Nevzat ARSLAN
Hoş Bir Seda Bırakmak
Her sabah bin bir ümit ve neşe ile bizi hayata çağıran o kadar iş ve o kadar ses var ki, gözlerimizi açar açmaz bir koşuşturmadır başlıyor...
Ve kendimizi birdenbire yaşamın tam ortasında buluyoruz. Şu eksik, bu lâzım, haydi onu da yapayım derken, ertelediğimiz nice güzellikler hep bir başka güne taşınıyor.
Hiç düşündünüz mü?
Birbiri ardınca nice mevsimler geçiyor. Hâlbuki yaşadığımız bir başkasının hayatı değil, kendi hayatımız…
Harcadığımız ise, sadece kendi ömür sermayemiz.
**
İşte hikâyemiz;
- Ama ben hazır değilim.
Ölüm dedi ki:
- Bugünkü listemde, senin ismin ilk sıradadır.
Adam dedi:
- Peki, o zaman… Gitmeden önce, gel oturalım beraber bir kahve içelim.
Ölüm dedi:
- Tabi ki.
Adam,
ölüme kahve ikram etti ve onun kahvesine bir kaç uyku hapı attı...
Ölüm kahveyi içti ve derin bir uykuya daldı...
Adam, ölümün listesini aldı ve ismini ilk sıradan silip listenin sonuna koydu.
Ölüm uyandıktan sonra şöyle dedi:
- Sen, bugün bana çok şefkatli davrandın. Şefkatinin karşılığında işime listenin sonundan başlayacağım."
**
Bazen, bazı şeyler kaderinde yazılıdır.
Onları değiştirmek için ne kadar çabalarsan çabala,
Onlar hiç bir zaman değişmezler…
Böyle yazmış bir dost, gönderdiği (forwardlanmış) mailinde.
**
Bu hafta sonu bir cenazedeydim.
Şu yaşam denen kısacık dünyada unutmadığım, her daim aklımda tuttuğum bir
şey var. Sonumuz 2 metrelik bir beze sarılıp da toprak dolu çukura
bırakılmak…
Yaşam ideallerinin ardında dimdik durabilmek, fikrinle zikrinin birlikte
olması Asıl önemli olan değil midir? Böyle anılmak, hatırlanmak da en güzeli…
Ardından kimsenin aşına, işine, eşine karışmadan bu dünyayı terk etmek.
Arkada hoş bir seda bırakmaktan daha güzel bir şey yok şu dünyada!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.