, dünyaya ve dostlarına vedasını bu kadar güzel anlatan bir şiir yoktur sanırım. Biz bu şiiri dünyaya veda şiiri olarak öğrendik, anladık ve yorumladık. Oysa durum çok farklıymış.
Osman Bağcıgil ‘Ela Gözlü Pars Celile’ isimli romanında bu şiirin yazılışına vesile olan olay ve iradeyi şöyle anlatır.
Yahya Kemal ile Celile arasında büyük bir aşk yaşanıyor, Celile Büyükada’da Yahya Kemal ile beraber yaşar. Celile Nazım Hikmet’in annesidir. Nazım, Bahriye Mektebi’nde okumaktadır, 13 yaşındadır.
Yahya Kemal, Bahriye Mektebi’nde Edebiyat Hocasıdır. Celile ile arasındaki aşk, Bahriye Mektebinde çalkalanır. Yahya Kemal rahatsızlanır ve birkaç gün okula gelemez. Rahatsızlığı geçtiğinde bir gün okulun haşarı öğrencisi Necip Fazıl, derste hocası Yahya Kemal’e ‘Hocam kibrit suyu içerek intihar ettiğinizi duyduk, bu duruma çok üzüldük’ demiş. Hocasının aşk acısı çektiğinin okulda bilindiğini alaycı bir ifade ile dile getirmiştir. Necip Fazıl bu kabul edilmez disiplin suçunu ‘kodes’ denilen tahta bir dolaba kilitlenerek çekecektir.
Yahya Kemal kendisini karşılamaya gelmiş olan Celile’ye, daha vapurdan iner inmez ve panik içinde Bahriye Mektebi’nde neler olduğunu anlatır. İlişkilerinin Nazım’ın kulağına da gitmiş olabileceğinden fena halde korkmuştur. Şair ‘ne yapacağız Celile’ deyip tekrarlayıp duruyordu.
Celile ne kadar cesur, boyun eğmez, aldırmazsa Kemal o kadar korkak bir kişiliğe sahipti. Celile çok uğraştıysa da Kemal’i teskin edemedi. Celile çareyi ‘sen sakinleşene kadar ben babamı ziyaret edeyim’ diyerek, kalkmaya hazırlanan vapura doğru yürümekte buldu. Kemal olduğu yerde çakılıp kalmış, sevgilisinin gidişini bir kopuş gibi algılamıştır.
Şehir hatları vapurunun uzaklaşışını, uzunca bir süre acı içinde izledi. Soğuk iliklerine kadar işleyip titremeye başlayınca, her zaman oturduğu denize nazır çayhaneye gitti, her zaman oturduğu masaya çantasını koydu, kalemini ve şiirlerini yazdığı defteri çıkarttı. Önce başlığı yazdı; “Sessiz Gemi” arkası sel gibi gelecekti.
Şair şanslıydı şiirinde yaşadığı gibi olmayacak sevilmiş ve seven nafile beklemeyecekti.
Nazım’ın annesi Celile dünya çapında ressam, Avrupa çapında piyanist paşa torunu, paşa kayınpederli, entelektüel bir ailenin kızıdır.
Türk edebiyatına bu harika şiirin yazılmasına vesile olan aşkına saygı duyuyoruz.
SESSİZ GEMİ
Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
***
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol.
***
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli,
***
Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.
***
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.
***
Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.