Şerif KUTLUDAĞ
“KAVLEN” 8. kez merhaba dedi okurlarına
KAVLEN, Sevgili Barış ÜNLÜ’nün Genel Yayın Yönetmeni olduğu üç ayda bir yayınlanan bir kültür edebiyat dergisi.
Yayına hazırlanan bir derginin bütün yazılarını ilk okuyan Eser İnceleme Ekibi adına Serap FİDANCI, bu sayıyı “HEP AYNI COŞKU” başlığı altında şu duygularla takdim ediyor okurlarına:
“Bir şair ne kadar küsmüşse güneşe, o kadar gökyüzü doldurur şiirlerine
….
Yine ve yeni bir sayıyla daha, belki bir kahveye,
Belki bir sohbete.
Belki de bir küçük vadeye,
En çok da herhangi bir an’ınıza eşlik edebilsin diye
İşte yeniden karşınızdayız ve aynı coşkuyla sizleri selamlıyoruz.”
. Nice yeni sayılarda buluşmak dileğiyle… Hep Aynı Coşku ile noktalayalım yazımızı: Derginin ön kapağında yer alan Mehmet Âkif ERSOY çizimi ile arka kapaktaki siyah beyaz bir zemini kaplayan “ACIMIZ Depremden daha BÜYÜK” yazının buluşması; anki Akif’in yaşadığı sıkıntılarla dolu Millî Mücadele sürecinin ardından kazanılan zaferle Türkiye Cumhuriyeti’ne kavuşulması misali, deprem acılarının ardından da devlet-millet elbirliğiyle güzel günlere kavuşacağımızın habercisi gibi geldi bana…
Derginin sayfalarını çevirince şu isimlerin kaleme aldığı, yazı ve şiirlerini okumanın heyecanı, huzuru ve mutluluğunu yaşıyor insan. Nasıl yaşanmasın ki!.. “Dergiler, Kültür edebiyatın sanat fidanlığıdır!” kabulünce yazarlarının tecrübe ve birikimlerine dayalı tespitleri yanında şairlerinin ilk kez yayınladıkları için ilk okurları olma ayrıcalığını yaşamanın duygularıyla doluyor insan…
İşte, kalemlerle yazı ya da şiirlerin başlıkları:
Cafer Tayya TAŞYÜREK: Özü Sözü Bir Adam: AKİF!.. “Şudur hayatta en beğendiğim meslek // Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek!” alıntısı yazı başlığının nelerden söz edeceğinin haberini veriyor bizlere.
Serhat YAHYAOĞLU: “Biliyor muydunuz?” Başlığı altında hayat çizgisinden örneklerle tanıtıyor Akif’i okurlarına:
“1893’te Baytar Mektebinin ilk mezunu ve 1.likle bitirdiğini, 20 yaşında Kur’an’ı hıfzettiğini, dört yıl baytarlık yaptığını, 1914’te Beyrut ve Berlin, 1915’te Riyad, Medine, Şam ve 1918’de Beyrut’a gittiğini, İstanbul, Balıkesir, Kastamonu ve Ankara camilerinde vaazlar verdiğini, İstiklal Marşının TBMM’de il okunduğunda Meclis Başkanlığı makamında Mustafa Kemal’in olduğunu, Safahat’ın bir ahlak eğitimi kitabı olduğunu, Ömrünün son üç yılında Kahire Üniversitesinde Türkçe hocalığı yaptığını bu yazıdan öğreniyoruz.
Şerif KUTLUDAĞ: “En UzunŞubat’ın Acılarına Şifa Olmasıdır Dileğimiz Mart’la Gelen Güzelliklerin” başlıklı yazısında, 6 Şubat 2023 günü Kahramanmaraş merkezli asrın felaketini oluşturan deprem acılarından, Mart ayıyla hayata umut, sevinç ve neşe katan cemreler, 12 Mart İstiklal Marşının kabulü, 18 Mart Çanakkale Deniz Savaşı ve Zaferi, 21 Mart Ergenekon/Nevruz Bayramıi Dünya Şiir Günü, Âşık Veysel’in ölüm yıldönümü vb olaylardan söze ederek okurlarını hayata yaşama sevinci vermeyi yeğlemiş.
Caner ARI: “Çabuk Yavaşla” başlıklı yazısında keyif almadan boşa geçen zaman israfına dikkat çekiyor.
Serap FİDANCI: “Zamansal”’da “Bazı Zamanlar biraz tarih kokmalı. // Birazı deniz kokarken, birazı gökyüzü kokmalı ……….” Diyor.
İlyas ARABACIOĞLU: “Esila’ya Mektup” ta şiirlerştirmiş duygularını.
Alperen DURUSU: “Şeb” başlıklı şiir sunmuş okurlarına.
Tülin ENSAR: “İstiklâl’in Karakter Heykeli” başlıklı yazısında “İstiklâl şâiri, dava adamı, veteriner…” diye tanıttığı yazısında Akif’a dair duygu ve tespitlerini paylaşmış.
