Onur Yasin Tunç

Onur Yasin Tunç

Dışarı Çıkarken Başörtüsünü Portmantoya Asmak

Etrafımızdaki gördüklerimizden, duyduklarımızdan hal ve hareketlerimizden farklı olmak istersek,  alışa gelmişin dışına çıkmak istersek, başkalarının kaplamış olduğu sahaların içerisine girmek için bu sahalara konulan sınırları aşmaya zorlarsak, etrafımız da bulunanların tepkisiyle karşılaşırız. Hatta öyle bir tepki alırız ki bu işi bırakmak, bırakmamak, yapmak, yapmamak arasında büyük bir tenakuz içerisinde uykularımız kaçırır, devam etsek mi, bıraksak mı? Ama aklımıza koyduğumuzu, yapmak istediğimizi yapmaya karar verdiğimiz noktayı gerçekleştirirsek, farklılığımıza sığınarak onların anlayacağı şekilde ortaya çıkmaya ilk olmak deniliyor, Oldukça zor bir işlem ama kararlı olursa insanın yapamayacağı yoktur.

Geçtiğimiz günlerde Memur-Sen üyeleri özgürlük için 10 milyon imza kampanyası başlattı, Kamuda kılık-kıyafet özgürlüğü için 10 milyon imza kampanyasına destek, İttihat ve terakki döneminden beri, İttihatçıların ileri gelenlerinin zihniyeti yüzünden insanlar inançları ile sorunlar yaşamış, inandığı gibi yaşamasına bu zihniyete sahip kişi ve kişiler engel çıkarmışlardır. Liselerde, Üniversite kapılarında yaşanan inançları dolayısıyla kamudaki işinden atılan insanlarımız çoktur. Düşünce yapısından dolayı işinin gecikmesine sebep olan İttihatçı düşünceye sahip baştaki tanınan ve tanınmayan kişilerce Devlette, Millette zorluklar içerisinde yaşama gayreti göstergesinde bulunmaktadırlar. Tabii ki bu dikenli yolun sonunda devletle millet arasına fitneler, fesatçılar girmek için çaba göstermişlerdir. Bu fitne ve fesadın yoğun şekilde girdiği dönemlere geriye doğru baktığımızda, genellikle darbe dönemlerini ve takip eden yılları görmekteyiz. Türkiye, bugün darbeler ve darbecilerle yüzleşmektedir. Temennim insanlarımızın huzur içerisinde yaşantılarını devam ettirmesi ve o dönemleri bir daha yaşamamasını Allah (C.C)’tan dilerim

Günümüz Türkiyesinde şaşılacak olan tezatlıklar ve çarpıklıklar, insanlar yaşayacağı yeri seçebiliyor, Yaşayacağı eşini de, bineceği arabasını da, yiyeceği yemeği de, Milletvekilini de Cumhurbaşkanını da seçebiliyor. Hiç kimse neden bunu seçtin diye karşı çıkmıyor. Özgürlük ve  Demokrasi bu konuda sizleri dış kapıda karşılayıp buyur ediyor..

Başörtüsüz çalışabilen kadınlara özgür, demokrat, çağdaş… Başını örterek çalışma hakkını kullanan kadınlara bu haklar yok negatif bir düşünce hâkimiyeti var. Özgürlük ve Demokrasi herkes için vardır, başörtülü, başörtüsüz bütün bayanlara.. Kapalı oldukları için çalışma hakları ellerinden alınan bayanların durumu gözardı edilmemelidir.

Milli Eğitim Bakanlığı yönetmeliğinde orta ve lise dereceli okullarda Siyer ve Kur'an derslerinde başörtüsü özgürlüğü getiriliyor. İHL'deki kız öğrenciye, 'bu okulda olman sebebiyle istersen başını örtebilirsin' diyen yönetmelik, ticaret lisesindeki ve diğer lisedeki öğrenciye ise 'burada örtemezsin' demektedir. 'Siyer ve Kur'an dersinde örtebilirsin, ama matematik dersinde örtemezsin,' demektedir. Demokratik olanı İHL'deki isteyene başını örtme tercihi nasıl veriliyorsa, diğer okulda da isteyene örtünme özgürlüğü verilmesidir.

