Mehmet EROĞLU
Hoşgeldin 2016
Değerli okurlarım 2015 yılını acıları ve tatlıları ile geride bıraktık.
Şimdi istiyor ve diliyoruz ki 2016 yılı, 2015 den daha iyi ve güzel olsun. Ama görünen o ki 2016 yılı daha ilk günlerde bile karşımıza terör, yokluk, yoksulluk ve çaresizlik yılı olacak gibi görünüyor.
Değerli okurlar 13 yıllık AKP iktidarı ülkemi neredeyse bölünme aşamasına getirdi.
Çözüm süreci diye teröristler dağlardan şehir merkezlerine indi. Bazı bölücü yerel belediye başkanlarının da yardım ve destekleri ile mayın, patlayıcı ve hendekler kazarak Türk askerini ve polisine tuzaklar kurdular. Bu hendeklerin kapatılmasında birçok asker ve polisimiz şehit oldu. Şehit olmaya da devam ediyor. Bunların sorumlusu kim diye sorarsanız 13 yıldır iktidarda bulunan AKP iktidarıdır. 2002 yılında iktidara geldiğinde terör neredeyse sıfırlanmıştı.
Dışarıdan alınan telkinlerin de etkisiyle, kıymeti kendinden menkul fikir babalarının yönlendirmesi sonucu, sözde barışı getirme düşüncesiyle Çözüm Süreci adı altında “açılım süreci” de denen bir politika uygulamaya sokulmuştur.
Bu politikayı uygulamak için, devletin varlığı, bütünlüğü ve güvenliği konusunda, anayasal kurumlar içinde en hassas kurum olan TSK’nin, süreci engelleyebileceği ihtimaline karşı, sözde vesayeti kaldırma adı altında, daha önce kol kola yürüdükleri cemaatle birlikte kendi ideolojik düşüncelerinin önü açılacağı gerekçesi TSK etkisizleştirme girişimlerde bulunmuşlardır.
Çözüm süreci diye ülkeye en büyük kötülüğü yaptılar Toplumu analar ağlamasın sloganıyla uyutarak, devletin ve milletin bütünlüğünü ve güvenliğini tehlikeye atıldı.
Terör örgütünü ve Kürtçülük siyaseti yapanları memnun etmek suretiyle terör yapmalarından vazgeçeceklerini sanarak ve üç beş oy alma uğruna bu ülkenin kuruluş felsefesini yok saydılar.
Ümmetten millete geçişimizi sağlamak, bir bütün içinde tutmak, birlik ve beraberliğimizi güçlendirmek maksadıyla yüceltmeye çalıştığımız “Türk milleti olgusunu ve onun değerlerini ortadan kaldırmaya çalışmışlardır.
Türk Milletinin her bir ferdinin ulusal ve uluslararası kimliği olan “Türk ifadesini kaldırmaya çalıştılar bunu da kısmen başarmaları nedeniyle bırakın utanmayı övünç duydular
Türklüğü yok etmek için kampanyalar açarak taviz üstüne taviz vermişlerdir. Sözde barışı sağlama adına, yanlış üstüne yanlış yapmışlardır.
Bu çözüm sürecinde alan hâkimiyetini terör örgütüne terk ederek devlet otoritesini yok etmişlerdir.
Terörle barış yapmak bir gaflettir. Barış savaşan iki ülke arasında yapılır.
Diğer önemli bir hatada bölücü başı ile müzakere yapılıp onu meşrulaştırılması olmuştur..
Bu gidiş iyi bir gidiş değildir.
Ülkemde yaşayan bütün etnik unsurlarıyla ortak vatan, ortak tarih, ortak gelenek görenek, ortak kültür bütünlüğünü ifade eden Türk Milleti dediğimiz ülkem bölünüyor mu? Bin yıllık kardeşlik parçalanıyor mu?
Bölücülerle bu görüşmeleri yaparken kendilerince birde mazeret buluyorlardı. “Baldıran zehiri içsek de bu görüşmelere devam edeceğiz” diye
Büyük Filozof Sokrates “Dinsizlik ve gençleri yoldan çıkarmak” gibi mesnetsiz suçlarla yargılanıp ölüme mahkûm edilmiştir.
Filozof kimliğiyle tanınan Sokrates; “Kendini bil!” ilkesini savunmasıyla kendisinden sonra ki felsefeyi derinden etkilemiş o kadar ki, eski yunan felsefesini Sokrates öncesi ve sonrası iki döneme ayırmıştır.
“İncelenmemiş bir yaşam insan için yaşanmaya değmez” sözü, onun en unutulmaz sözlerinden birisidir.
Hâkim ve savcıların önerdiği hiç bir cezayı kabul etmeyen Sokrates’e baldıran zehri içilerek öldürülür.
Sokrates bilge, cesur ve dürüst bir insan olarak tarihe yön veren ender şahsiyetlerdendir.
Sayın Cumhurbaşkanı zamanın Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, Siirt Şehir Stadyumu'nda yaptığı konuşmada, İmralı çözüm sürecini kastederek:
“Bedeli ne olursa olsun baldıran zehri içmeyi göze alarak bu süreci sürdürüyoruz” diyerek, bir bakıma kendisini Sokrates ile özdeşleştiriyor.
Acaba öyle mi?
Sokrates; Siyasal iktidarların icraatlarını sorguluyor.
