Metin AKOĞLU
Rusya ile NATO savaşı kaçınılmaz mı?
2 Mayıs 2022 tarihinde yayınlanmış olan yazımda; “Rusya, Bulgaristan’a komşu olur mu?” demişiz.
Moldova sınırları içinde yer alan, Transdinyester bölgesi ile ilgili sorunu ele almıştım.
Tarih, şöyle diyor:
Eski Sovyet ülkeleri ya da Rus politik tabiriyle Yakın Çevre; Sovyetler Birliği'nin Aralık 1991 tarihinde dağılması sonucu ortaya çıkan 15 bağımsız ülkedir. Bunlardan en büyüğü ve gelişmiş olan Rusya Federasyonudur. İlk olarak 11 Mart 1990 tarihinde Litvanya bağımsızlığını ilan etmiş olup bunu daha sonra Ağustos 1991'de Estonya ve Letonya takip etti. Daha sonra geriye kalan 12 cumhuriyet ayrıldı. Aynı yıl bu 12 devlet “Bağımsız Devletler Topluluğu'nu” (BDT)kurdu ve Ermenistan, Rusya, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan (KGAÖ) “Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’ne”, Baltık ülkeleri ise NATO ve Avrupa Birliği'ne katıldı.
İlerleyen yıllarda önce Türkmenistan, 2009’da Gürcistan, 2014’de de Ukrayna BDT’den ayrıldı ve BDT sistemi, 9 ülkeyle yoluna devam ediyorlar.
Bu ülkeleri hatırlayacak olursak
Rusya Federasyonu,
Baltık ülkeleri: Estonya, Letonya, Litvanya
Doğu Orta Avrupa: Beyaz Rusya, Moldova, Ukrayna
Güney Kafkasya: Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan
Orta Asya: Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistan
Yukarıdaki ülkeler, bağımsızlıklarını elde ettiler ama 70 yıl birlikte yaşamanın getirmiş olduğu derin bağımlılıklar yaratılmış, düğümler atılmış, kazıklar çakılmış veya tesis edilmiş; evlilikler, mülkiyetler, iş kurmalar;
Her ülkede, her ülkeden insanlar halen yaşıyorlar. Ukrayna’da 8 milyon, 10 milyonluk Azerbaycan’da 400 bin, 20 milyonluk Kazakistan’da 3,5 milyon Rus vatandaşı yaşıyor.
Ukrayna’daki Rus nüfus yoğunluğu, doğu ve güney bölgelerinde toplanmıştır. Dinyeper nehrinin batısında çok az Rus yaşamaktadır. Savaş başlamadan önce Kırım ve Dombas ile sınırlı olan tartışmalı topraklara her gün bir yenisi ekleniyor. Rusya’nın, Herson ve Mariupol’u ele geçirdiğini, Harkov’da durumun henüz ortada olduğunu görüyoruz.
Ruslar, Moldova hududuna paralel bir şeritte bulunan Transdinyester konusunu yeniden tartışmaya açtılar.
Eski Sovyet coğrafyasında, Karabağ gibi zaman ayarlı bomba potansiyelinin ne kadar çok olduğunu görüyoruz.
Dikkat ederseniz Odessa telaffuz edilmiyor ama ajanda da olduğunu anlayan anlıyor. Herson’dan Transdinyester’e yol açarsanız veya yaparsanız, Odessa’yı da karadan kuşatmış olursunuz.
Tek bir anne figürü içerisinde iç içe yerleştirilmiş, çoklu oyuncak bebeklere ne deniyordu?
Rusya-Ukrayna savaşında iki ay geride kalırken gözler, eski Sovyet topraklarındaki bir başka zaman ayarlı bombaya çevrildi.
Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra, bir dönem yaşanan çatışmalar nedeniyle çok konuşulan ama sonra unutulan sorunun adı Transdinyester. Burası bağımsızlık rüzgarlarının estiği 1992 yılında çatısı altında yer aldığı Moldova’dan tek yanlı olarak ayrılmış bir bölge. Ukraynalılar, Ruslar ve Moldovalıların yaşadığı Transdinyester yıllardır Rusya'nın maddi desteğiyle ayakta duruyor. Dinyester Nehri ile Moldova-Ukrayna sınırı arasındaki bölgede yer alan Transdinyester ’de iki bin kişilik bir Rus askeri gücü de bulunuyor. Transdinyester ’in bağımsızlık kararını sadece Güney Osetya, Abhazya ve Karabağlı Ermeniler tanımıştı. Birleşmiş Milletler ’in Moldova'nın bir parçası olarak kabul ettiği bölgede Transdinyester rublesi geçiyor, Rusça resmi dili statüsünde bulunuyor.
Yaklaşık 500 bin nüfusun yaşadığı Transdinyester ‘de 200 bin Rus pasaportlu insan yaşamaktadır.
Yıllardır unutulan Transdinyester sorununun aniden gündeme gelmesinin nedeni ise Rusya’nın Ukrayna’nın Doğu ve Güney bölgeleri üzerinde tam hakimiyet kurmayı amaçladığını ve bunun Transdinyester bölgesindeki Rusça konuşan halka ulaşma hedefi…
Kırım’ın ilhakından sonra Dombas bölgesinde ilan edilen Luhansk ve Donetsk Cumhuriyetleriyle yetinilmeyeceği ortada:
Rus ordusunun Ukrayna’daki savaşın ikinci aşamadaki görevinin, Harkov-Donbas-Mariupol-Herson-Odessa’yı almak, tam kontrolü sağlamak ve Moldova sınırları içerisindeki Transdinyester’e erişim olduğunu söyleyebiliriz.
Bu senaryonun gerçekleşmesi bir olasılık olarak önümüzde duruyor. Şayet gerçekleşirse, Rusların, Moldova seyahati için rezervasyonu hazır demektir.
Bu durumda da “Rusya, Bulgaristan’a komşu olur” demişiz.
Odessa’yı alan/almasına göz yumulan bir Rusya, Moldovya’yı 24 saatte geçerek Bulgaristan hududuna ulaşır.
Savaşın başlamasından bu yana iki yıl geride kaldı ve Rusya Federasyonu, önce Kırım’ı ve sonrasında da Ukrayna’nın Donetsk, Luhansk, Zoporijia, Mariupol ve Herson bölgelerini ilhak etiğini tüm dünyaya duyurdu.
Batı, bildiğiniz gibi silah sevkiyatları yapmaya devam ederken Makron, işi biraz daha ileriye götürerek parti liderleriyle yaptığı toplantıda, cephede Odessa ve Kiev yönünde ilerleme olması halinde Fransa, Ukrayna’ya asker yollayacağını söyledi ama Almanlar, Savunma Bakanlığındaki konuşmaların sızmasının mahcubiyetiyle bunu duymazdan geldiler.
Putin, “biz nükleer silahları müzeye koymak için yapmadık, Ukrayna’ya asker gönderirseniz nükleer silah kullanırım” tehdidinde bulundu.
Makron asker gönderme planımız yok diyerek geri atarken de Almanya’yı korkaklıkla suçladı.
Gördüğünüz gibi gerek Putin ve Medvedev; İngiltere, Almanya ve Fransa’ya yönelik nükleer tehditleri çok kolay söyler hale geldiler.
Bu söylemlerinin ışığında Rusya-Ukrayna savaşı, çok daha tehlikeli bir aşamaya geçmiş oldu.
Atı alan da yüzde 15 toprak kazanıp Ukrayna’yı böldü ve Dinyeper Nehrini sınır yaptı.
Söz konusu dört bölge, uluslararası hukuk açısından değilse de Moskova'ya göre "Rus toprağı" sayılacağı için Batı destekli Ukrayna'nın buralara düzenleyebileceği saldırılar, Rusya'ya yapılmış kabul edilecek. Rusya'nın nükleer doktrini, kendisinin ya da müttefiklerinin saldırıya uğraması halinde nükleer silah kullanılmasına olanak sağlıyor.
