Mehmet EROĞLU
Kıvırtan kıvırtana
Daha fazlasına sahip olmak, ayrıcalıklı olmak, önemli mevkilere gelmek için her istediğini elde etmek ve yapmak, insanoğlunun bilinçaltı hırsıdır.
Amacına ulaşmak için ise; hemen her yöntemi, her aracı kullanır. Silahlardan daha etkili olanı ondan daha tesirli olan öldürücü olan, sözler ve yazılardır. O nedenle karar veren, konuşan veya yazan yalakalar esip gürleyerek kendini çok olağan üstü olarak görürler ve gösterirler.
Bilgi birikiminden, tarih bilincinden, gerçekler dünyasından uzak, devlet, millet, vatan, kültür kavramını kavrayamayanlar, kişisel çıkarları için her türlü biat ederler.
İnsanlar vardır, siyaseti bilimin emrine verirler!
Bazı İnsanlar vardır, nefesini ve kalemini hakkın ve doğruluğun emrinde kullanırlar.
İnsanlar vardır gücü, yetkiyi, serveti, bilgiyi; insana, topluma doğaya, evrene sunarlar.
Ama bazıları kimlik, kişilik, fikir değiştiren siyasetçiler, gazeteciler, sözde bürokratlar ülkemin en büyük talihsizliğidir. İlkesiz, yüzsüz, onursuz insanlar için önemli olan kişisel çıkarlarıdır.
Her insan aydın olamaz. Aydın, zalimlerin, soyguncuların, hainlerin çıkarcıların yanında değil, bildiklerinden asla taviz vermeyen bu doğrultuda mücadele eden onurlu olan kişilerdir.
Bazı rezillikleri yalanlarla bezeyip yücelten, buna karşılık bize bütün dünyada saygınlık kazandıran, aklımızı kullanıp onurlu insanlar olmamızı sağlayan Atatürk’ü aşağılayan âlim pozlu, ukalâ tavırlı zır cahilleri her gün halkın karşısına diken televizyon kanallarından ve gazetelerden gına geldi. Yükselen ahlaksızlık grafiğimiz kimin eseridir sanıyorsunuz? Cehalet tüm fenalıkların anasıdır. Biz de o anayı besleyip duruyor, onun tosuncuklarına oy veriyoruz.
Değerli okurlar daha önceleri Kıvırtma parası” diye bir yazı yazmıştım.
Yazımda Aydınımıza bir konferans vermeye gelen AKP Ankara Milletvekili Haluk Özdalga’dan bahsetmiştim.
Sayın Özdalga Aydın’da verdiği konferans da aynen şöyle diyordu. “Ben bu CHP ve solcuları çok iyi tanıyorum çünkü ben onların içinden geliyorum. Bunların bu ülkeye ve millete verecekleri hiçbir şey yok” Diye başlayıp CHP yüklendikçe yüklendi.
Haluk Özdalga, rahmetli Bülent Ecevit DSP’yi kurarken şu anda ismini hatırlayamadığım bir Konya milletvekili ve Haluk Özdalga da vardı. O zaman ateşli bir Ecevitçi olan Haluk Özdalga verdiği demeçte “Partiler tarlada kurulur fabrikada çalışan işçilerle kurulur. Yoksa otel lobilerinde kurulan partilerden bu ülkeye hayır gelmez” diyordu. Sonra bu tarlada fabrikalarda kurulan DSP’nin milletvekili oldu. Bu çok bilen sözde solcu olan Sayın Milletvekilimiz DSP’yi beğenmedi CHP’ye geçti. Bir Dönemde CHP milletvekili oldu.
CHP’yi de beğenmeyen Özdalga kapağı AKP’ye attı. İşte AKP milletvekili iken Aydınımızda yukarda anlattığım demeçleri verdi. AKP neferi ve hizmetkârı gibi çalıştı.
