Koltuklar Ölene Kadar mıdır?

Ülkemizde özellikle meslek kuruluşlarında, ‘Ölene kadar başkanlık’ sistemi ve binlerce lirayı bulan yüksek maaş alma eskiden beri süregeliyor.

Artık bu dönem sona ermeli. İki yada üç dönem başkanlık yapanların, bir dönem ara vermeden yeniden aday olmaları engellenmeli.

Geçmiş yıllardan hatırlıyorum, AK Parti hükümeti bu konuda bir yasa teklifi hazırlamış, Meclis’te de kabul edilmişti. Ancak ölene kadar koltuk sahibi olmak isteğindekilerin imdadına CHP’li milletvekilleri yetişti ve Anayasa Mahkemesi başvuru üzerine yasayı iptal etti.

Sözüm sadece meslek kuruluşlarına değil elbette… Başta siyaset kurumu olmak üzere seçimle işbaşına gelen tüm yerlerde sınırlandırma olmalı düşüncesindeyim.

Sınırlandırma olmalı çünkü bir seçilmiş kişi aynı görevde uzun süre kalması  ardından o görevi artık gerektiği gibi yürütemez. Hayallerini ve heyecanını yitirmiştir. Bir başkan değiştiğinde, oradan nemalananlar, dolaylı dolaysız çalışanlar, çaycısına ve odacısına kadar hepsi etkilenir. Bu nedenle sizin koltuğunuzu bırakmamanız için var güçleri ile yanınızda yer alırlar. 

Makamından ayrılandan çok onlar üzülür.  Bir makamda çok uzun süre kalmanın, topluma yararından çok zararı vardır. Tek adamlık hevesi, bulunduğu makamı kendi malıymış gibi sahiplenerek, temsil ettiği kurumu kişiselleşmeler, sürekli aynı işi yapmanın verdiği uyuşukluk, makam kullanılarak, zaman içinde oluşan birtakım ticari oluşumlar savunulamaz.

Bu nedenlerden dolayı bir kişinin görevi ne olursa olsun uzun süre aynı makamda kalması son derece sakıncalıdır. Bu durum milletvekilliği, belediye başkanlığı için de geçerlidir. Neden aynı kişilerde ısrar ediliyor. O makamları dolduracak bilgi ve beceriye sahip kişiler yok mu? Mutlaka var…

Ama eğer yok deniyorsa bu iş zaten bitmiş demektir… Şu iyi bilinsin ki kimse vazgeçilmez değildir. Bir sorumlu çalıştığı süre içinde görevini layıkıyla yapsa da, diğer kişilere şans verilmemesi yanlıştır. Ömür boyu kimsenin yerinden kalkmaması, adeta o koltuklarının üstünde ölmek istemesi kadar yanlış bir davranış yoktur.

BAŞARI GÖRECELİDİR

Maalesef biz Türklerde istifa etme veya çekilme kültürü diye bir şey yok. Herkes kendinin başarılı olduğuna inanır. Temsil ettiği kurumun en tepesinde oturanında da en altta oturanında da durum böyledir. Örnek verecek olursak 30 Mart yerel seçimlerin üzerinden bir ay gibi kısa bir zaman geçti. Siz hiç seçimlerde ‘başarısız oldum’ diyene rastladınız mı?

Rastlayamazsınız… Çünkü kendilerince hepsi başarılıdırlar… Algı kargaşası yaratarak başarılı olduklarını öne sürerler. Onlar ‘dilin kemiği yok’ deyimini doğrularcasına konuşurlar. Aslında kendilerinin de tam anlamıyla inanmadığı başarıyı, topluma inandırmaya çalışırlar.

Oysa ‘Matematik yalan söylemez. Matematik rakamlarla konuşur dürüsttür, merttir, kokusuzdur…’ Matematiğe göre de başarısız oldukları gün gibi ortada duruyorken hala gözümüzün içine baka baka ‘başarılıyım’ diyenlere ‘kime göre başarılısın’ sorusu sorulmalıdır.

Evet biliyorum…Başarı, göreceli bir kavramdır, kişiye göre değişir. Sen de kendine göre başarılı olabilirsin ama koltuklar ölene kadar mıdır?

NOT: Yazarımızın yazılarını her cumartesi günü Milliyet gazetesinden de takip edebilirsiniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.