İki büyük savaş yaşamış olan Avrupalılar, endişeli bir bekleyiş içindeler. Putin’in nükleer açıklamasına bugüne kadar verilmiş en gerçekçi cevap, bir önceki Alman Şansölyesi Merkel tarafından verildi.
Putin'in, "Rusya kendisini savunmak için mevcut tüm araçları kullanabilir" açıklamasına değinen Merkel, “Putin'in sözlerinin ciddiye alınmasını gerektiğini” belirtmişti.
Avrupa’da Putin’i en iyi tanıyan siyasetçi kimdir sorusuna cevabım, Merkel’dir.
Almanya’nın Doğusu ‘nun da olduğu yıllarda birlikte mesai yapan insanlar!
Putin’in, bu iş bitti açıklaması ile ilhak edilen topraklarla yetinip yetinmeyeceğini, Zelenski ve Batı’nın izleyeceği politikalar belirleyecektir.
Marıupol’a açılan Odessa limanı inci gibi göz kamaştırıyor. Ukrayna için çok stratejik bir liman ve şehir; Batı, kışkırtmaya devam ederse eğer Odessa, en yakın Rus hedefi olarak görünüyor.
Transdinyester’e gitmek için Odesa’dan da yol yapılabilir…
Bu savaşın kazanını, şüphesiz ki Rusya ile birlikte ABD -İngiltere ikilisi olmuştur.
Rusya toprak kazanırken. ABD ve İngiltere de Avrupa’yı NATO çuvalının içine sığdırmayı başarmış ve “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşmiştir” diyen Makron da yenide çuvalın içine konulmuştur.
Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya giriş süreci bu hikâye ile başlatıldı ve başarıyla sonuçlandı ama bedelini de Ukraynalılar ödediler.
Rusya, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya alınmasıyla birlikte Baltık Denizinde yaşadığı sıkışmışlığı, başka yerlerden telafi etmeye çalışıyor/çalışacaktır.
24 Şubat 2024 günkü Hürriyet gazetesinde Savaş, Moldova’ya mı sıçrayacak başlıklı bir haber paylaşıldı.
“Ukrayna’ya komşu Moldova’nın Rusya yanlısı ayrılıkçı Transdinyester bölgesindeki parlamento, Kişinev yönetiminin ekonomik ambargosuna karşı Moskova’dan yardım talep etti.
Yerel ve Rus haber ajanslarına göre kararda, yetkililerin Rusya Federasyon Konseyi ve Devlet Duması’ndan Moldova’nın artan baskısı karşısında Transdinyester’i koruyacak önlemleri uygulamasını isteyeceği belirtildi.
Özellikle Ukrayna-Rusya savaşının başlamasının ardından Transdinyester ’deki yetkililerin Rusya’ya katılım talep edeceği ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in de bu talebi kabul edeceği öne sürülüyor.”
Sıcak gelişmelere açık bir konjonktürdeyiz.
An itibariyle Rusya ve Ukrayna’yı mutlu eden bir dış politika izleniyor ki milli menfaatlerimize de uyuyor.
Ancak hem içeride hem de dışarıda bu dengeli politikadan rahatsız olanlar var.
ABD ve Zelenski ile yapılan son görüşmelerde, Türkiye’den Ukrayna’ya daha çok SİHA verilmesi/satılması ile Baltık’ta olduğu gibi Karadeniz’den de kuşatma yapabilmek için Montrö’nün askıya alınması isteniyor.
Tarafını seç diyorlar!
ABD tarafında yer alarak Irak ve Suriye’de ne kazandığımız ortada;
Aynı sularda yıkanmanın alemi var mı?
ABD Başkanı seçim kazanacak diye Türkiye’yi cephe ülkesi yapmak, bu ülkeye yapılacak en büyük ihanettir.
Muhasebeyi iyi yapalım!
EDİTÖR NOTU:
Yazarımızın “Rusya, Bulgaristan’a komşu olur mu?” başlıklı yazısı için lütfen tıklayınız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.