Damat dilsiz, kör ve sağır

Ankara, uzun zamandır Aydın İlimizle ilgili herkesin özlemini çektiği yakışıklı, civan gibi tuttuğunu koparan, medeni cesareti yüksek, evin birliğini, dirliğini saadet ve huzurunu sağlayacak aslan gibi bir damatla yakın zamanda nikâhı kıyacak.

Ortalarda grand tuvalet giyinmiş, yapacaklarını bir sürü vaatte bulunan damat adayları var. Ankara bu damat adaylarından biriyle nikâhı kıyacak ama sütten ağzı çok yanmış. Aydın’da yaş tahtaya basmamak için yoğurdu üfleyerek yemeye çalışıyor. Bu nedenle damat adaylarının eciğini bücüğünü, geçmişte neler yaptığını, herhangi bir gayri meşru bir hareketinin kamuoyunca seslendirilen bir şaibesinin olup olmadığını, yedi sülalesini araştırıyormuş. Vereceğimiz kızımızın namusunu koruyabilecek mi? Ona mutlu bir yaşam verebilecek mi diye. Bu sefer damat adayları kılı kırk yarılan çok titiz bir süreçten geçiyorlar. Çünkü emanet topyekün Aydın’ın, vatandaşın emaneti olacak. Geçmişten düşülen hatalardan ders alarak kamuoyunun beklenti ve vicdanını rahatlatacak, mevcutların içinde en uygunuyla izdivaç gerçekleştirecek. Damat adayları da çok heyecanlı olarak gerdeğe girecek delikanlı misali çok heyecan içerisindeler. Gerçekten halk da Aydın siyasetinin kaptanı kim olacak diye merak ediyor.

Ama gel gör ki damat dilsiz, gözü kör, kulağı sağırmış. Hiç harama bakmazmış, hiç haram söz işitmemiş, yalan söz de söylemezmiş. Allah korkusundan hiç hak hukuk yemezmiş. Hayatı boyunca kul hakkı üzerinde tir tir titrermiş. Kimsenin helal alın terinde gözü olmazmış, kimsenin sütüne su katmazmış, başkasının namusunda hiç gözü olmamış. Hatta süt kovasının, süt tankının içine düşen en küçük bir çöpü çıkartmak için tonlarca sütü bile heba edermiş. İnsanlarımıza, mikroplu temiz olmayan süt içirmeyelim diye. Bu dava için mücadele etmiş, bu uğurda yıllarını vermiş, hep üreticilerin hayır dualarını almış. Böylesine can hıraç yorucu hizmetlerinden sonra bütün üreticileri dağ, taş, köy kasaba toplanıp düşünmüşler. Kimseye haksızlık etmeyelim nankörlük olur. Bu işin jübilesini görkemli bir miting havasıyla karşılayarak bu şanlı gidişin takdir ve teşekkürlerini sunarak gecesini gündüzünü ömrünü bu hizmetlere adamış bir insana vefasını göstermişler. Çok büyük coşkuyla şanına yakışır bir şekilde uğurlamışlar. Gözleri kör, kulağı sağır bir yiğidin yaptığı hizmetleri asla unutmayacağız diyorlar. İyi ki böyle kul hakkı gözeten, kalbinde Allah korkusu olan insanlar yetişmiş. Cenab-ı Allah böyle insanların sayısını artırsın diye dua etmişler. Ne mutlu böyle hoş seda bırakanlara! Ne mutlu elini dilini belini sahip çıkanlara demişler.

Dostlar insan kolay yetişmiyor. Yetişmiş insanların, kabiliyetlerinin kıymetini bilmeliyiz. Ey Ankara! Damatların içinden bu kadar hünerli, on parmağında on hüner damat adayı bir daha bulamazsınız. Söz veriyoruz. Kızınızı mutlu edeceğiz. Çok iyi bir geçim sağlayacağız. Ne olur bu işi fazla uzatmayın. Şu tarihi nikâhı kıyın bir an evvel. Parası, malı mülkü tarla takka, daire villa, araba kırla ne isterseniz vereceğiz. Hiç problem değil. Kızınıza istediğimiz altın akçe beşibirlik bilezik de yapacağız. Ankara sesimizi duyun artık! Bu damadı elden kaçırmayalım.  Ankara’dakiler, sizler Türkiye’yi yönetiyorsunuz. Biz ise Aydın’da sen-ben bizim oğlan kendi kaderimizle başbaşa kalıyoruz. Faturayı hep biz ödüyoruz. Sıkıntıyı biz çekiyoruz. Ne olur bitsin artık bu çile. Ankara ne olur duyun sesimizi duyun! Demek ki şairler boşuna haykırmıyormuş:

“Evim(1) harap olmuş kalmış bir kumu

Ankara yolları böler uykumu!”

Yazımı iyi günde kötü günde, sevinç ve acıları paylaşmada, bir yastıkta kocamanın yemini olan bu kutsal evliliğimizi; Kafkasların bağımsızlık ve özgürlük kartalı, Şeyh Şamil’in torunları Çeçenlerin akraba kardeşlerimiz olan Çerkezlerin milli marşlarında geçen şu mısralarla taçlandıracağım:

“Tunçtan dağlar kurşun gibi erise de,

Yaşamdan ve savaştan onursuz çıkmayız

La ilahe illallah

***

Gece kurt kuzularken çıktık dünyaya

Hakka vatana ve Allah’a sadığız biz.

La ilahe illallah”

***

Vatana hizmet yolunda bu şuur ve inançla samimiyetle yaşayan, mücadele veren insanlardan alacağımız çok dersler var. Kendi öz vatanında namus, haysiyet, şeref ve özgürlük mücadelesi, yaşam savaşı veren bu dava adamı mert, yiğit insanlara gönüller dolusu selam olsun.

Açık ve çok net söylüyorum. Artık çok geç, Aydın uyandı, Ankara uyandı.

Bundan sonra halktan kopuk, proje ve hizmet üretmeyen, geçmişin kirli çamaşırları üzerine kişisel hesap zaaf ve egoların tatmin olduğu sahte ham hayallerin imparatorlukları kurulamayacaktır. Bu mesele böyle biline dostlar...

“Mevla’m görelim neyler, neylerse güzel eyler

Şerleri dahi hayır eyler.”

 Hayırlısı olsun, bekleyip göreceğiz.

Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum