Şerif KUTLUDAĞ

Şerif KUTLUDAĞ

Milletlerin tarihi bir bütündür ayrıştırılamaz

Milletlerin tarihi bir bütündür!..

Bunu ulu bir çınar ağacın konumuna benzetebilirsiniz.

Sekiz yüz, dokuz yüz yaşındaki ulu ağaçlar nasıl ki toprağın içerisindeki kökleriyle, gövdesiyle ve uzaktan bakıldığında görkemli dallarıyla bir bütünse, milletlerin tarihi de ulu ağaçların konumuna benzer…

Türk milletinin tarihi 29 Ekim 1923 ile başlamaz: Türk milleti 100 yıllık bir millet değildir… 29 Ekim 1923, Gazi Mustafa Kemal önderliğinde kurulan son Türk devletimiz olan Türkiye Cumhuriyetimizin doğum tarihidir; devlet olarak dünyaya resmen ilan edildiği gündür…

Türk milletinin yüz yıl öncesini reddedenler ya da görmezden gelenlerin konumunu ulu ağaçlara bakıp da “Bu ağaç sadece dallarından ibaret “ diyenlerin konumuna benzetebilirsiniz…

Büyük Selçuklu Devleti’nin dağılmasıyla, Sultan Alpaslan komutasındaki Türk Ordusunun 26 Ağustos 1071’de Malazgirt’te Bizans ordusunu yenmesiyle kurulan Anadolu Selçuklu Devleti de bizimdir. Bu devletin yıkılmasıyla Anadolu’da kurulan Anadolu Beylikleri de bizimdir; 1299’da Söğüt’te bir beylik olarak kurulduğu halde kısa sürede büyüyerek, Asya, Avrupa ve Afrika’da egemenlik kurup Akdeniz’i bir Türk gölüne çeviren Osmanlı Devletimiz de bizimdir… 26 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz ve 30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Muharebesinin ardından yaşanan olayalar zinciriyle kavuştuğumuz Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz de bizimdir…

Vatan, devlet, millet, bayrak sevgileri bir şuurun göstergesidir… Bu şuurun da daha aileden başlayarak Millî Eğitim sürecinde verilmesi ve tamamlanması gerekir. Bu konudaki farklı söylemler ne yazık ki Türk tarihine bakışta faklı yaklaşımları da ortaya koymaktadır.

Bu bakışın kaynağında Batı dünyasının 20. Yüz yıl başında ulus devletler yapılanmasındaki görünürde geçmişi reddetme hastalığının bizdeki yansıması olarak görürüm ben. Çünkü Batı dünyasının kültür genlerini besleyen ana damarlar olarak Antik Yunan + Roma ile Hrıstiyanlık inancıdır. Böyle olmasaydı ABD, İsrail’in kökenleri Tevrat’a varan “Arz-ı Mevud” anlaşyışını desteklemezdi. İsrail’in Filistin halkına yaptığı zulme destek olmazdı.

Batı dünyasının geçmişte İngiltere öncülüğünde “Üzerinde güneş batmayan imparatorluk” anlayışıyla oluşturduğu dünyaya hakim olma anlayışının bayraktarlığını günümüzde ABD üstlenmiş bulunmaktadır.

Bu yapılanma içerisinde en büyük zararı gören devletin Osmanlı Devleti, en büyük sıkıntıları yaşayan milletin de Türk milleti olduğu gerçeğini unutmadan tarihe bir bütün olarak bakmamız gerektiğini hatırlatmak isterim değerli okurlarım…

Dünyada milletler tarihinde değişmeyen gerçek şudur: “Başka devletlerim merhametine sığınarak devlet olamazsınız!..” olursanız da Vatikan gibi, Lihtenştayn gibi, İsviçre vb gibi yapay devlet olursunuz…

Yahya Kemal Beyatlı“Süleymaniye’de Bayram Sabahı” şiirinde

…….

Taa Malazgirt ovasından yürüyen Türkoğlu

Bu nefer miydi? Derin gözleri yaşlarla dolu,

……

Derken Türk tarihine en azından Malazgirt’le başlayan Anadolu merkezli bin yıllık bir kapsama alanına taşır…

Tarihte bilinen ilk düzenli ordu birliklerinin Büyük Hun İmparatoru Mete Han tarafından MÖ 209 yılında kurulmuş olduğu bilinmektedir. Bu tarih aynı zamanda Türk Silahlı Kuvvetlerinin temelini oluşturan Kara Kuvvetlerinin de kuruluş tarihi olarak kabul edilmekte ve kutlanmakta; Türk Silahlı Kuvvetlerinin kuruluşu bile 2033 yıl önce olduğu resmen kabul edilmektedir.

ATATÜRK, “Türk nedir?” sorusuna şu cevabı verir:

““Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümid etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne 7 bin senelik, en aşağı, bir Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarları ile sallandı; beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurları ile yıkandı. O çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı; onları tabiatın babası tanıdı, onların oğlu oldu; Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir.”

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün böyle dediği yerde ben susarım ve sözün karşısında saygıyla eğilirim…

GÜL/AYDIN… SEVGİLERİMLE…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.