Bir diğer yurt ve millet sevdalısı da Ertuğrul Günay’dı. Bu değerli kıvırtanda daha önce CHP milletvekili ve CHP genel sekreterliğine kadar yükselen önemli biri idi. Bu kıvırtanda burayı beğenmeyince kapağı AKP’ye attı. Kendi açısından da iyi oldu. Kıvırttırmanın mükâfatını gördü. Hemen Kültür ve Turizm Bakanı oldu.
Ama AKP yetkililerin karşısında eli göğsünde hazır ol da duran bu iki kıymetli insan arkalarına bakmadan AKP’den kovuldular. Veya istedikleri ilgiyi göremeyince ayrılmak zorunda kaldılar.
Bir zamanlar Aydınımıza çok değerli İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu geldi. Basından öğrendiğime göre pek ilgi gösteren olmamış yaptığı toplantılar da yeterli kalabalıklar yokmuş.
Değerli okurlar Sayın Süleyman Soylu hepinizin bildiği gibi DP genel başkanı oldu. Genel başkan olduğu yıllarda Aydın’da yaptığı ateşli konuşmasında AKP söylemediğini bırakmıyordu.
Bunlardan en önemlilerinden biriside Sayın Devlet Bahçeli ’idi. Köklü bir geleneği ve milliyetçilerin partisi olan MHP, şu sıra AKP yamaması oldu. Herhalde barajın altında kalacağını anladığından bu yolu seçmiş olabilir. Ben MHP bu duruma düşmesine üzülüyorum. Çünkü MHP ve seçmen kitlesinin bu ülkeye verecekleri çok şey vardı.
Değerli okurlar inanın antik dönemler de bile bu kadar kıvırtan görmedim duymadım okumadım. Ne diyelim her şey sahibine göredir.
Erzurum’da Kültür ve Turizm İl Müdürü iken bir arkadaşım bana geçmişte yaşanmış bir hikâye anlattı. Hikâyenin konusu şu:
“Çok eski bir zamanda etkili ve yetkili bir şahıs Erzurum’a vali olarak atanır. Tabi bütün yetkiler kendisinde olduğundan şehirde büyük bir imar işlerine başlar. Her yeri yıkar yol ve imara açacağım diye fakir, fukaranın evleri başlarına yıkılır. Buna isyan eden halk çaresizlik içinde şehrin ileri gelen birisinin vararak dertlerini anlatırlar. Ağlar ve sızlanırlar. Şehrin önde gelen kişisi ağlayıp sızlananlara sorar. Bu yetkilinin ağzı var mı? Varsa merak etmeyin ben bunu hallederim” der.
Bunun üzerine şehrin ileri gelen kişisi o çok yetkili ve etkili olan valiyi ziyarete gider. Kendini tanıtıp hoş beşten sonra yetkiliye sorar.
“Efendim ben şu mahallede oturuyorum acaba benim meskenden de yol geçiyor mu?”
Yetkili şehrin planını çıkarıp inceledikten sonra “Evet sizin meskene de uğruyor” der.
Şehrin ileri geleni de “Efendim benim evin oraya gelince acaba şöyle kıvırttırsak olmaz mı?” diyerek yetkilinin masasına bir kese altın bırakır.
Yetkili hemen bu bir kese altını alır masasını gözüne atar. Şehrin ileri gelenine de “Tamam merak etme hallederiz” der.
Yetkili ve etkili akşam olur bir kese altını alır eve gider. Makamda sayamadığı altını evde saymaya başlar. Bu arada evin hanımı yanına gelir sorar. Bey bu saydığın ne parası” diye sorar. Yetkilide çok enteresan bir cevap verir. “Hanım bu para kıvırttırma parası” der.
Zamanımızda kıvırtmaya başlayan birisi önce CHP ve Kılıçdaroğlu’na veryansın edeceksin. Çünkü ağanın gözüne girmenin yolu bundan geçiyor.
O nedenle bugünlerde kıvırtan kıvırtana.
Değerli okurlar geçmişte Anavatan Partisi milletvekili ve vakıflardan sorumlu Devlet Bakanı olan Sayın Yüksel Yalova Aydın Adnan Menderes Üniversitesi İletişim Fakültesine dekan olmuş. Hayırlı olsun der başarılar dilerim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.