Öğretmenim Çetin Yılmaz

İlkokul öğretmenlerimiz yaşamımızda iz bırakanlardandır…

Bizim dağ köyümüzde her gelen öğretmen bir yolunu bulup gitmeye kalkıştığından biz 5 yılda ortalama 5-6 öğretmende okumuştuk. Torpili olmayanı ise 2-3 yıl görev yapmak zorunda kalırdı. İlkokulda ilk iki yıl okuduğum rahmetli Veli Balcıoğlu öğretmenim, tayin olmasına rağmen lise yıllarıma kadar her sömestrde gelir beni çağırtır, derslerimi sorardı. Bize disiplinli, düzenli yaşamayı öğretti.

crtin-yilmaz.jpgİlkokul 3 ve 4. sınıfta öğretmenim Köşklü rahmetli Çetin Yılmaz idi. Köylümüzle güzel bağlar kuran öğretmenim bize Atatürk’ü sevdirdi, demokratlığı öğretti. Okulda öğrenci mahkemesi kuruldu. Her hafta mahkeme toplanır, suça göre bir ceza karşılığı vardı. Küfür eden sobayı yakacak şeklinde… Ben savcı idim. cezayı kendimiz verirdik. Çevre okullarda ses getirmişti.

Çevremdeki kimi gençlere bakıyorum, her şeyi bildiklerini zanneden ukalalar var. Oğlumdan küçükler, yaptıkları densizlikleri izliyoruz. Biz öğretmenimizden Fakir Baykurt’u, Yaşar Kemal’i, İnce Memed’i tanıdık. Eğitildik, kimsenin adamı olmamayı, onun bunun kılıcını sallamamayı, sürü halinde davranmamayı, biat etmemeyi öğrendik.   

Öğretmenlerin kitapları, özel eşyalarına denkti adeta o yıllarda. Öğretmen dediğin okuyup yazmalı, sazını çalmalı, türküsünü çığırmalı derdi Çetin öğretmenimiz. Köylüler ile öylesine güzel bağlar kurmuştu ki, köye bir hareket gelmişti. Her hafta okul bahçesine hazırlanan voleybol sahasında baklavasına, helvasına iddialı maçlar yapılırdı. Hep birlikte yüzük oyunu oynarlardı. Domuz avlarına katılmaktan geri kalmazdı.          

Bir 23 Nisan kutlamasında biz öğrencilerin oynadığı piyes sonrası köylülerin de bir oyun sahnelemesini istedi. Köydeki koca adamların kadın elbiseleri giyip, yüzlerini boyamaları, tüfekli zeybek ve zaptiye olmaları ile Yörüklerin geleneksel Arap oyununun sahnelenmesi gerçekleşti. Ertesi yıl yine biz çocukların piyesinden sonra heyecan içinde yeni bir oyun sergilemek için bekleyen babalarımızı görünce tarifsiz sevinç duyduk.

Sonuç öğretmen- köylü diyalogu…

Daha sonra, Dalama beldesine atanan Çetin Yılmaz hocamızı ardında acılı bir eş ve öksüz iki çocuk bırakarak katlettiler. Her andığımda içim sızlar.                             

Ah hocam!

**

Bir ara yazdığım yazıdan sonra geride iz bırakan satırlara dönelim…

Eylem Çetin Yılmaz kızımız, babasına yakışır çetin bir tavırla;
“Babamın bu hayatta bıraktığı en büyük miras siz ve sizin gibi düşünen insanlardır. Siz ve sizin gibi düşünen insanlar babamın mirasını yaşattıkça babam boşuna olmuş, öldürülmüş olmayacak. Bu dünyadan göçmüş olsa da bıraktığı değerler baki kalacak.” demektedir.

Oğul Mücahit Yılmaz kardeşimiz;

“Ben oğluyum…” diye başlayan satırlar ile içimizi burktu inanın.

Sevgili Bilge Balcı kardeşimiz de bir açıklama yapmıştı…

“Mekânı cennet olsun... Biliyor musun Nevzat ağabey ben Aydın Tekstil İnsan kaynakları servisinde çalışırken eski hükümlü çalıştırma zorunluluğu gerekçesiyle eleman alıyorlardı ve bu öğretmenin katilini orda işe başlatmışlardı…  …Resmini görünce yazmak istedim...”

**

Köy yollarındaki öğretmenlere seslenmiştim;

Anadolu yollarında öğretmenler,

Kolunda gazetesi, kitabı,

Dudağında türküsü, ıslığı,

Omzunda dertli sazı,

Ve de gönlünde kara sevdası,

Anadolu Yollarındaki öğretmenler…

İşte o eli öpülesi eğitmenler,

Bir nesli bu günlere taşıyanlardır.

**

İlkokulda Enver Pekel, öğretmenimiz bize yaşamın zorluğunu ve ciddiyetini aktaranlardandır. Yaklaşık 45 yıldır köyümüzle bağını sürdürmektedir.

24 Kasım öğretmenler gününde bu vesile ile tüm öğretmenlerime saygılarımızı sunar, ellerinden öperim. Ebediyete göçenlere Allah’tan rahmet, yaşayanlara sağlıklı bir ömür dilerim.

24 Kasım Öğretmenler Günü kutlu olsun!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum