Mehmet EROĞLU
Canımız yandı
Merkezüssü Kahramanmaraş olan ve 10 ilin etkilendiği 7,7 şiddetindeki deprem ülkemin ve ulusumuzun başına gelen en büyük felaket oldu. Nerdeyse 10 ilimiz haritadan silindi. Bizler doğalgazlı evlerimizde oturur veya yatarken depremin vurduğu binaların atında kalan veya kurtarılmayı bekleyen canlar yüreğimizi yaktı. Devlet kurumları, belediyeler, sivil toplum örgütleri, ülkemin her köşesinden vatandaşlar depremzedeler için seferber oldu.
Yüreği ve vicdanı olan yurttaşlar buna dayanamıyor. Bu bakımdan duyarlı vatandaşlar ellerinden geldiği kadar yardım ve ihtiyaç malzemelerini depremzedeler gönderdi ve göndermeye de devam ediyor. Bunu yaşadığım Aydın vilayetinde gördüm.
Beni en çok duygulandıran olay ise İbriktepe köyünde yaşayan Güngör, isimli bir vatandaş İpsala Kaymakamı Ömer Sevgili’yi makamında ziyaret ederek, umre için biriktirdiği 20 bin lirayı depremzedelere gönderilmek üzere kaymakamlığa vermesi oldu.
Böyle eli öpülecek duyarlı vatandaşlarımıza binlerce teşekkür ediyoruz. Kurtuluş Savasında hocaların ve müftülerin verdikleri mücadeleleri takdire şayandır.
Bunlardan biri ülkenin istiklal mücadelesinin meşalesini tutuşturan yiğit bir din gönüllüsü olan Kahramanmaraş Ulu Cami İmamı Rıdvan Hoca’dır.
Cuma Namazında Ulu Câmii İmam’ı Rıdvan Hoca’nın, “Hâkimiyeti İslimiye’nin alâmeti sancağımız küffar tarafından indirilmiştir; artık Cuma Namazına mahal kalmamıştır!..” sözüyle hutbeyi okumadan inmesi üzerine galeyana gelen halk, coşkun bir iman seli hâlinde kaleye hücum eder ve istiklâlimizin remzi olan bayrağımızı tekrar göndere çekmeye muvaffak olur. 21 Ocak 1920 İman kuvvetiyle çarpışan “Kahraman” Maraşlılar, işgal kuvvetlerine karşı 22 gün 22 gece kar, soğuk, fırtına demeden kan, ateş ve açlık içinde var güçleriyle mukavemet ederek tarihte eşine az rastlanır bir destansı mücadele şâheseri sergileyip 11Şubat’ı 12’ye bağlayan gece, düşmanı şehirden kovmayı başardılar. Rabbim Rahmet eylesin. Ve yeni Rıdvan hocaların yetişmesini nasip etsin.
Din Adamları; Ahmet İzzet Efendi (Çal Müftüsü), Ahmet Şükrü Efendi (Sarayköy Müftüsü), Cennet Zade Tahir Efendi (Tavas Müftüsü), Hasan Efendi (Acıpayam Müftüsü), Şeyh Hacı Emin Efendi (Narlıdereli Kemalçi Vaiz), Hoca Eyüp Efendi (Güneyli Kuvayı-i Milliyeci. Ülkesini severler Denizli müftüsü Ahmet Hulusu efendinin başkanlığında toplanarak milli mücadeleyi başlattılar
Müftü Ahmet Hulusi Efendi’nin15 Mayıs 1919’da Milli Mücadeleyi Başlatan Fetvası şu şekildedir:
Muhterem Denizlililer…
Bugün sabahın erken saatlerinde İzmir, Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir. Bu tecavüze karşı hareketsiz kalmak, din ve devlete ihanettir, vatana karşı irtikab edilecek cürümlerin Allah ve tarih önünde affı imkânsız günahtır. Cihat, tam manasıyla teşekkül etmiş dini fariza olarak karşımızdadır.
Hemşerilerim, karşımıza çıkarılan dünkü tebaamız Yunan’a biz mağlup olmadık. Onlar öteki düşmanlarımızın vasıtasıdır. Yunan’ın bir Türk beldesini ellerine geçirmelerinin ne manaya geldiğini, İzmir’in şu birkaç saat içinde. irtikâp edilen cinayetler gösteriyor.
Silahımız olmaya bilir, topsuz – tüfeksiz sapan taşları ile de düşmanın karşısına çıkacağız. İstiklal aşkı, vatan sevgisi hassasiyet şuurumuz ile kalbimizdeki iman ile mücadelemizin sonunda zaferi kazanacağız. Bu uğurda canını verenler şehit, kalanlar gazilerdir. Bu mutlak olarak cihat-ı mukaddestir.
Sizlere vatanımızı düşmana teslim etmenin çaresiz olduğunu söyleyenler, düşman esareti altında olanlardır. Onlar irade ve kararlarına sahip değillerdir. Bu vaziyette onların emri ve fetvası aklen ve şer ’an caiz, makbul ve muteber değildir. Meşru olan münhasıran vatan müdafaası ve istiklal uğruna cihattır. Korkmayınız.! Meyus olmayınız…! Bu livay-ı Hâmid’in altında toplanınız ve mücadeleye hazırlanınız. Müftünüz olarak cihat-ı mukaddes fetvasını ilan tebliğ ediyorum.
Değerli okurlarım bu büyük ve alim olan müftülerin hocaların eli değil ayakları öpülür. Ama Ülkem bu kadar büyük felaketler geçirirken ülkemde mantar gibi çoğalan Şıhlar tekkeler tarikatlar neredeler hiç faydalı bir iş yaptıklarını gördünüz mü? Bunların tek derdi din sömürüsü ve maddi çıkarları. Daha önce Cübbeli Ahmet Hoca cehendem de yanmayan cübbe satmadı mı?
Bunlar hakkında En güzelini Ahmet Yesevi söylemiş;
İLİMDEN GİDİLMEYEN YOLUN SONU KARANLIKTIR.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.