AKP Kendi icraatlarını sorgulayanlara kızıyor ve bertaraf ediyor.
Sokrates; Sanık durumunda olup, kendisini ve ahlaki değerlerini savunuyor.
Sokrates; Gençlere, olayları akıl ve mantık süzgecinden geçirmeyi ve sorgusuz sualsiz biat etmemeyi öğretiyor Onun savunması bütün dünya örnek olmuştur. İşte yok çözüm süreci yok baldıran zehri diyerek ülkeyi hendek törenine teslim ettiler.
Her gün vatan evlatlarının ana kuzularının cenazeleri gelirken AKP ülke ateş çemberinde iken hala başkanlık deyip duruyor.
Sahi CHP sözcüsü Sayın Haluk Koç, Başbakanla görüşüldükten sonra yaptığı açıklama sanki bu konuşan AKP sözcüsü mü? diye düşündüm.
AKP bence CHP oyun hazırlamakta yıllarca görüşüp bir sonuç alamadınız da nasıl 2 saat içinde ikna oldunuz.
CHP AYDIN İL KONGRESİ
Değerli okurlar CHP 27 Aralık 2015 tarihinde il başkanlığı seçimi vardı. Ben de basın mensubu olarak izledim. Bir ay önce yapılan merkez ilçe kongresinde Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun değişmesini ima edenler nasıl olduysa İl kongresinde hepsi Kılıçdaroğlu taraftarı oldular.
Bence çok çirkin olan bir olayda bir belediye başkanımız hakkında finansmanını kimin karşıladığı belli bir gazete başkan hakkında çirkin mesnetsiz asılsız ve seviyesiz bir yazı yazması. Ama sonradan araştırdığım da bu olay bu tertibi yapanların aleyhine olduğu görülüyor. Herkes eştiği bu çirkef kuyusuna bir gün kendisi düşer öylede olacak.
2016 yılı ülkemize ulusumuza hayırlı olsun. Etrafımızda bu kadar olumsuzluklar varken tanrı ülkemizi korusun.
HAKKI DOKUZLU VE “BİRLİKTEN KUVVET DOĞURAN BAŞKAN”
Sayın Hakkı Dokuzluyu 1978 yılından beri tanrım. Her zaman mülayim, cana yakın çalışkan insanlarla iyi ilişkiler içinde bulunmaya çalışan değerli bir insan.
Aynı mahallede ikamet ettiğimizden birbirimizle görüşür hal hatır sorardık. Rahmetli babası Hüseyin Dokuzlu’yla birbirimize çok benzediğimizden bana çok takılır ve bana saygı duyardı.
Bir gün evden çıktım çarşıya giderken bir vatandaş bana on kiloya yakın bir incir verdi.” Muhtar istediğin inciri getirdim dedi.”
“Ben incir falan istemedim, bu ne inciri? diye sordum.
“Sen Hananefendi mahalle muhtarı değil misin istediğin inciri getirdim”.
“Yok, ben muhtar değilim onun yeri falan yerde” diye muhtarlık bürosunu gösterdim.
Bu olayı Sayın Hakkı Dokuzlu’ya anlattım.
Dokuzlu” Mehmet amca sen ne biçim Kayserilisin inciri alacaktın oğlum git dükkândan çocuklardan parasını al diyecekten bize gelince babamız almış diye parasını verirdik”.
Yok “Sonrada Mehmet Amca bizi dolandırdı dersin” diye şaka ve espri yaptık.
Sayın Dokuzlu 2009 yılının ocak ayında yapılan bir seçimle Aydın Ticaret Odası başkanlığına seçildi. Bence ticaret odası başkanı olmak önemliydi. Çünkü Aydın ticaretine yön veren bir kuruluştu.
Ben Sayın dokuzlu ile bir kurum başkanı olması nedeniyle resmi olmak istedim ama o eski durum ne ise aynı şekilde devam etti. Hatta benimle samimiyetini daha da ileri götürdü.
1978 yılından beri Aydın Ticaret Odası’nın nasıl çalıştığını ne işler yaptığını pek bilmezdim. 2009’da Sayın Dokuzlu Ticaret odası başkanı oluncaya kadar bu kurumun etkinliğini pek bilmezdim. Sayın Dokuzlu gerek çalışmaları ile gerekse bilgi ve donanım sahibi olması nedeniyle Aydın ticaret odasına bir işlerlik kazandırdı. Yaptığı ve yapacağı işleri her sene sonunda basın mensupları ile paylaşırdı.
Onun zamanında Aydın’da bayağı işlere imzasını attı.
Sayın Dokuzlu oda başkanlığından ayrıldıktan sonra boş durmadı. Bilgi ve birikimini bir kitap da toplayarak büyük bir hizmete imza attı.“Birlikten Kuvvet Doğuran Başkan” yaşamı, anıları, tanıklıkları isimli çok önemli 300 sayfalık bir kitap yazarak okuyucularına sunmuştur.
Sade ve akıcı bir dille yazılan bu kitabı Aydın halkının bilhassa ticaret erbaplarının okumaları çok önemlidir.
Sayın Dokuzlu bu yazdığı kitabın gelirini de Aydın Şehit Aileleri Derneği’ne bağışladı.
Dokuzlu’dan da bu beklenirdi.
Yolun açık başarıların daim olsun değerli dostum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.