Üniversitelerdeki başörtüsü özgürlüğü ise, rektörlerin inisiyatifine bırakılmış durumda üniversitedeki kıyafet özgürlüğünün kararını rektöre bırakan anlayışa anlam veremiyorum.

Öğrencinin saç, sakal, bıyık, favori ve tırnak uzunluğu ile ilgilenen, kadınlara başı açık olmayı dayatan, , pantolonun markası, ayakkabının rengi ile ilgilenen kılık-kıyafet rektörlerinin değiştirilmesi lazımdır.

1930'da kadına seçme hakkını, 1934'te ise seçilme hakkını verdiğimiz kadınlarımız, ne yazık ki 2013 yılına gelinmesine rağmen ne giyeceğini seçme hakkına sahip değiller. Milletin seçtiği vekiller kendi kıyafetini dahi seçememekte, kadınlarımız çalışma hayatında inancının gereği olarak örtünme hakkını kullanamamaktadır. Başbakanı, Cumhurbaşkanını seçen kadınlarımız, çalışma hayatında kendi kıyafetini seçememektedir. Bu nasıl bir anlayıştır. Özgürlük, çağdaşlık bu mu?

Konumuza binaen birkaç gün kadar önce Tüm Yurt ta büyük bir hengâme koparan bir haber ortaya atıldı. Türk Hukuk Tarihinde ilk kez bir avukat, bir meslektaşım başörtülü olarak duruşmaya katılmıştır. Fakülte yıllarımda nice arkadaşım var idi, Anayasa Hukuku dersinden çıktığımız da konu temel hak ve özgürlükler; derslerde yaşam hakkı, inanç özgürlüğü sınırlamalar ve sınırlar gibi birçok anayasal haklarımızı hukuksal boyutta öğrendiğimiz derslerdi. O gün hiç unutmuyorum, “Annem ve babam benim hukuk fakültesini bitireceğim günü özlemle bekliyor, avukat olmak istiyorum ama avukat olunca başörtümü evden çıkarken portmantoya mı asmam gerekecek acaba o günü çok merak ediyorum nasıl bir yol izleyeceğim?” şeklinde ki sohbetimiz aklıma geliyor. Evet kardeşim Allah’ın izniyle inanç hürriyetine müdahale edilmeden mesleğini de icra edebileceksin işte Danıştay’ın yürütmeyi durdurma karar’ına ilişkin haber şu şekildedir;

Danıştay 8’inci Dairesi, Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) meslek kurallarında yer alan avukatların ‘başları açık’ görev yapacaklarına ilişkin düzenlemenin yürütmesini durdurdu. Kararda, satırbaşlarıyla şöyle denildi: “Dava konusu madde ile avukatlık mesleğinin serbest meslek olduğu hususu değerlendirilmeksizin sadece yürütülen hizmetin kamu hizmeti olduğundan bahisle kamu görevlilerinin uymakla yükümlü olduğu yürürlükteki mevzuat hükümleriyle getirilen kurallara benzer nitelikte bir uygulama yapılarak bu kurallar serbest meslek icra eden avukatlar açısından da geçerli hale getirilmiştir. Avukatlık, sunulan hizmet açısından bir kamu hizmeti; mesleki faaliyet olarak ise bir serbest meslektir. Bu bakımdan, avukatlık Anayasa’da yapılan kamu görevlisi tanımı içinde de değerlendirilmemektedir. Kamu görevlilerinin tabi olduğu kurallara tabi kılınması mesleğin niteliği ve gerekleri ile örtüşmeyecektir. Denilmektedir.

Ülkemiz, İnsanımız, insan hak ve hürriyetlerine duyarlı, inanca saygılı, özgürlüklerden yana bir devlette yaşamayı fazlasıyla hak etmektedir ve milletimiz de buna layıktır.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.