Mehmet EROĞLU
Gazeteci kime denir?
Gazeteci, yanacağını bile bile, ülkesini aydınlığa çıkarmak için savaş verendir.
Gazeteci,
Birilerinin egosunu tatmin etmek için değil, toplumun iyiliğini mutluluğunu, huzurunu, refahını düşündüğü için korkusuz-çıkarsız haber yapandır.
Gazeteci,
‘Benden isen yaşarsın, değilsen yanarsın’ lara pabuç bırakmayandır.
Gazeteci,
Yanacağını bile bile, ülkesini aydınlığa çıkarmak için savaş verendir.
Gazeteci,
Cumhuriyet’in ilke ve değerlerini savunmaktan, çekinmeyenlerin mensubu olabileceği bir sıfattır.
Gözünü ateşten sakınmayanlardır gazeteciler. Büyük insan Nazım Hikmet gibi.
Değerli okurlar on yılı aşkın Aydın 24 Haber sitesinde haftada bir defa günün önemli olayları hakkında görüşlerimi yazıyorum.
Elimden geldiğince 'yandaş' değil, doğrudan yana olmaya çalışırım.
Ama bazı yerel gazetelerde bir şahsı veya kurumu hedef alan çok ağır gerçek dışı yazılar yazılıyor.
Ama bir bakıyorsunuz yıllarca kişi veya kurum hakkında yazdığı bu ağır ithamlar ve suçlamaları bir bakıyorsunuz bundan vazgeçerek o kişi veya kurum hakkında bu defa methiler diziyorlar. Eleştirdiğin kişi bu kadar iyiydi senelerce neden ağır eleştiride bulundunuz. Şimdi hiç sıkılmadan nasıl methiler yazıyorsunuz. Gerçekten gazetecilik açısından utanılacak bir durumdur bu.
Bir kooperatif başkanı hakkında soruşturma açılmış başkan bunu hiç önemsemiyordu. Kendisine bu durumu "gazeteciler ve basın duyarsa bunları yazarlar o zaman zor duruma kalırsın" dedim. Başkanın “Benim hakkımda yazı yazamazlar yazmak isteyeni yanıma çağırır cebine iki yüz lira koyarım o iş kapanır” şeklinde verdiği cevap inanın kanımı dondurdu.
Gücü elinde tutan etkili ve yetkili güç odakları kendilerine göre yalaka ararlar. Çok çabuk da bulurlar. Yetkililer bu tipleri ellerinde joker gibi tutarlar.
Toplumumuzda farklı insan tipleri mevcuttur.
Kendileri yalakalık yaptığı halde, bazılarına yalaka diye hemen iftira atarlar.
Anlayacağınız hırsız hem kaçar hem de önden kaçana “Hırsız kaçıyor yakalayın” dermiş.
Bazıları da ar, namus, vicdan der ama iş yararı ve çıkarı olunca inancını ve kalemini satarlar.
Söylem ve eylemlerinde doğruluğu dürüstlüğü kimseye bırakmaz ama, yalan riya iftira, bitmeli der. Ama bildiğini okumaya devam eder.
Sözlüklere bakınca yalakalığı şöyle tarif ederler
(Dalkavukluk, arsız ve sırnaşık) olarak tarif ederler.
Gücü elinde tutandan aldığı cesaretle ve ona bağlı olarak karşı tarafa saldırırlar.
Bunların neresinden tutarsan tut mutlaka kirlenirsin.
Çünkü bir yazarımızın dediği gibi bu beslenen yalakaların “beslendikleri yalak, gıdaları ise yaldır.”
Behram Ataol derki:
Yalan dolan yazıp çizen
Güçlüye övgü düzen
Dün ben dinsizim diye gezen
Bugün Müslüman olmuştur.
Siyasetçilerin ve liderlerin her yaptığına alkış tutan onunla ağlayıp onunla gülen, takla güvercinler gibi liderin önünde takla atanlar, kraldan fazla kralcı olanlar cellât ve akbabalara benzemektedir.
Bu tipler gurur ve onur duydukları işlerinin yalakalık değil görevleri olduğunu sanırlar.
Medyada ve televizyon programlarının başındadır.
Yalakalar dönekler çıkarcılar çevremizi pek çoktur
Çok sevdiğim bir anonim dörtlüğü var.
Namert sofrasında balı yemeden
Cömert sofrasında yala razıyım
Teberru ile ipekli giymeden
Kendi kazandığım çula razıyım.
Yine çok sevdiğim bir söz:
“Kişilikli ayakta durmak, diz üstü onursuz yaşamaktan daha iyidir.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.