Haldun ÖZTÜRK: “Deliren Unut” şiirinde “Unut çayın şekerini, sözlerin tat bulsun.” Mısrasıyla şiir tadı sunuvermiş okurlarına.
Sevda ÇİÇEK: “Aşk” başlıklı şiirinde evrensel bir temayı işleyivermiş.
Yahya ASLAN: “Maraş Depremi” şiirinde işlediği konuyu başlığında vermiş.
İbrahim KILIÇ: “Sır Sensin” öyküsünde aşkı işlemiş. “Her insan camdır. Aşk ise onun sırrıdr” dedirtir ihtiyar Selim amcaya.
Rojin AKTAŞ: “Sende Bulundum” şiirini ‘Bu dünyada kayboldum, sende bulundum’ mısrasıyla noktalar.
Sibel KAYA: “İstiklalimizin Marşı” şiirinde açıklar istiklale dair duygularını.
Merve SÖYLER: “Kadınlar” başlığıyla açıklar yazı içeriğini.
Semih ÖNGÜN: “Seyyah” ve “Neresindesin Aşkın?” şiirleriyle selamlar bizleri.
Özden Aşar COŞAR: Benim Gözümle Gezelim YUNANİSTAN” başlığıyla gezdirir okurlarını.
Feyza UÇAK : “Tablo Gezginleri-Gamze Aydeniz” ile “Her Kalp Kırılır-Colleen Hoover” yazılarıyla tanıtır okuduklarını.
Barış ÜNLÜ: “Deprem” başlıklı şiiriyle işler deprem acılarını bu sefer..
Belemir TOMAN: “Allah’a Güven” yazısını “Hz. Musa için denizi açan Allah, size de sayısız kapı açacaktır. Yeter ki inanın.” Diye noktalar.
Burak ŞENEL: “Âmine” başlıklı şiiriyle yer almış dergide.
Turgut GENÇ: “”Tarumar” da duygu sarmalıyla çıkar karşımıza.
Sena REÇBER: “Çok Güzelsin Abla” hikayesinde bir çingene kızına karşı içinden çelişkili duygular gelip geçerken küçük kızın “Çok güzelsin abla” deyişiyle kendisine hatırlattığı duyguları işlemiş.
Saime ÖZKAN: “Deprem mi, Kader mi?” başlığıyla sorgulamış deprem konusunu.
Selçuk ÜNLÜ: “Çizgi Roman Evreni” yazısında kadın kahramanlara az yer verilişini konu edinmiş.
Büşra TEKİN: “H/içlenmek” te içli duygular sunar bizlere.
Sude Nur DURMAZ: “Gelişimi Anımsa” başlığıyla sevgiliye seslenir.
Rabia KAÇMAZ: “Ağaçtan Kovulan Koala” yazısında videoda seyrettiği iki koala arasında tanık olduğu olaydan hareketle hayatı sorguluyor bir anlamda…
Ali ÖZÇELİK: “Kavgaşk Üzerine Mülahazalar Yahut Aşkavga Üzerine Tefekkürler” şiirsel yazısında aşk’ı konu edinmiş ve sorgulamış…
Gamze KANDEMİR: “Şuride” “Yılgın atlar, solgun yüzler. // Zamansız ayrılıklarla dolu ömür.” Diye başlamış şiirine…
Zühre Gül GEDİKLİ: “Kimdi Bu Nazım?” yazısında Nazım’ın aşk şiirleri ile sevdiği kadınları üzerine duygu ve düşüncelerini irdeliyor.
Bu son derece içerikli, kültür, sanat ve şiir kokulu dergi için Barış Ünlü ile onun şahsında Kavlen’e katkı koyan bütün takım arkadaşlarını ve yazılarıyla katkı koyan isimleri tek tek gönülden kutluyorum
HEP AYNI COŞKU
Bir şair ne kadar küsmüşse güneşe, o kadar gökyüzü doldurur şiirlerine.
Kalp kırdıkça gönül alır, gitmek istedikçe saplanır kalır.
Bir şâir düştüğü kadar kalkar şiirlerinde.
Eksildikçe çoğalır, çoğaldıkça azalır.
Bazı kelimeler, bazı dizeleri sevdiyse,
Hangi dizenin gelişi güzel olmaz şiire?
Ya da
Bir hece, bir ah etmediyse,
Hangi şiir, fütursuzca kıyabilir şâirine?
Bazı kelimeler bazı anlamlara gelmediğinde,
Kavuşamaz şâir şiirine.
İşte bu yüzdendir ki;
Şâir olmak kolay be Âdemoğlu.
Şiir olmak esaslı mesele…
Şiirlerine kavuşmuş şâirlere, şiir olabilmeniz dileğiyle…
Serap FİDANCI-ESER İNCELEME EKİBİ
GÜL/AYDIN… SEVGİLERİMLE…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.