Gökhan SEVİNGÜL
Hakan Fidan rüzgârı
Türk dış politikasının hassas dönemlerinden birini yaşıyoruz. Bölgesel dengelerin hızlıca değişmesinin yanı sıra uluslararası ilişkilerinde hızlıca değiştiği bir dönemdeyiz. Ülkemiz bulunduğu konum açısından jeopolitik olarak bölgenin anahtar devleti olma özelliğini sürdürmektedir. Geçmişten günümüze baktığımızda kara ve deniz sınır komşumuz olan devletlerin doğrudan dolaylı yoldan savaş nedeni ile istikrasızlıklar yaşadığını ve yaşamaya devam ettiğini görmekteyiz. Türk dış politikasının böylesi zorlu dönemde, adeta sıfır hata ile idare edilmesi bir hayli meziyetli iştir. Gerek bölgesel gerekse küresel açıdan her türlü ayak oyunlarına masada ve sahada ülkemizin çıkarlarını uluslararası hukuka uygun olarak hızlıca cevap vermek ustalık işidir.
Ülkemizin her masada olması bölgesel barışı ve istikrarı desteklemesinin şüphesiz ki bir takım çevreleri memnun etmediği aşikârdır. Bölgenin barış ve istikrar açısından garantör gücü olan Türkiye’nin adeta zayıflamasını, dış politikada küresel güçler karşısında aciz kalmasını isteyen çevreleri her seferinde heveslerini kursağında bırakan, kısa ve uzun vadede ki stratejik hamleler ile ülkemizin dış politikada bölgenin amiral gemisi olmuştur. Bu geminin kaptanlığını yapan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın emeği çok büyüktür.
Rusya-Ukrayna Savaşı, Filistin-Lübnan- İsrail Savaşı, Ermenistan-Azerbaycan Gerilimi, İran-İsrail Gerilimi ve Yeni Suriye’nin istikrarı masada ki en sıcak konular. Sayın Fidan yönetiminde ki dış politikanın esas teması dün olduğu bugünde istikrar olacaktır. Akdeniz-Karadeniz-Ortadoğu’da ki istikrarsızlık sarmalarına neden olan etkenlerin başında yer alan küresel aktörlerin tutumu önümüzde ki süreçte belirleyici rol oynayacaktır. Suriye’nin geleceğini tayin etme hakkını Suriyelilerin kendi elinde olacak olmasından hazımsız olan bir takım ülkelerin dışişleri bakanları Suriye’de yeni yönetimi ile doğrudan ve ya dolaylı yoldan diplomatik temas kurmaya başladılar. Suriye’de ki süreci yakından takip eden ve Yeni Suriye yönetiminin yanında olan Türkiye, Stratejik hamlesini önceden yapmıştı. Sayın Fidan ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın Şam’da gerekli temasları sağlamıştı. Suriye’nin toprak bütünlüğünün önemi ve terörden arındırılması Türkiye’nin kırmızıçizgisidir. Tamda bu alanda Türkiye’ye ve Sayın Fidan’a Akdeniz’den güçlü destek geldi. Avrupa’nın önemli ülkelerinden İspanya’nın Türkiye’den ‘’ Stratejik Ortak’’ olarak bahsetmesi ve Bakan Hakan Fidan’dan övgü ile bahsetmesi şüphesiz ki bazı ülkelerin dışişleri bakanlarını demoralize etti. Fidan’ın istikrarlı ve güven veren tutumu diğer ülkelerinde Türkiye’nin yanında olmasının önünü daha da açacaktır.
Kuzey Kıbrıs’ın bağımsızlığına giden yolun Akdeniz’den, Akdeniz’in bağımsızlığının Yeni Suriye’den, Yeni Suriye’nin tam bağımsızlığına giden tek yolun ise Türkiye’nin dik duruşundan geçmektedir. Bakan Fidan, gerek Akdeniz gerekse Suriye’de deniz ve kara sınırının güvenliğinin önemini her yerde vurgulamaktadır. Mısır-Suriye-Lübnan-Türkiye-Kuzey Kıbrıs, Libya ve İspanya’nın güdümünde ki Akdeniz’in gerek ticari gerekse siyasi açından dengeleri değiştireceğine şüphe yok. Fidan’ın bu hususta yapacağı stratejik hamleleri pek yakında göreceğiz. Dış politikada oyuncu konumdan oyun kurucu konuma geçen Türkiye’nin gücünü çok fazla göreceğiz. Güven ve istikrarın sesi olan Hakan Fidan rüzgarı bölgede kendini daha da hissettirecektir.
Saygılarımla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.